Esas No: 2018/1171
Karar No: 2018/2725
Karar Tarihi: 18.04.2018
Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2018/1171 Esas 2018/2725 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
MÜŞTEKİ : Maliye Hazinesi
SUÇ : Suç işlemek için örgüt kurmak ve kurulan örgüte üye olmak, nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : 1- Sanık ... hakkında özel belgede sahtecilik,
suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak ve
kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık
suçlarından ayrı ayrı beraat
2- Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında TCK"nın 220/1 ve 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
3- Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...hakkında TCK"nın 220/2 ve 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
4- Sanıklar ..., ..., ...,
..., ..., ..., ..., ..., ... ve... hakkında TCK"nın 207/1, 43/1 ve 53/1- 2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
5- Sanıklar ..., ..., ...,
..., ..., ..., , ..., ... ve ... hakkında TCK"nın 158/1-e-son, 43/1,52/2-4 ve 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
6- Hükümlü ... hakkında temyiz isteminin süreden reddi ..., ... ve ... müdafiileri, sanıklar ..., ... ve ...
Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."ün suç işlemek için örgüt kurmak ve kurulan örgüte üye olmak, nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetlerine ilişikin hükümler vekalet ücretiyle sınırlı olarak müşteki vekili ve sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafiileri ile sanıklar ... ve ... tarafından; sanık ..."in suç işlemek için kurulan örgüte üye olmak, nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından beraatına ilişkin hükümler müşteki vekili tarafından ve sanık ..."ın suç işlemek için kurulan örgüte üye olmak, nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetine ilişkin hükümlerin temyizi üzerine, yasal süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddine dair ek karar sanık ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
... hakkında suç işlemek için kurulan örgüte üye olmak, nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin usulüne uygun olarak tebliğine rağmen, herhangi bir temyiz talebinde bulunmadığı anlaşılmakla; ... hakkında kurulan hükümler temyiz dışı bırakılıp yukarıda gösterilen hükümlerle sınırlı olarak ve müşteki vekilinin kovuşturma aşamasında verdiği 19/07/2013 havale tarihli dilekçesinde katılma talebinde bulunduğu anlaşılmakla, atılı suçlardan doğrudan zarar gören müşteki vekilinin bu talebi ile ilgili olumlu yada olumsuz herhangi bir karar verilmediği anlaşılmış olup, müşteki vekilinin 5271 sayılı CMK"nın 260/1. maddesine göre sanıklar hakkında kurulan hükümleri temyize hakkı bulunduğundan aynı kanunun 237/2. maddesi uyarınca davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede;
Ankara"da ikamet eden sanıkların birlikte hareket ederek, başta DGD primi olmak üzere başka kurumlar ile ilgili bu tür ödemeleri almak amacıyla Türkiye"nin değişik yerlerinde 10"dan fazla şirket kurdukları, sanıkların tamamına yakınının aslında Ankara"da ikamet ettikleri fakat DGD primi desteğinin devletçe ödendiği zamana denk gelen 4-5 aylık süre için Siirt"e gelerek Siirt .... Mahallesi ....Bulvarı, No: 48/14 adresinde... Tarım Üretimi Nakliyat San. ve Tic. Ltd. Şti ve .... Mahallesi .... Caddesi.... Apartmanı No:4"te Bir-tek Tarım Üretimi Nakliyat San. ve Tic. Ltd.Şti adı altında toptan tahıl ticareti ile iştigal eden iki şirket kurdukları, evrak üzerinde ... şirketinin kurucularının sanıklar ... ve ...; ...şirketinin kurucularının ise sanıklar ... ve ... olduğu, şirket kurucularının Ankara"da yaşamaya devam ettikleri, sadece Siirt"te faaliyetleri devam ettirmek için birkaç kişinin kaldığı, ... şirketinin gayrıresmi sorumluluğunu sanık ..."nın, .... şirketinin gayrıresmi sorumluluğunu ise sanık ..."