19. Hukuk Dairesi 2013/11786 E. , 2014/9065 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2012
NUMARASI : 2007/79-2012/436
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekilleri Av. Ö.. A.. ve vek. Av. S.. S.. ile davalı asil Ü.. D.."nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan davacı avukatlarının ve davalı asilin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkilinin vefat eden murisinden intikal eden taşınmazların ortaklığının giderilmesi yolu ile açtıkları dava devam ederken kendini bu konuda uzman olarak tanıtan Avukat A. N. Z. ile tanıştığını, bu kişiyle bir ay sonra İstanbul"da buluştuklarında arkadaşı olan davalı ile birlikte gerekli işlemlerinin yapılması ve düzenlenecek vekaletname ile belgelerin imzalanması gerektiğinin bildirilmesi üzerine Av. A. N. Z."e 15.06.2006 tarihli düzenleme şeklindeki vekaletname verdiğini ve boş bir A4 kağıdına iki adet imza attırıldığını, sonradan kambiyo senedine dönüştürülerek 1.000,000 TL"lik bono haline getirildiğini, hakkında başlatılan icra takibinde müvekkilinin ikametgahı olmayan adrese ödeme emri gönderilerek takibin kesinleştirilmeye çalışıldığını, avukatı azletmesine rağmen tebliğatın hile ile başka adrese yönlendirilmeye çalışıldığını, ileri sürerek hata hile ve gabin olgusuna dayanılarak ve müvekkilinin 2004 yılında alınan psikolojik raporu da değerlendirilerek, borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının tecrübesiz ve bilgisiz olmadığını, yıllarca devlete hizmet verdiğini, davacıya anne-babadan intikal ederek taşınmazlarının tamamının satışı konusunda yardımcı olunmasını istemesi üzerine, satış gerçekleşinceye kadar davacıya emanet cari hesap şeklinde yardımcı olduğunu, satış gerçekleşince hesabı kapatmayı taahhüt ettiğini, ancak satışı gerçekleştiremeyince, alınan kaporalar ve verdiği paraları da iade edemeyince müvekkiline senet verdiğini, belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan deliller, bono durumu imza ve yazı incelemesine ait raporlar, ceza davaları karşısında senetteki imzanın davacıya ait olup, metin kısmında bedeli nakden alınmıştır denilmesi karşısında sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece alınan 10.10.2011 günlü 7645 nolu Adli Tıp Kurumu Raporunda inceleme konusu sendin "...b) Senet düzenleme tarihi ve imzaların bir kalem, tediye tarihi (22.08.2006 ve 22 Ağustos 2006) ve adres yazılarının farklı fiziki evsafta başka bir kalemle yazılmış olduğu c) Düzenleme tarihinin günler hanesinin ilk basamağında evvelce mevcut “1” rakamının senetteki diğer yazıların yazıldığı kalem ile aynı evsafta bir kalemle tamamlama yöntemiyle “2” rakamına dönüştürülmüş olduğu, d) Tediye tarihinin aylar hanesindeki “2” rakamının aynı evsafta bir kalemle tamamlama yöntemiyle “8” rakamına dönüştürülmüş olduğu...” şeklinde belirtilmiştir. Bu durumda, Adli Tıp Kurumu Raporunda da belirtildiği üzere dönüştürmeden önce senedin tanzim tarihinin 10.08.2006, vade tarihinin ise 22.02.2006 olduğu, tahrifattan sonra ise, tanzim tarihinin 20.08.2006, vade tarihi 22.08.2006 olduğu anlaşılmaktadır.
Senedin yazı ile yazılan vade hanesinde “ 22 Ağustos 2006” yazısı bulunmaktadır. Bu durumda senette iki ayrı vade sözkonusudur. Mahkemece, senedin tahrifattan önceki ve sonraki durumları gözetilip, senet vasfını yitirip yitirmediği hususları üzerinde yeterince durulup, karar yerinde tartışılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken “... senet üzerinde bir takım kalem farklılıkları ve düzeltme, oynama gibi hususlar tespit edilmiş ise de, bunlar senedin geçerliliğini yitirmesine sebep olan değiştirme ve düzeltmeden değildir...” gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.