Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2016/2669
Karar No: 2020/268
Karar Tarihi: 10.03.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/2669 Esas 2020/268 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2016/2669 E.  ,  2020/268 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 20. İş Mahkemesince verilen dava dilekçesinin yetki yönünden reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 19.03.2015 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin Kurum nezdinde 15736128 sigorta sicil numarası ile kayıtlı olduğunu, Hasan Kaya unvanlı işyerinde 01.10.1984 tarihinden itibaren çalışmasına rağmen Kurum tarafından prim ödemelerinin yapılmadığı gerekçesiyle bu tarihin sigorta başlangıcı olarak kabul edilmediğini ileri sürerek 01.10.1984 tarihinin sigorta başlangıç tarihi olarak tespiti ile 11.11.2013 tarihli ve 18079642 sayılı Kurum işleminin iptalini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı ... vekili (SGK) 03.07.2015 havale tarihli cevap dilekçesinde; davacı tarafından 01.10.1984 tarihinin sigorta başlangıcı olarak kabul edilmesinin talep edildiğini, işe giriş bildirgesinin verildiği Hasan Kaya unvanlı işyerinin 6835.38.01 sicil numarası ile 01.11.1983 tarihinden itibaren kanun kapsamına alındığını ve işyerinin Kırşehir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün bağlı olduğunu, davanın yetkili mahkeme olan Kırşehir İş Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesinin Kararı:
    6. İstanbul 20. İş Mahkemesinin 09.07.2015 tarihli ve 2015/170 E., 2015/349 K. sayılı kararı ile; davacının çalıştığını iddia ettiği işyerinin Kırşehir"de bulunduğu, Kurum adına işlem yapmaya yetkili ve işlemi yapan şubenin Kırşehir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, dosyanın yetkili ve görevli Kırşehir Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
    Özel Dairenin Bozma Kararı:
    7. İstanbul 20. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 10. Hukuk Dairesince 22.12.2015 tarihli ve 2015/20022 E., 2015/22895 K. sayılı kararı ile; "... Dava, 01.10.1984 tarihinin sigorta başlangıcı sayılması ve Kurumun aksi yöndeki işleminin iptali istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde yetki yönünden reddine karar verilmiştir.
    5510 sayılı Kanunda, bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklarda hangi yer mahkemesinin yetkili olduğu konusunda açıklık olmaması nedeniyle, yetkili mahkemenin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun yetkiye ilişkin genel hükümleri gözetilerek belirlenmesi gerekmektedir. Nitekim 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 15. maddesinde “bu kanunda açıklık bulunmayan durumlarda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı” hükmü öngörülmüştür. Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 14. maddesinde “Bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir” hükmü düzenlenmiştir.
    Diğer taraftan iş davalarının en kısa sürede sonuçlandırılması yasa hükmü gereği olup, konuya sosyal güvenlik açısından da bakıldığında yetkiye ilişkin genel usul kurallarının katı biçimde uygulanması, bu hukuk dalının amacı ile de bağdaştırılamaz. Kural olarak dar gelirli durumda bulunan sigortalının haklarını teslimde zorlaştırıcı değil, yasaların olanak verdiği ölçüde olabildiğince kolaylaştırıcı olunmalıdır.
    01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanunun yetki itirazının ileri sürülmesi başlıklı 19. maddesinde, "Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir." denilmektedir.
    6100 sayılı HMK’nin 127. maddesinde, cevap dilekçesini verme süresinin, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olduğu, 116/1-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazının ilk itirazlar içinde sayıldığı ve 117/1.maddesinde de ilk itirazların hepsinin cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorunda olduğu belirtilmiştir.
    İncelenen dosyada, dava dilekçesi 06.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından verilen 03.07.2015 tarihli cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunulduğu mahkemece davalı Kurum vekilinin yetki itirazının süresinde olmamasına rağmen kabul edilerek karar verildiği anlaşılmıştır.