ün yürüttüğü, söz konusu şirketlerin resmi olarak da sadece 4,5 ay kayıtlarda kaldığı ve primlerin ödeme zamanı bitiminde şirketlerin kapandığı, fiili olarak şirketlerin aslında hiç kurulmadığı ve faaliyetlerinin her bir sanığın ikametlerinden yürüttükleri, sanıkların Siirt-....-İlçe ve İlçeye bağlı köylerdeki çiftçilerin bir kısmı ile temasa geçerek, bir kısmına ise hiç haber vermeksizin adlarına sanki ekim yapılmış gibi gösterilip sahte fatura düzenlemek suretiyle devletten hak etmedikleri DGD primini aldıkları, bu primler üzerinden belli oranlarda komisyon alarak aralarında paylaştıkları, sanıkların söz konusu eylemleri bir örgütün faaliyeti kapsamında gerçekleştirdikleri, sanıkların iştirak halinde tespit edildiği kadarıyla 1.000.000"dan (Birmilyon) fazla sahte fatura düzenledikleri ve birlikte iştirak iradesi ile ... şirketi adı altında kamuyu 19.854.931,00 TL, ... şirketi adı altında ise 44.267.262,42 TL olmak üzere toplam 64.122.193,42 TL (Altmış Dört Milyon Yüzyirmi iki Bin Yüzdoksanüç TL kırk iki Krş.) zarara uğrattıkları, sanıkların tüm eylemlerinin iştirak iradesi içerisinde ve örgüt kapsamında işlediklerinin kabul edildiği somut olayda;
A- Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik yaptığı temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık ..."in yokluğunda verilip 13/02/2015 tarihinde tebliğ olunan mahkumiyet hükümlerine yönelik, yasal süresi geçtikten sonra 23/02/2015 havale tarihli dilekçesi ile vaki temyiz talebinin 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
B- Sanık ..."in suç işlemek için kurulan örgüte üye olmak, nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından beraatına ilişkin hükümler katılan vekili tarafından; sanıklar ..., ..., ... ve ..."ün özel belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetlerine ilişkin hükümler vekalet ücretiyle sınırlı olarak katılan vekili ve sanıklar müdafii tarafından; sanık ..."ın suç işlemek için kurulan örgüte üye olmak, nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetine ilişkin hükümlerin temyizi üzerine, yasal süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddine dair ek karar ise sanık ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık ..."in üzerine atılı suçları işlediğine dair, inkara yönelik savunmasının aksine mahkumiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle verilen beraat hükümlerinde; sanıklar ..., ..., ... ve ..."ün, gerçekte ticari faaliyette olmayan şirketler adına değişik zamanlarda sahte müstahsil makbuzları düzenlemeleri şeklindeki eylemlerinin zincirleme şekilde özel belgede sahtecilik suçunu oluşturduğuna yönelik mahkumiyet hükümlerinde ve sanık ..."ın yokluğunda verilip 10/04/2015 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ olunan mahkumiyet hükümlerine yönelik, yasal süresi geçtikten sonra 01/07/2015 tarihinde temyiz inceleme başvurusunda bulunduğu anlaşılmakla; temyiz isteminin reddine dair 08/07/2015 tarih ve 2013/163 E, 2014/338 K sayılı ek kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekili, sanıklar ..., ..., ... ve ... müdafii ile sanık ..."ın temyiz itirazlarının reddiyle, sanık ... hakkındaki beraat hükümleri, sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında özel belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri ile sanık ..."ın temyiz talebinin reddine dair ek kararın ONANMASINA,
C- Sanıklar ..., ..., ....... ve ...."nın suç işlemek amacıyla örgüt kurma; sanıklar ..., ..., ..., ..., ..."in suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma; sanıklar ..., ..., ... ve ..."ün kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık; sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ..."in özel belgede sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçlarından ayrı ayrı mahkumiyetlerine ilişkin hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1- Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;
