21. Hukuk Dairesi 2018/6819 E. , 2019/1241 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A)Davacı İstemi:
Dava, Kitem Dış Ticaret şirketinde hizmet başlangıç tarihinin 01/12/1989 olarak tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı işveren; davacının 01/12/1989 tarihinde çalıştığını, davacının kardeşinin de işyerinde çalıştığını,açılan davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
Davalı Kurum vekili; Kurum kayıtlarının esas olduğunu, çalışma olgusunun güçlü delillerle ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
ilk Derece Mahkemesince;“.... davacının ... Dış ticaret-..."a ait işyerinde 01/12/1989 tarihinde sigortalı olarak işe başladığı ve çalıştığı anlaşılmakla, ” gerekçesiyle "Davacının davasının kabulü ile , davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01/12/1989 olarak tespitine, ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;Davalı Kurum vekili; işe giriş bildirgesinin varlığının yeterli olmadığını, eylemli çalışma olgusunun ispatlanması gerektiğini, davacıya ait olduğu iddia edilen işe giriş bildirgesindeki havale tarihinin 14/02/1992 tarihi olduğunu, 01/12/1989 tarihli sigorta başlangıç tespiti talebinde delil olarak kullanılamayacağını, davacının sigorta sicil numarasının işe giriş bildirgesinde bulunmadığını, bildirgenin davacıya ait olup olmadığının belirsiz olduğunu, işe giriş bildirgesi üzerinde imza ve fotoğraf incelemesi yapılmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince “Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının 01/12/1989 tarihinde ... sicil numaralı davalı ... Dış Ticaret ... isimli işyerinde işe başladığına ilişkin işe giriş bildirgesinin 14/02/1992 tarihinde Kurum kayıtlarına işlendiği,davacı tanığı..."ın davacının oğlu olduğunu, davalı işyerinde çalıştığını beyan ettiği, davacı tanığı..."in davacının öz kardeşi olduğunu, davalının yanında birlikte çalıştıklarını beyan ettiği, bu tanığın 01/12/1989 tarihinde davalı işyerinde 1 gün çalıştığının ... 22.İş Mahkemesinin 2015/405 Esas, 2016/185 Karar sayılı ilamı ile tespit edildiği, kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, davacının çalışmasının fiilen çalıştığı mahkeme kararı ile tespit edilen tanığın beyanı ile ispatlandığı, davalı Kurumun istinaf talebinin yerinde olmadığı, davacının 25/08/1973 doğumlu olması nedeniyle 18 yaşını doldurduğu tarih olan 25/08/1991 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleriyle
“1-Davalı Kurumun istinaf isteminin reddine,
2-İstanbul 11.İş Mahkemesinin 2011/783 Esas, 2017/199 Karar sayılı 12/04/2017 tarihli kararının kaldırılmasına,
3-Davanın KABULÜNE, Davacının ... sicil numaralı ... Dış Ticaret (...) isimli işyerinde 01/12/1989 tarihinde 1 gün çalıştığının ve sigortalılık başlangıç tarihinin 25/08/1991 tarihi olarak tespitine, ” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili “Kısmen kabul kararı verilmeliydi. Sadece işe giriş bildirgesinin varlığı çalışmanın ispatı değildir. Dinlenen tanıklar bordro yada komşu işyeri tanığı değillerdir. İGB 1992 yılında verilmiştir. Bunun kabulü mümkün değildir. ” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; " Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir." hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir. Somut olayda uyuşmazlık, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 25/08/1973 doğumlu davacının, 01/12/1989 tarihinde 16 yaşında olduğu, 01/12/1989 tarihli işe giriş bildirgesinin, ... sicil numaralı, ...Sokak ... adresindeki ... Dış Ticaret ... isimli işyerinden 14/02/1992 tarihinde 2 yıl geç Kuruma verildiği, ... sicil numaralı işyerinin 01/08/1988-31/08/1988 tarihleri arasında yasa kapsamında olduğu, talep tarihinde kapsamda olmadığı, işyerinin Ticaret sicilden 2011 yılında terkin edildiği, ve işyerine ilişkin başka bilgi olmadığı, Vergi yoklama fişinde adresin kişi ikamet adresi olduğunun tespit edildiği, 1988/1-2 dönem bordrosu verilmediği, davacı tanığı ve davalının babası ..."ın davacının,oğlunun işyerinde çalıştığını beyan ettiği, davacı tanığı ..."in davacının kardeşi olduğu, davalının yanında birlikte çalıştıklarını beyan ettiği, davacı Tanığı ...’in davalıya karşı açtığı (01/12/1989) hizmet başlangıç tespiti davasının, ... 22. İş Mahkemesinin 2015/465 esas 2016/185 sayılı kararıyla kabul edildiği ve 2016/14916 esas 2017/1354 sayı 23/02/2017 tarihli kararı ile onanarak kesinleştiği, davacının hizmet cetvelinde 15/09/1997 tarihinde 4/a çalışmasının başladığı, Kurumdan komşu işyerlerinin bildirildiği ancak dinlenmedikleri, davacının 20/11/1996-20/07/1997 tarihleri arasında askerlik yaptığı, eylemli çalışma olgusu yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece yapılacak iş; işe giriş bildirgesinin aslını Kurumdan getirterek, imzanın davacıya ait olup olmadığını, işe giriş bildirgesi 2 yıl geç verildiğinden belgede tahrifat olup olmadığını bilirkişi marifetiyle tespit etmek, sigorta sicil numarasının hangi yılın ve ilin serilerinden olduğunu Kurumdan sormak, bordro tanığı bulunmadığından Kurumdan, Belediye"den ve Vergi Dairesinden sorulmak suretiyle ayrıca zabıta marifetiyle sağlıklı bir araştırma yaptırılarak komşu işyerleri işverenleri veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarını tespit etmek, sonrasında bu işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının kayıtları SGK’dan getirtilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, işyerinde yapılan işe ilişkin kayıtlar ve belgelerin sunulmasını sağlamak, davacının öğrenim durumunu araştırmak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge adliye Mahkemesince yeniden verilen “Davanın Kabulü” kararı bozulmalıdır.
G)SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.