    Davacının, sigorta başlangıç tarihi olarak 01.10.1984 tarihi olarak tespit ile davalı kurumun aksi yöndeki işleminin iptali istemine ilişkin davanın mahkemece, yetkili mahkemenin Kırşehir Mahkemeleri olması nedeniyle reddine karar verilmiştir. Her ne kadar işe giriş bildirgesi Sosyal Güvenlik Kurumu Kırşehir Bölge Müdürlüğüne verilmişse de; İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından davacının 01.10.1984 tarihinin emeklilik yönünden işe başlangıç tarihi olarak alınmayacağı yönünde işlem tesis etmiş olması nedeniyle (dava konusu işlemin İstanbul’da yapılmış olması nedeniyle) davanın İstanbul’da görülüp karara bağlanması gerekirken Kırşehir İş Mahkemesinin yetkili olduğundan bahisle, yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır..." gerekçesi ile karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. İstanbul 20. İş Mahkemesinin 30.06.2016 tarihli ve 2016/171 E., 2016/469 K. sayılı kararı ile; iş mahkemelerinin yetkilerinin kamu düzeninden olduğu ve bu nedenle hâkimin yetki konusunu resen göz önüne alması gerektiği, davacı vekilinin mahkemeden müvekkiline yaşlılık aylığı bağlanması yönünde herhangi bir talebinin olmadığı, İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından davacının 01.10.1984 tarihinde çalışması bulunmadığından sonraki işe giriş tarihi 01.06.1997 olarak kabul edilerek davacının yaşlılık aylığı tahsis talebinin reddine karar verildiği, davacı vekilinin müvekkiline yaşlılık aylığı bağlanması yönünde bir talebi bulunmadığından dava konusu işlemin İstanbul"da yapıldığını söylemenin mümkün olmadığı, İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün davacının yaşlılık aylığı tahsis talebini değerlendirmeden önce davacının sigorta sicil dosyasını Kırşehir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünden getirtmesinin de davaya konu işlemin Kırşehir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından yapıldığını gösterdiği, davada istenilen sonuca ulaşılabilmesi için İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 11.11.2013 tarihli ve 18079642 sayılı işleminin iptaline gerek bulunmadığı, söz konusu işlemde davacının sigorta başlangıç tarihinin 01.10.1984 tarihi olmadığının tespitine karar verilmediği, davacı vekilinin davayı açmadan önce İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne yapmış olduğu başvurunun somut olayda İstanbul İş Mahkemelerini de yetkili kılmaya yönelik dürüstlük kurallarına aykırı bir davranış olduğu gerekçesiyle ve önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; eldeki davada İstanbul İş Mahkemelerinin mi yoksa Kırşehir İş Mahkemelerinin mi yetkili olduğu noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesinde, İş mahkemelerinde açılacak her davaya, açıldığı tarihte dava olunanın, Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabileceği, bunlara aykırı sözleşmelerin muteber sayılmayacağı, aynı Kanun’un 15. maddesinde de, bu Kanunda sarahat bulunmayan hâllerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağına ilişkin düzenleme bulunmaktadır. İş mahkemelerinde yetki kuralı, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun yetki kurallarına uygun olup, buna ek olarak işçinin işinin yapıldığı yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesinin gerekçesinde “gerek işçi gerek işveren veya vekili tarafından bu kanuna göre iş mahkemesinde açılacak davalarda hangi yer mahkemesinin yetkili olduğunu göstermek üzere tedvinine lüzum görülen bu madde, Hükûmet tasarısında derbiş edilmemiş olan bir ihtiyacı karşılamaya matuf bulunmaktadır. Bilhassa işçilerin içinde bulundukları şartlar bakımından, dava olunanın ikâmetgahı mahkemesinde dava açmaya mecbur kalmalarından doğabilecek güçlüklerin önlenmesi maksadıyla, bu davaların, dava olunanın medeni Kanun gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde açılabileceği gibi işçinin işini yaptığı iş yeri için yetkili yer mahkemesinde de görülebileceği esası konulmuş, kamu intizamı bakımından konulmuş bu yetki hükmünün hilafına mukavele yapılamayacağı da tashih edilmek suretiyle iş verenlerin işçiler tarafından aleyhlerine dava açılmasını güçleştirmek üzere iş mukavelelerinde veya işyeri dâhili talimatnamelerinde başka yargı merci tayin etmeleri önlenmiştir” denilmektedir.
    13. 5521 sayılı Kanun’un 5. maddesinin kamu düzeni etkisinin ilke olarak, işverene karşı ve yalnız işçinin yararına olduğu, burada işçinin değil işverenin sözleşme serbestisinin kısıtlandığı, bu nedenle anılan maddenin yetki ile ilgili genel hükümleri kaldırmadığı, sadece genel hükümlerle birlikte öngörmüş olduğu, işyeri esasına dayanan yetkiyi bertaraf edecek anlaşmaları geçersiz kılacağı, geçersizliğin sadece işvereni hedef tuttuğu anlaşılmaktadır (Çenberci M.: İş Mahkemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 1969, s. 69-71).