Sanıkların, herhangi bir ticari faaliyette bulunmayan .... ve ... şirketleri adına sahte müstahsil makbuzları düzenlemek suretiyle gerçek bir ekim olmadığı halde Siirt-...köy-ilçe ve ilçeye bağlı köylerdeki çiftçiler vasıtasıyla belirli bir komisyon karşılığında devletten hak etmedikleri DGD primini aldıkları anlaşılmakla; eylemlerinin zincirleme şekilde nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sair temyiz itirazlarının reddine; ancak,
5237 sayılı TCK"da gün para cezası sistemi kabul edildiğinden, TCK"nın 158/1-e-son maddesi uygulanırken öncelikle adli para cezasına esas teşkil edecek tam gün sayısının belirlenebilmesi için meydana gelen zarar miktarının tespit edilmesi gerektiği, iddianame, bilirkişi raporu ve mahkeme kabulünde .... ve ... şirketlerin düzenlediği tüm fatura ve müstahsil makbuzlarının tutarları toplanarak kurum zararı tespit edilmiş ise de, anılan şirketler tarafından düzenlenen sahte müstahsil makbuzlarına istinaden alınan haksız DGD prim miktarının belirlenmesi, gerekli görüldüğü taktirde bu hususta bilirkişi incelemesi yaptırılması ve bu miktara göre adli para cezasına esas teşkil edecek tam gün sayısının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Sanıklar ..., ..., ..., ... ve...."nın suç işlemek amacıyla örgüt kurma; sanıklar ..., ..., ..., ..., ..."in suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma; sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ..."in özel belgede sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçlarından mahkumiyetlerine ilişkin hükümlerin incelenmesinde;
a) TCK"nın 6. maddesinin birinci fıkrasının (j) bendinde; örgüt mensubu suçlu; suç işlemek için örgüt kuran, yöneten, bu örgüte katılan veya örgüt adına suç işleyen kişi olarak tanımlanmıştır. Aynı kanunun 220. maddesinde ise, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” başlıklı suç düzenlenmiştir. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuyla korunan hukuki yarar kamu güvenliği ve barışıdır. Suç işlemek için örgüt kurmak, toplum düzenini tehlikeye soktuğu ve araç niteliğindeki suç örgütü, amaçlanan suçları işlemede büyük bir kolaylık sağladığından, bu suç nedeniyle kamu güvenliği ve barışın bozulması bireyin güvenli, barış içinde yaşamak hakkını da zedeleyeceğinden, işlenmesi amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan bu fiiller ayrı ve bağımsız suçlar olarak tanımlanmıştır. Böylece bu düzenlemeyle aynı zamanda bireyin, Anayasa’da güvence altına alınmış olan hak ve özgürlüklerine yönelik fiillere karşı da korunması amaçlanmıştır. Bu amaçla henüz suç işlenmese dahi, sadece suç işlemek amacıyla örgüt oluşturmuş olmaları nedeniyle örgüt mensubu faillerin cezalandırılması yoluna gidilmiştir. Bunun asıl nedeni suç işlemek için örgüt kurmanın, kamu barışı yönünden ciddi bir tehlike oluşturmasıdır. Kanun koyucu bu düzenleme ile öncelikle gelecekte işlenebilecek suçları engellemek istemiştir. Bu suçun mağduru ise; öncelikle kamu güvenliği ve barışını sağlamakla yükümlü olan devlet ve toplumu oluşturan bireylerdir. TCK"nın 220. maddesi kapsamında bir örgütün varlığından söz edebilmek için; en az üç kişinin, suç işlemek amacıyla hiyerarşik bir ilişki içerisinde, devamlı olarak amaç suçları işlemeye elverişli araç ve gerece sahip bir şekilde bir araya gelmesi gerekmektedir. Örgüt, soyut bir birleşme olmayıp, bünyesinde hiyerarşik bir ilişki barındırmaktadır. Bu hiyerarşik ilişki, bazı örgüt yapılanmalarında gevşek bir nitelik taşıyabilir. Oluşturulan bu ilişki sayesinde örgüt, mensupları üzerinde hâkimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazanmaktadır. Bu nedenle niteliği itibarıyla devamlılık arzeden örgütün varlığı için suç işlemek amacı etrafındaki fiilî birleşme yeterlidir. Buna karşın, kişilerin belirli bir suçu işlemek için bir araya gelmesi hâlinde ise örgüt değil, iştirak ilişkisi mevcuttur.
TCK"nın 220. maddesi anlamında bir örgütten bahsedilebilmesi için;
-Üye sayısının en az üç veya daha fazla kişi olması gerekmektedir.
-Üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir bağ bulunmalıdır. Örgütün varlığı için soyut bir birleşme yeterli olmayıp, örgüt yapılanmasına bağlı olarak gevşek veya sıkı bir hiyerarşik ilişki olmalıdır.
-Suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme yeterli olup, örgütün varlığının kabulü için suç işlenmesine gerek bulunmadığı gibi işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün olmakla birlikte, zorunluluk arz etmemektedir. Örgütün faaliyetleri çerçevesinde suç işlenmesi halinde, fail, örgütteki konumuna göre, üye veya yönetici sıfatıyla cezalandırılmasının yanında, ayrıca işlenen suçtan da cezalandırılacaktır.
-Örgüt niteliği itibariyle devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil ancak iştirak iradesinden söz edilebilecektir.
-Amaçlanan suçları işlemeye elverişli, üye, araç ve gerece sahip olunması gerekmektedir.
Yukarıda belirtildiği üzere kanunların suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli yapılara suç örgütü denmektedir. Suç örgütü kurma ve yönetme ile örgüte üye olma suçları yönünden suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç ve/veya suçların en azından hazırlık hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare ve/veya delil olmalıdır. Suç örgütü kurma bağımsız bir suç kabul edildiğine göre, amacı olmayan bir örgütlenmede, suç örgütü bir veya birkaç amaçla suç işlemesi için kurulmalı ve suçların işlenmesine dair TCK’nın 220/1.maddesinde gösterilen unsurlar ile ilgili bulgulara ulaşılmalıdır. Suç işlemek için örgüt kurmada bir veya birkaç suç işlendikten sonra daha programlanmış suçları işlemek için örgüt devam eder. Örgüte iştirak eden failler işlenen suçtan dolayı iştirak gereği cezalandırılır, yani katkıda bulunana uygulanır. Örgüt kurucuları kendi başlarına veya başkaları ile anlaşma yapılmasını başlatandır. Faaliyeti ile örgütün doğmasına sebebiyet vermektedir. Örgüt yönetenler ise üst pozisyonda kollektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyen, koordine edenlerdir.
Suç örgütü ile iştirak halinde suç işleme durumları zaman zaman birbirine karıştırılmaktadır. Oysa kişilerin bir suç işlemek için bir araya gelmelerinde iştirak iradesinden bahsedilir. İştirak ilişkisinde suç ortakları nazarında suçun, konu veya mağduru bakımından somutlaşması gerekir. Suç örgütünde ise işlenmesi amaçlanan suçların konu veya mağduru itibariyle somutlaştırılması zorunlu değildir. Suç örgütü kurmak, yönetmek ile örgüte üye olmak veya alt grup suçlar yönünden suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç ve suçların en azından hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare ve delillerin mevcut olması yeterlidir. Suç örgütü kavramının klişe, basmakalıp ve soyut cümlelerle belirlenip her eylemde uygulanması da isabetli olmaz. Her somut eylemin özelliklerinin birbirinden farklı olduğu ve ayrı değerlendirilmesinin gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır. Zaman zaman iştirak halinde birliktelikleri suç örgütü sayılmaya çalışıldığında ve suç örgütü olup olmadığına bakılmaksızın ceza sorumluluk alanı genişletildiği de izlenmektedir. Bu nedenle bir suç işlemek için iştirak ile suç örgütü arasındaki ayrım ise; suç örgütü ve/veya örgütlerin yapısı ve yapılanması netleştirilip, bu suç örgütü ve/veya örgütleri ile ilgili faillerin suçları örgüt ile ilgisi olmayan faillerin ve eylemlerin ayrımı ile olacaktır. Bu husus etkin soruşturma ve/veya kovuşturma yapılarak saptanabilir. Telafisi olanaksız hatalara düşülmemesi, insan hak ve hürriyetlerinin ihlalini önlemek için bu hususun bir zorunluluk olduğu unutulmamalıdır. Örgüt yöneticisi bizzat, azmettiren olarak katılmadığında örgüt mensuplarının örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan örgüt yöneticileri ve