Esas No: 2020/21256
Karar No: 2022/2045
Karar Tarihi: 24.02.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/21256 Esas 2022/2045 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Karar, Bakırköy 51. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilmiştir. Sanık, uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkum edilmiş ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymaması üzerine hükmün açıklanması suretiyle mahkûmiyet kararı verilmiştir. Ancak, kararda hukuka aykırılık tespit edilmiştir. İlk olarak, önleme veya adli arama kararının olmaması nedeniyle suçun müessiri olan sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. İkinci olarak, sanığa uyarı içeren davetiyenin tebliğ edilmemesi nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığı vurgulanmıştır. Üçüncü olarak, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda hükümden sonra yürürlüğe giren kanunlardaki değişikliklerin değerlendirilmesi gerektiği ve sanığın hukuki durumunun bu yönden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu ifade edilmiştir. Dördüncü olarak, CMK'nın 231/7. maddesine aykırı davranılarak cezanın adli para cezasına çevrilmesi kararı verilmiştir. Son olarak, adli para cezasının infazında taksit ödeme durumuna ilişkin açıklamanın hukuka uygun olmadığı belirtilmiştir. Kararda, 2559 sayılı PVSK'nın 9. maddesi, CMK'nın 116, 117, 119 ve 251
"İçtihat Metni"
Mahkeme : BAKIRKÖY (Kapatılan) 51. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine hükmün açıklanması suretiyle mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1) Kimlik kontrolü için durdurulan sanığın üst kontrolünde pantolon cebinde iki paket halinde suça konu uyuşturucu maddenin ele geçirildiği olayda, 24/08/2009 tarihli olay tutanağında sanığın şüphe üzerine durdurulduğuna ya da kolluk görevlilerinin tecrübesine dayanarak sanığın davranışlarından, o kişinin bir suç işleyeceği veya işlediği hususunda kanaat oluşup oluşmadığına dair herhangi bir ibare ve dosya içerisinde hiçbir arama kararının bulunmadığı dikkate alınarak; 2559 sayılı PVSK'nın 9. maddesine göre olay yeri ve tarihini kapsayacak nitelikte "önleme araması kararı" veya CMK'nın 116, 117 ve 119. maddelerine uygun şekilde alınmış "adli arama kararı" ya da "yazılı arama emri" bulunup bulunmadığının araştırılarak varsa aslı veya onaylı örneğinin getirilmesinden sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilerek hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de;
2) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinin 11. fıkrasında yer alan düzenleme nazara alınarak mahkemece sanık haberdar edilmek suretiyle duruşma açılmasını müteakip hükmün bu duruşmada açıklanması gerektiği, sanığa çıkartılan davetiyenin "duruşmaya gelmediği takdirde yokluğunda hüküm verileceği” uyarısı ile birlikte duruşma tarihi ve saati yazılarak sanığa tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeden, belirtilen nitelikte uyarıyı içeren davetiye tebligatı yapılmadan ya da sanık dinlenmeden, tensiben hükmün açıklanması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
3) Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiş olan 5271 sayılı CMK'nın "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4) Sanıkla ilgili olarak CMK'nın 231/11. maddesi gereğince, açıklanması geri bırakılan hükümde herhangi bir değişiklik yapma imkanı bulunmadığı ve hükmün ilk şekliyle açıklanması gerektiği halde, 10 ay hapis olarak hükmolunan cezanın hüküm açıklanırken adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi suretiyle CMK'nın 231/7. maddesine aykırı davranılması,
5) Sanık hakkında hükmedilen adli para cezasının, "taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin" ihtarı yerine, “taksitlerden birisi zamanında ödenmediği takdirde tamamının bir kerede tahsiline ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğine” denilmek suretiyle 18/06/2014 tarihinde kabul edilip 28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanun'un 106/3. maddesi hükmü gözetilmeksizin infazı kısıtlar biçimde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanun'un 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddeleri uyarınca sonuç ceza yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 24/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.