12. Ceza Dairesi 2015/1733 E. , 2016/5782 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : Beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tescilli binada sanat tarihçi ve inşaat mühendisinin katılımıyla keşfin yapılarak, davaya konu izinsiz uygulamaların yapım zamanının tespit edilmesi sonucu sorumluluğu olan sanıkların belirlenmesi mümkün olacağından, tebliğnamedeki sanık ..."ın beraat kararının onanması gerektiği görüşüne iştirak edilmemiştir.
Gayrimenkul ... ve ... Kurulu"nun 15.01.1977 tarih, 9591 sayılı kararıyla belirlenen kentsel sit alanı kabul edilen bölge içerisinde yer alan ve aynı kararla korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğu kabul edilen İstanbul ili, ... ilçesi, ... mahallesi, 65 ada, 44 sayılı parselde bulunan ve tapu kaydında özel mülkiyete ait olan tescilli binanın sahiplerinin sanıklar ..., ... ve ... olduğu, binada tadilat yapılmak istendiği ve sanık ... tarafından 24.11.1989 tarihinde mimar sanık ..."a, ... Koruma Kurulları ve Belediyeler dahil ilgili kurumlardan gerekli ruhsat ve izinlerin alınması için vekaletnamenin verildiği, sanık ... tarafından hazırlanan restorasyon projesinin de ilgili Koruma Kurulu"na sunulduğu, ... numaralı ... ve ... Varlıklarını Koruma Kurulu"nun 24.05.1990 tarihli kararıyla hazırlanan projenin uygun bulunarak onaylandığı, ... Belediye Başkanlığı"nın 22.02.1991 tarihli yapı ruhsatı ile restorasyon işlerine başlandığı, ... 2 numaralı ... ve ... Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu görevlilerince yerinde yapılan 18.05.2011 tarihli denetim sonucu düzenlenen 23.05.2011 tarihli raporda, binanın cumba çatısının onaylı projesinden farklı olduğunun, pencere bezemelerinin yapılmadığının, zemin kat pencere parapet kotunun yükseltiğinin ve kapı tipinin değiştirildiğinin tespit edildiği, bu tespitler üzerine ilgili Koruma Bölge Kurulu"nun 27.07.2011 tarih, 4634 sayılı kararıyla sorumlular hakkında suç duyurusunda
bulunulmasına karar verildiği, onaylı restorasyon projesini hazırlayan ve yapı ruhsatında fenni mesul olan sanık ile binanın sahibi olan sanıklar hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, her ne kadar yapılan yargılama neticesinde, 11.10.2013 tarih ve 28792 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun gereğince, sit alanı ilanına veya koruma kararına ilişkin kararların ilgililerine tebliğ edilmesinin veya mahallinde ilan edilmiş olmasının zorunlu hale getirildiği, olayda ise tebliğin bulunmadığı gerekçesi gösterilerek, sanıkların beraatine karar verilmiş ise de; tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının tebliğ zorunluluğunun, 11.10.2013 tarihinden itibaren yapılan tescil işlemleri için gerekli olduğu, bu tarihten önce yapılmış tescil işlemleri için tebliğ zorunluluğu bulunmayıp, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmiş olmasının veya koruma kararının tapu kaydına şerh verilmesinin, koruma kararının ilgililerince bilindiğinin kabul edilmesi konusunda yeterli olduğu, olayımızda ise davaya konu yerin tek yapı ölçeğindeki kültür varlığı olduğu, ancak koruma kararlarının 11.10.2013 tarihinden önce 15.01.1977 tarihinde kabul edildiği, davaya konu tescilli binanın tapu kaydına 28.02.1990 tarihinde, binanın korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğuna dair şerhin verilmiş olması ve sanıkların davaya konu binanın tescilli yapı olduğunu bilmediklerine dair beyanlarının bulunmaması karşısında, sanıkların binanın tescilli kültür varlığı olduğunu bildiklerinin kabul edilmesi gerektiği ve sanıklar hakkında kurulan beraat gerekçesinin yerinde olmadığı anlaşılmakla;
Üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği,
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, olay yerinde sanat tarihçi ve inşaat mühendisi ile keşif icra edilerek, tescilli binada kullanılan malzemelerindeki eskime durumu gözetilerek izne aykırı uygulamaların yapılma tarihlerinin ve böylece sorumlu olan sanıkların tespit edilmesi, belirlenecek aykırılıkların tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığının, niteliğinin ve yapıda zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazların bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda sorumluluğu tespit edilen sanıkların, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması, bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan uygulamaların ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenmesi durumunda, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu uygulamanın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde ise, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi; ayrıca, izinsiz uygulama neticesinde tescilli yapıların zarar görmediğinin anlaşılması durumunda, suça konu taşınmazların bulunduğu ilde suç tarihi itibariyle büyükşehir belediyesi veya il özel idaresi bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, eğer kurulmuş ise, taşınmazın bulunduğu yerin koruma, uygulama denetim bürosunun sorumluluk alanı kapsamında olup olmadığı hususu tespit edilip, hükümden sonra, 08/10/2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanun"un 65. maddesinde yapılan değişiklikler de dikkate alınarak, sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince, sanıkların beraatine ilişkin hükmün isteme kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 06.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.