Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/141 Esas 2010/985 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/141
Karar No: 2010/985
Karar Tarihi: 04.02.2010

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/141 Esas 2010/985 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2010/141 E.  ,  2010/985 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mah.Sıf)

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 07.09.1998 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 24.06.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Kayıt maliki davalı çekişme konusu taşınmazı hükmen kazandığını, davanın reddini savunmuş diğer davalı, yüklenici savunmada bulunmamıştır.
    Mahkemece taşınmaz Çorlu Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/750 esasında kayıtlı dava sonucu davalı ... adına hükmen tescil edildiğinden ve sözleşmenin ifa olanağı kalmadığından bahisle istek reddedilmiştir.
    Hükmü davacı temyiz etmiştir.
    Burada öncelikle, kesin hüküm ve bunun sonuçları üzerinde durulması gerekmektedir. HUMK"nun 237.maddesi hükmü gereğince kesin hüküm dava konusu, dava sebebi ve tarafları bir olan davalar bakımından söz konusudur. Gerçekten kesin hükmün varlığı sonradan açılan dava bakımından olumsuz dava şartlarından olup koşulları varsa sonradan açılan davanın dinlenmesini engeller. Her ne kadar, çekişme konusu taşınmaz mahkemece de saptandığı üzere davalı ... adına yukarıda sözü edilen hüküm uyarınca tescil edilmiş ise de davacı ... o davada taraf olmadığından davacıyı bağlamaz. O dava dosyasında toplanan delillerden eldeki davada da delil olarak yararlanılması mümkün ise de ilamın davacıyı bağlayıcı bir yanı olmadığından davalı ...’ı hasım göstererek açtığı bu davanın dinlenmesi gerekir. Mahkemece yanılgıya düşülerek sözleşmenin ifa olanağı kalmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi açıklanan tüm bu yönlere uygun düşmemiştir.
    Yukarıda belirtildiği üzere dava yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Bir tanımla yapmak gerekirse, alacağın temliki alacaklı (yüklenici) ile onu devralan üçüncü kişi (davacı) arasında borçlunun (arsa sahibinin) rızasına ihtiyaç göstermeyen yazılı olarak yapılması yeterli ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan şekle bağlı bir akittir. (BK.m.162, 163) Davada dayanılan 2.8.1993 günlü sözleşme noterde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi şeklinde yapılmış olsa bile aslında bir temlik işlemidir.
    Temlik işlemine dayalı bu gibi davalarda buna dayanan kişinin temlik yapıldığını ispat akidi olan yükleniciye, temlik işlemi sebebi ile yeni alacaklı olduğunu ispat ise arsa sahiplerine karşı yapılır. Kısaca, bu tür davalarda temlik eden yüklenicinin ve temlik işleminin borçlusu arsa sahibinin davada taraf olmaları zorunludur.
    Mahkemece bu saptama da gözetilerek 2.3.1993 günlü arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin tarafı olan kişiler aleyhine de dava açmak üzere davacıya uygun bir süre verilmeli, açılırsa dava dosyaları birleştirilmeli, onların da savunmaları saptanmalı, yukarıda belirtilen hususda dikkate alınarak çekişmenin esası incelenip bütün bunların sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır.
    Kararın bütün bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 04.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.





    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.