1. Hukuk Dairesi 2009/9701 E. , 2010/262 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,
Davacılar, davalı ile birlikte kayden paydaşı oldukları 5125 parsel sayılı taşınmazdaki binanın zemin ve çatı katının davalı tarafından rızaları dışında haksız olarak kullanıldığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, çekişmeye konu zemin ve çatı katında payına karşılık gelen yeri kullandığını, diğer alanların boş olduğunu, davacıların kullanmasına engel olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, paydaş olan taraflar arasındaki anlaşmazlığın açılmış olan ortaklığın giderilmesi davası sonucu giderilebileceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.1.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden ... vs.vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya İçeriğinden ve toplanan delillerden; üzerinde bodrum, zemin ve çatı katından oluşan, kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulmamış bina vasfındaki çekişme konusu 5125 parsel sayılı taşınmazda tarafların ortak bulundukları ve binanın bodrum katının, davacıların kiraya vermesi nedeniyle aynı zamanda taşınmazda paydaş olan davalı tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Davacıların, binadaki bodrum kat dışında kalan, zemin ve çatı katı rızaları hilafına davalının kullandığını ileri sürerek, eldeki davayı açtıkları görülmektedir.
Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa, açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şüyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Bunun yanında, yurdumuzda sosyal ve ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında h
aricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
Diğer taraftan, M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse, kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şüyuun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması "ahde vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde pek çok kimse zarar görecek, toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
Somut olaya gelince; paylı mülkiyet üzere olan çekişme konusu taşınmazın, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde tüm paydaşları kapsayacak şekilde harici bir taksim bulunmadığı gibi eylemli olarak fiili bir durumun da oluşmadığı dosya kapsamı ile sabittir.
Bu durum karşısında gözetilmesi gerekli olan husus, davacılar yönünden intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği önem ifade etmekte olduğundan, taraflar arasındaki çekişmenin bu durumun tespiti ile çözüme kavuşturulması gerekeceği açıktır.
Davacıların, binanın bodrum katını davalıya kiraya verdikleri gözetildiğinde, davacıların taşınmazda yer kullanmadıklarını ve ya kullanabilecekleri bir yerin bulunmadığını söylemek olanaksızdır.
Bir başka ifadeyle, davacılar yönünden intifadan men olgusunun oluşmadığı tartışmasızdır.
Hal böyle olunca; Mahkemece davanın reddine dair verilen karar açıklanan gerekçeyle sonucu itibariyle doğru olduğundan, davacıların temyiz itirazı yerinde değildir reddiyle, açıklanan gerekçeyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 1.55.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 19.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.