19. Hukuk Dairesi 2014/4893 E. , 2014/9036 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, Mısır"da yerleşik olup gıda ticareti alanında faaliyet gösteren müvekkili ile davalı ... A.Ş. arasında yapılan anlaşmaya göre müvekkilinin 2000 yılından 2008 yılının sonuna kadar davalının ürettiği şekerleme grubundaki tüm ürün serisinin ... Pazarındaki tek yetkili dağıtıcısı olduğunu, müvekkilinin büyük yatırımlar yaptığını ve büyük satış grafikleri yakaladığını, hatta davalının kendisine 27/11/2008 tarihli bir ticaret sertifikası verdiğini, ödemelerini zamanında yaptığını, 2001 yılında davalı şirketin diğer davalı şirket olan ... Ltd. Şti."ye satıldığını, ancak bu tarihten Ekim 2008"e kadar yine ... markası ile devam edildiğini, bu arada davalı ... A.Ş. yetkilisi tarafından müvekkili şirket yetkilisine gönderilen 17/06/2008 tarihli e-mailde ... markalı ürünlerin üretiminin ve satışının 01/01/2009 tarihinden itibaren durdurulması kararı alındığının bildirdiğini, müvekkili şirket yetkilisinin davalı taraflara gönderdiği 19/08/2008 tarihli e-mailde ise bu kararın şirketlerini ağır zararlara uğratacağının, ... markalı ürünlerinin satışının ... markası ile devam etmesi gerektiğinin bildirildiğini, bu arada müvekkili tarafından anılan kararın kendilerine bildirilmesinden önce verilen siparişe istinaden davalı ... A.Ş. tarafından 27/06/2008 tarihli 4 adet 100.332,00 USD"lik proforma faturanın tanzim edilerek müvekkiline gönderildiğini, buna rağmen sipariş edilen ürünler müvekkiline tesllim edilmediği gibi müvekkilinin siparişlerin teslimi ve ticari ilişkinin devamı konusunda tatmin edici şekilde bilgilendirilmediğini, daha sonra davalıların proforma faturaların ayrıntılarına uygun olmayan eski stok ürünleri müvekkiline teklif ettiklerini, ancak fiyat indirimi yapmadıklarını ve bu ürünlere ilişkin gerekli prosedürleri yerine getirmediklerini, sonuç olarak davalıların iyiniyet kurallarına ve basiretli bir tacir gibi hereket etme yükümlülüğüne aykırı davranışları ile aralarındaki sözleşmeye güvenerek ciddi yatırımlar yapan müvekkili şirketin ağır zararlara uğramasına ve ticari itibarının ciddi biçimde zedelenmesine neden olduklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 14/12/2010 havale tarihli dilekçesinde, müvekkilinin maddi zararının dayanaklarının, proforma faturaya göre müvekkiline gönderilmesi gerekip gönderilmeyen mallar için müvekkilinin mahrum kaldığı yaklaşık 50.000,00 USD, müvekkilinin pazardaki güvenilirliğinin sorgulanır olması ve ticari markasına büyük zarar verilmiş olması nedeniyle uğradığı zarar 50.000,00 USD ve yapılan yatırımlar, kurulan pazar ağının müvekkiline maliyeti olan yaklaşık 300.000,00 USD olduğunu belirtmiştir.