    14. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesindeki düzenleme ile kanun koyucu, anılan Kanunun 1. maddesi gereğince görevli bulunan iş mahkemelerinin, yer itibariyle yetkisini saptamaktadır. Bu maddenin kapsamı, sadece İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre açılacak davalarla sınırlı bulunmaktadır. Diğer kanunlar bakımından, örneğin 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 1479 sayılı Kanunu’na göre açılacak davalar, bu maddenin kapsamına dahil değildir (Uygur T.: İş ve sosyal Güvenlik Hukukunda Temel Kavramlar, 1980, s. 412) .
    15. Bu aşamada, genel ve özel yetki kurallarının açıklığa kavuşturulmasında yarar vardır. Bütün davalar için uygulanan yetki kuralına genel yetki kuralı denilmekte olup, genel yetkili mahkeme, davalının ikametgâhı mahkemesidir. Eş deyişle, her dava, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde görülür (HMK m. 6, HUMK. m. 9/1). Bundan ayrı, bazı davalar için davalının ikametgâhı mahkemesinin yanında, başka yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır. Bu istisnai nitelikteki yetki kurallarına “özel yetki” kuralları denilmektedir. İlke olarak, özel yetki kuralları genel yetkiyi kaldırmaz, onunla birlikte uygulanır. Ancak istisna olarak, bazı davaların mutlaka belli bir yer mahkemesinde açılması öngörülmüştür ki, bu hâlde kesin yetki söz konusudur. Kesin yetki hâlleri, genel yetkiye istisnadır. Bunun dışında, bir dava için özel yetki kuralı bulunsa bile, davacının genel yetki ile özel yetki arasında bir seçim hakkı vardır. Özel yetki kuralları ilke olarak kamu düzenine ilişkin değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.07.2009 tarihli ve 2009/10-236 E., 2009/345 K.; 29.05.2013 tarihli ve 2012/10-1615 E., 2013/777 K.,; 22.11.2017 tarihli ve 2016/21-1393 E., 2017/1413 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.  
    16. İş Mahkemelerince verilen, sigorta başlangıç tarihinin tespitine dair davalarda, mahkemenin yetkisinin kamu düzeninden olmadığı kabul edilmekle birlikte, yetki itirazının ilk itiraz olarak süresinde ileri sürülmesi gerekmektedir.
    17. Açıklanan tüm bu yasal düzenleme ve ilkeler kapsamında somut olay değerlendirildiğinde, dava dilekçesinin 06.04.2015 tarihinde Kuruma tebliğ edildiği, davalı Kurum vekili tarafından ise iki haftalık yasal süre geçtikten sonra verilen 03.07.2015 tarihli cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nin 127. maddesinde, cevap dilekçesini verme süresinin, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olduğu ve aynı Kanunun 116/1-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazının ilk itirazlar içinde sayıldığı, ilk itirazların hepsinin de cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorunda olduğu hususları göz önüne alındığında yasal süresi geçtikten sonra verilen cevap dilekçesiyle ileri sürülen yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekmektedir.
    18. Ne var ki Özel Dairenin bozma kararında 506 sayılı Kanun"dan kaynaklanan ihtilafların çözümüne dair iş mahkemelerince verilen kararların kamu düzeninden olmadığı ve yetki itirazının da süresinde yapılmadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararının hukuka uygun olmadığı belirtildikten sonra, ikinci bir bozma sebebi olarak davacı adına işe giriş bildirgesinin Sosyal Güvenlik Kurumu Kırşehir Bölge Müdürlüğüne verilse de İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından davacının 01.10.1984 tarihinin emeklilik yönünden işe başlangıç tarihi olarak kabul edilmeyeceği yönünde işlem tesis edilmiş olması nedeniyle (dava konusu işlemin İstanbul’da yapılmış olması nedeniyle) davanın İstanbul’da görülüp karar verilmesi gerektiği şeklinde açıklamada bulunulmuştur. Yetki itirazının ilk itiraz olarak kabul edildiği ve ilk itirazların hepsinin de cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorunda olduğu eldeki davada, davalı Kurumun süresinde cevap dilekçesini sunmadığı göz önüne alındığında Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının şubesi niteliğinde olan İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün işlemi nedeniyle de İstanbul İş Mahkemelerinin yetkili olduğu hususunun ikinci bozma sebebi olarak belirtilmesine gerek olmadığına işaret edilmesiyle yetinilmiştir.
    19. Hâl böyle olunca, yerel mahkemece verilen direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekir.
    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 10.03.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi