20. Hukuk Dairesi 2018/6244 E. , 2019/1663 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve arkadaşları vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... mah/köyü eski 139 yeni 124 ada 10 parsel sayılı eski 23.650 m² yeni 22.363,33 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 5304 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesine göre yapılan kadastro haritalarının yeniden düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılması işleminde, malik hanesi “Tapu kütüğünde olduğu gibidir” şeklinde tesbit edilmiştir.
Davacı ... Yönetimi 04.07.2011 tarihli dilekçesinde tespitin iptali ile taşınmazın orman tahdit sınırları içinde kalan bölümünün kadastro tespitin iptali ile orman olarak Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Kadastro mahkemesince, davanın kısmen kabul kısmen reddine, 124 ada 10 sayılı parsel üzerinde yapılan 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan uygulamanın iptaline, tescil istemi yönünden mahkemelerinin görevsizliğine karar verilmiş, görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dosya sulh hukuk mahkemesine gönderilmiştir. Sulh hukuk mahkemesince davanın kabulüne, eski 139 parsel sayılı taşınmazın 12/03/2012 tarihli fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile yeşil renkle gösterilen toplam 14.865,86 m²"lik kısmın tapusunun iptali ile (kadastro mahkemesince iptal edilen 22/2-a çalışmasında 124 ada 10 sayılı parsel olarak belirtilen kısım) orman niteliği ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiş, hüküm davalılar ... ve arkadaşları tarafından temyiz edilmiş Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 08.12.2014 gün ve 2014/9658 E. - 10286 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: ""Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 15/07/2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeli"ğin 30. maddesinde "Bir Belde veya köyde çalışmaya başlayan orman kadastro komisyonunca, belde veya köyde 4785 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra tapulama yapılmış ise; orman hudutları ile ilgili harita örneklerini kadastro müdürlüğünden alarak sınırlama yapılacak ormanlarda, tapulamaca yapılan tespit, vasıf tayini yönünden bu Yönetmelikte belirtilen kriterlere uygun olduğu takdirde tapulama ile uyuşmazlığa meydan vermeyecek şekilde orman sınırlamasına devam edilir.
Tapulama yapılmış yerlerde yapılacak orman kadastro çalışmalarında tapulama tespitlerine aynen uyulduğunda ve ölçme yapmaya lüzum kalmadığı tespit edildiğinde; tapulama sınır ve ölçülerinin aynen kabul edildiği yazılmak ve ayrıntılı tutanak tutulmak suretiyle tapulamaca tespit edilen sınırlar, orman sınırı kabul edilerek haritasında işaretlenir.
Tapulama ve kadastrosu yapılmış yerlerde, tapulama parselleri, orman kadastro haritalarında mutlaka gösterilir." düzenlemesi yer almaktadır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede tapulama çalışmaları, 4785 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra, 1975 yılında yapılıp ilân edilerek kesinleştiğinden, yörede 2005 yılında yapılarak, 2006 yılında ilân edilen orman kadastrosunun, kadastro parsel sınırları gözetilerek yapılması anılan yönetmelik maddesi gereğidir.
Mahkemece; orman kadastro evrakları getirtilerek, eski 139 numaralı kadastro parsel sınırlarının, orman kadastro çalışma tutanaklarında nasıl değerlendirildiği belirlenip, orman kadastrosunun, kadastro parsel sınırları gözetilerek yapılması gerektiği dikkate alınmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenlerle; mahkemece, çekişmeli taşınmaz ve geniş çevresini gösterir orjinal kadastro paftası, yörede 24/08/2006 tarihinde ilân edilen orman tahdidi ve 2/B uygulamalarına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği dosya içine alınarak, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi veya mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6831 sayılı Orman Yasasına göre Orman Kadastrosu ve aynı Yasanın 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır, sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek, çekişmeli taşınmazın, orman kadastrosu ve 2/B çalışmalarındaki durumunun ayrı ayrı gösterildiği, bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, orman kadastrosuna ilişkin çalışma tutanakları uygulanarak, eski 139 numaralı kadastro parsel sınırlarının, orman kadastro çalışma tutanaklarında nasıl değerlendirildiği belirlenmeli, kadastro parsel sınırlarına ilişkin olarak, orman kadastro haritası ile çalışma tutanakları arasında çelişki bulunması durumunda çalışma tutanaklarına değer verileceği gözönüne alınmalı, davalılar tarafından orman tahdidine yönelik 10 yıllık yasal süre içinde açılmış bir dava bulunması durumunda ise eldeki dava yönünden, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiği düşünülmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir"" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece davacının davasının kabulü ile; 124 ada 10 parsel sayılı taşınmaz fen bilirkişisi 08/10/2015 tarihli raporunda (B) harfi ile göstermiş olduğu 14474.06 m²"lik kısmın orman bilirkişisi 25/10/2015 tarihli raporu doğrultusunda davalılar adına mevcut tapunun iptali ile aynı vasıf ve mahiyette orman niteliğinde Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Yörede, 17/11/1976-17/12/1975 tarihleri arasında ilân edilen tapulama çalışmaları ile 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 24/08/2006 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulama çalışmaları vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli 124 ada 10 parsel sayılı taşınmaz fen bilirkişisi 08/10/2015 tarihli raporunda (B) harfi ile göstermiş olduğu 14474.06 m2"lik kısmının orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalılardan onama harcı alınmasına yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 12/03/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.