Davalılar vekili, müvekkillerinin farklı ve ayrı tüzel kişiliklere sahip olduğunu, davacının tüm ticari işlemlerini ayrı ve bağımsız bir özel hukuk tüzel kişisi olan müvekkili ... A.Ş. ile yaptığını, dolayısıyla müvekkili ... Ltd. Şti."ye husumet yöneltilemeyeceğini, bunun yanında davacı ile müvekkili ... A.Ş. arasında hukuken geçerli olan ve teknik manada ""tek satıcılık-münhasır satıcılık"" sözleşmesinin mevcut olmadığını, taraflar arasında ürün ve parça başına alım satım gerçekleştiğini, süreklilik arzetmeyen bir ticari ilişki hasıl olduğunu, müvekkili ... A.Ş."nin hiçbir yükümlülüğü olmamasına rağmen 2008 yılında pazarlamada kendi markasını kullanmayacağını ve satış yapmayacağını 6 ay öncesinden usulüne uygun olarak davacıya ve tüm müşterilerine bildirdiğini, davacının satışlarına ""..."" markası ile devam etmesi yönündeki talebinin kabul edilemeyeceğini, zira davacının kapasitesi ve yeteneğinin dünyada çok büyük bir pazar payına sahip olan bir markanın satışı ve pazarlanması için yeterli olmadığını, müvekkilinin yükümlülüğü olmamasına rağmen zarar gördüğünü söyleyen davacıya yönelik iyiniyetli gayret ve çabalarını gösterdiğini, bununla birlikte davacının haksız girişimlerinden sonuç elde edememesi üzerine ileride başka şirketlerle yapacağı ticaretler için müvekkilinden belge talep ettiğini, müvekkilinin temsil yetkisi olmayan pazarlama müdürünün kendi insiyatifi ile jest olarak davacının hazırladığı 27/11/2008 tarihli bu belgeyi imzalayarak davacıya ilettiğini, ancak davacının müvekkilinin iradesini yanıltarak iyiniyetini suistimal ettiğini, ayrıca davacının yaptığını iddia ettiği yatırım ve masrafları müvekkiline bildirmediğini, müvekkilinin bu yönde talimatı veya onayı olmadığını, kaldı ki ... markasının zaten yeterince tanınan bir marka olduğunu, ayrıca proforma faturaların hukuki anlamda icaba davet niteliğinde olduğunu, kaldı ki davacının sürekli siparişlerini değiştirdiğini ve bu işlemin gerçekleşmemesi için tüm olumsuz davranışlarda bulunduğunu, imkansız indirim ve iskontolar talep ettiğini, müvekkilinin davacının manevi şahsiyetini zarara uğratacak bir davranış içinde de bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre; öncelikle davacının kendi pazarında iş yapamaması nedeni ile zararının oluştuğu yönündeki iddiası ile yapmış olduğu yatırımlar nedeni ile uğradığı zarardan doğan alacak iddiası mevcut ise de bu taleplerin tek satıcılık sözleşmesinin niteliğine esasen aykırı olduğu, zira tek satıcı olduğunu iddia eden davacının ürünün satış maliyeti ve pazarlama masraflarına katlanması gerektiği, bu noktada davacının sözleşmenin feshi nedeni ile diğer kişi ve firmalarla ticari ilişkilerini kestiğine dair somut bir delilin de bulunmadığı, kaldı ki bu konuda davalıyı yükümlülük altına sokacak yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davacının diğer alacak kaleminin proforma faturalara göre gönderilmesi gerekip gönderilmeyen mallar için elde edilemediği iddia edilen kar bedeli olduğu, fatura içeriklerinin davacının sipariş ettiği mallar olduğu hususunun ispatlanabilir olmadığı, davalı tarafın ısrarlı bir şekilde proforma faturaların davacının siparişi üzerine düzenlenen belgeler olmadığını ileri sürdüğü, kaldı ki proforma faturalarda faturalara konu mallar ile ilgili ödemelerin % 100 peşin olarak yapılması hususunun açıkça belirtildiği, davacının ise faturalara konu mallar ile ilgili ödemenin % 100"ünü peşin olarak yaptığı yönünde iddiasının olmadığı,davalı şirket temsilcilerinin konu ile ilgili kendilerine yöneltilen yemini usulüne uygun şekilde eda ettikleri, dolayısıyla davacının kar bedeli ile ilgili alacak iddiasının ispatlanamadığı, davacının ticari itibarının yitirildiği yönündeki iddiasını ise somutlaştırmadığı, bu durumu ispatlayacak delil de sunmadığı, herşeyden öte taraflar arasındaki ticari ilişkinin yazılı olmadığı ve kurallarının tam olarak belirlenmediği, kaldı ki davalıdan referans mektubu alan davacının akabinde davalıya yönelik dava konusu olan alacakla ilgili talepte bulunmasının ticari iyiniyet kavramları ile de örtüşür olmadığı, davacının manevi tazminat talebinin de kabul edilemeyeceği, zira taraflar arasındaki akdi ilişkinin olağan fesih yolu ile sona erdirilmesi nedeniyle davacının kişilik haklarının zarar gördüğünün ispatlanamadığı, bunun yanında davacı şirket ile diğer davalı ... Ltd. Şti. arasında herhangi bir hukuki ilişkinin varlığı iddia olunmadığı gibi bu konuda herhangi bir beyanın da bulunmadığı gerekçesiyle davacının davalı ... Ltd. Şti. aleyhine açtığı davanın husumet yokluğundan reddine, davalı ... A.Ş. aleyhine açmış olduğu davanın ise sübut bulmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 12.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.