Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/15510
Karar No: 2015/1164
Karar Tarihi: 03.02.2015

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/15510 Esas 2015/1164 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2014/15510 E.  ,  2015/1164 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen davada Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/05/2014 tarih ve 2013/221-2014/106 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili ve davalı şirket vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalı şirketin 2011/11879 sayılı “...” unsurlu marka başvurusuna, müvekkilinin 2007/61238, 91/001039, 91/004563, 98/014669, 2009/53797 vb. sayılı “...”, “...”, “...”, “...” ısırılmış ... şekil v.b. unsurlu markalarını mesnet göstererek yaptığı itirazın ... tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili şirketin “i” harfi ile başlayan birçok markanın sahibi olduğunu, bunlardan ... ve ... markalarının ve özel/02193 sayılı markasının tanınmış markalar siciline tescilli olduğunu, başvuru ile müvekkili markalarının benzer olduğunu, davalı şirketin başvurusunun kötüniyetle yapıldığını, davalı şirketin daha önce de kenarı ısırılmış ... şeklini marka olarak tescil için yaptığı başvuruların müvekkilin itirazı üzerine reddedildiğini, davacının amacının müvekkili markalarıyla iltibas yaratmak olduğunu, başvurunun tescilinin KHK’nın 8/4 maddesi uyarınca müvekkili markalarının tanınmışlığına zarar vereceğini ve davalı tarafa haksız yarar sağlayacağını ileri sürerek, .... kararının iptaline, tescil edilmiş ise hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili, kurum kararının yerinde olduğunu savunmuştur.
    Davalı şirket vekili, müvekkilinin başvurusu ile davacı markalarının benzer olmadığını, müvekkilinin davacının özel/02193 sayılı markasının tanınmışlık kararından 5 yıl önce tescil edilmiş 2007/63924 sayılı “....” ibareli markası bulunduğunu, markaların kapsamındaki malların farklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı başvurusuna konu markanın “....” ibaresi ve şekil unsurundan oluştuğu, davacının itiraz gerekçesi markalarının “ ...” ibaresi ile ısırılmış elma şekillerini konu alan unsurlardan oluştuğu, ..../... ibareleri arasında benzerlik bulunmamakta ise de taraf markaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde görsel açıdan harflerin yerleştirildikleri yerler, içerdikleri şekil unsurları bakımından benzer olduğu, başvurunun tescilinin aynı tür mallar yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1 (b) maddesi anlamında karıştırılma ihtimaline yol açacağı, davalı şirket 2007/63924 sayılı “....” unsurlu markasına dayanmış ise de söz konusu markanın şekil unsurundan yoksun olması nedeniyle davalı tarafa müktesep hak sağlamayacağı, davacı markasının tanınmış marka statüsünde bulunduğu, başvurunun kötüniyetli olması nedeniyle KHK’nın 35/1 maddesi uyarınca başvurunun tüm mallar yönünden reddi gerektiği kanaatiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı davalı ... vekili ve davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
    Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalılar vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan ayrı ayrı alınmasına, 03/02/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    MUHALEFET ŞERHİ

    Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davalı marka başvurusu ile davacının tescilli markaları benzer kabul edilmiş ve başvurunun kötü niyetli olduğu gerekçesinden hareketle KHK’nın 35/1 maddesi uyarınca başvurunun tüm mallar yönünden reddine karar verilmiştir.
    Markalar Hukuku’na göre her bir marka yalnızca tescil edildiği mal ve hizmetler yönünden koruma altındadır. Aynı ya da benzer bir markanın farklı bir mal veya hizmet sınıfında tescil edilmesinde yasal bir engel bulunmamaktadır. Nitekim 556 sayılı KHK’nın 8/4 ilk cümlesinde aynen “Marka, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabilir.” hükmü yer almaktadır. Yani Marka KHK’sı açıkça aynı veya benzer bir markanın farklı mal veya hizmet sınıfında tescil edilmesine açıkça imkân tanımıştır.
    Bunun sınırı ise yine 8/4’ün ikinci cümlesinde belirtilmiştir. Bu sınıra göre; tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu red edilir. Burada kötü niyetten bahsedilmemiştir. Burada iki sorunun cevabı aranmalıdır: 1-Toplumda belli bir tanınmışlık düzeyine ulaşmış tescilli bir markanın aynı veya benzerinin farklı mal veya hizmet sınıflarında tescil edilmesi veya tescil edilmek istenmesi, başka bir husus aranmaksızın –her olayda- kötü niyetli bir davranış olarak mı değerlendirilecektir? 2- Bir marka başvurusu veya tescili kötü niyetli ise farklı mal ve hizmetler için 556 sayılı 8/4’ün ikinci cümlesinde belirtilen hususların gerçekleşip gerçekleşmediğini ayrıca araştırmaya gerek yok mudur? Kanaatimce sadece başvuru veya tescilin kötü niyetli olması bu sorulara olumlu cevap vermek için yeterli değildir. Bu iki sorunun cevabının her somut olayda tartışılması gerekmektedir. Dâva konusu olayda bu şekilde bir değerlendirme ve tartışma yapılmadan doğrudan marka başvurusunun kötü niyetli olduğundan hareketle tüm sınıflar yönünden hükümsüzlük kararı verilmiştir. Bu gerekçelerle yerel mahkeme kararının bu yönden bozulması kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılmıyorum.




    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi