11. Hukuk Dairesi 2014/15189 E. , 2015/1159 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/03/2014 tarih ve 2012/45-2014/48 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline ait köklü geçmişi bulunan tescilli ticaret unvanı ve aynı zamanda tescilli markası olan ""...." ibaresinin davalı tarafından müvekkil şirket markasına ve ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet yaratacak şekilde kötüniyetli olarak kullanıldığını, daha önce müvekkili şirkette çalışan davalı şirket ortak ve yöneticilerinin sır saklama ve rekabet etmeme taahhütnamesine aykırı davrandıklarını, tarafların aynı sektörde faaliyet göstermekte olup, mevcut durumun karışıklığa sebebiyet verdiğini, müvekkilinin sözkonusu ibareyi tanınmış marka haline getirdiğini belirterek davalı ticaret unvanının sicilden terkinine, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına ve men"ine, hükmün ilanına, ibarenin kullanıldığı broşür vs. evrakların toplatılmasına ve imhasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkil şirketin ortaklarının babaları ve dolayısıyla kendilerinin dava konusu ibareyi gerek ticaret unvanının asli unsuru gerekse marka olarak yarım asır önce ilk defa kullanmış ve o günden bugüne kadar da fiilen ve aralıksız olarak kullanmakta olduğunu, müvekkilinin "..." ibaresi üzerinde gerçek hak sahipliği bulunduğunu, markanın müvekkili tarafından yurtiçinde ve yurtdışında yaygın olarak tanıtıldığını, davacının kötüniyetli olduğunu belirterek davalının gerçek hak sahipliğinin tespit edilerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait 35. sınıfta tescilli ""... Group"" ibareli markaya benzer şekilde, davalı tarafça davalının kendi markasının tescilli olduğu sınıfın dışına çıkılarak ""..."" ibaresinin 35. sınıfta kullanılmak suretiyle davacının marka hakkına tecavüz edildiği, ibarenin fatura, katalog ve tabelalarda markasal olarak ön plana çıkarılarak kullanıldığı ve bu kullanımın aynı zamanda TTK kapsamında haksız rekabet teşkil ettiği, davacıya ait ticaret unvanının ""..."", davalıya ait ticaret unvanının ise ""..."" ibaresinden oluştuğu, ""..."" ibaresinin davalının soyismi olduğu, ibarenin davalı tarafça ticaret unvanı olarak kullanılmasının dürüst kullanım olarak kabul edilmesi gerektiği, davalı taraf ticaret unvanı yönünden ayırtediciliğin sağlanmış olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ve men"i"ne, davalının 35. sınıfta "..." ibaresini ön plana çıkaracak şekilde tabela, fatura, katalog ve belgelerde markasal kullanımının engellenmesine, markasal kullanım yönünden tabelanın sökülmesine, fatura ve belgelerin imha edilmesine, hükmün ilanına, davalının ticaret unvanının terkini talebinin ve ticaret unvanına yönelik haksız rekabete ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki (2) nolu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Ancak, mahkemece ""..."" ibaresini içeren fatura ve belgelerin imhasına karar verilmiştir. Dosyada mevcut fatura ve belgeler ticari ilişkinin varlığı ve ispatına yönelik ve kanuni mevzuat gereği saklanması gereken belge niteliğinde bulunduğundan, bu belgelerin imhası sonucuna da yol açacak şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Mahkemece, davalı tarafın uyuşmazlık konusu ""..."" ibaresini 35. sınıf hizmet markası olarak kullanacak şekilde fatura ve belge bastırmasının ve kullanmasının önlenmesine şeklinde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; mahkemece ""..."" ibaresinin davalı tarafça ticaret unvanı olarak kullanılmasının dürüst kullanım olarak kabul edilmesi gerektiği ve her iki taraf ticaret unvanları arasında yeterince ayırtedici ek bulunduğu gerekçesi ile ticaret unvanının terkini davasının reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafça 1994 yılında tescil edilen ticaret unvanının kılavuz sözcüğü ""öz..."" ibaresi iken, 2011 yılında davalı tarafça tescil olunan ticaret unvanının kılavuz sözcüğü ""..."" ibaresinden oluşmaktadır. Bu durumda, taraf ticaret unvanları arasında 6762 sayılı TTK"nın 43/2 maddesi anlamında ayırdetmeye yarayacak eklerin bulunduğundan söz edilemeyeceği gibi, aynı Kanun"un 54. maddesi kapsamında davacı tarafça davalının ticaret unvanının terkinini talep hakkının da doğduğunun kabulü gerekmektedir. Bu nedenle, davalı şirket ticaret unvanında yer alan ""..."" ibaresinin terkinine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA; (3) numaralı bentte yazılı nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 03/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.