örgüt mensupları üzerinde kurduğu hakimiyet, kontrol, talimat, hiyerarşi ve emir komutanın bir sonucu olarak uygulanır. Bu hükümle farazi bir azmettirme düşünülmüştür. TCK’nın 220/5. maddesinin gerekçesi bu sorumluluğu açıklamaktadır. Elbette bu durumda örgüt yöneticisinin somut olayda örgüt üyesi ve işlenecek amaç suç üzerinde hakimiyet, kontrol, bilgi ve yönlendirme güç ve yetkisinin olması halinde uygulama alanı bulacaktır. Bu alanı daraltma değildir. En azından müdahale edip suçun işlenmesinin önüne geçebilecek bilgi ve etkisinin olmasının veya yönlendirebilme konusuna yeterli hakimiyeti bulunması ya da örgütün üzerinde genel bir etki gücünün ya da bölgesel de olsa (onay makamı) konumunun olması aranmalıdır. Bu da kanunun gerekçesinde açıkça vurgulanmıştır. (Suç örgütü) hiyerarşisi, devamlılığı, disiplini olan ve devlet içinde devlet olmayı hedefleyen, toplumu etkileyen düzeni geniş çapta bozan, suç işleyen, kendine göre kurumsallaşmış karmaşık bir yapılanma ağını kapsar. Çete kavramı ise; nispeten küçük, gevşek hiyerarşik yapılanma ve disiplini olan bir veya birkaç suç işlemeye niyetlenen ancak bu konuda profesyonel taktik ve yöntemler izlemeyen, aracılık yapan daha ziyade sokak yapılanması niteliği taşıyan devlet içinde devlet olmaya hareket etmeyen mahalli suçlar işleyen yapılanmalar için kullanılabilir. Çete bağımsız bir suç tipi değildir. Örgüt suçlarında bir unsur fikir alış verişinde bulunup paylaştıkları, plan ve program yapıp eylem hazırlığı yaptıkları zeminin de bu özelliği ile yerleri olmalıdır. Sonuç olarak; 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinde düzenlenen “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibariyle devamlılık göstermesi; örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması gerekir.
Bu hukuksal olgular ışığında somut olay irdelendiğinde, örgüt oluşturmak için sanıkların sayısı yeterli ise de, sanıkların çoğunun birbirini hiç tanımaması ve herhangi bir görüşme kayıtlarının bulunmaması, sanıklar arasında emir ve komuta zincirinin bulunmaması ile hiyerarşik bir ilişkinin tespit edilememesi, sanıkların, örgüt mensupları üzerinde hakimiyet teşkil eden, örgütten ayrılamama ve örgütün istediği şekilde hareket etme ve yaşama zorunluluğunu sağlayan organik ve hiyerarşik bir ilişki içerisinde, suç işlemek amacıyla devamlılık arzeder şekilde fiilen bir araya gelerek amaçlanan suçları tam bir işbirliği ve eylem paylaşımı anlayışı çerçevesinde süreklilik ve devamlılık gösterecek şekilde işlediklerini gösterir delillerin bulunmaması nedeniyle ve sanıkların suç işlemek için örgüt kurdukları ve üye olduklarına ilişkin cezalandırılmalarını gerektirir mahkumiyete yeterli delil bulunmadığı anlaşılmakla, unsurları itibariyle oluşmayan suç işlemek için örgüt kurmak ve kurulan örgüte üye olmak suçları nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a,e maddeleri gereğince sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması,
b) Yukarıda açıklandığı üzere suç işlemek için kurulmuş bir örgütün varlığından söz edilemeyeceği de gözetildiğinde, sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ..."in, sanıklar ..., ..., ... ve ..."ün eylemlerine ne şekilde iştirak ettiklerinin denetime olanak verecek şekilde her bir sanık yönünden ayrı ayrı ele alınarak karar yerinde tartışılması gerektiği gözetilmeden ve içeriği itibariyle herhangi bir suç unsuru içermeyen tape kayıtları dışında mahkumiyetlerine yeterli delillerin nelerden ibaret olduğu açıkça gösterilmeden, bu sanıkların özel belgede sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçlarından mahkumiyetlerine hükmolunması,
Kabule göre de;
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve bu örgüte üye olmak suçları açısından sanıkların telefon görüşme kayıtlarına dayanılarak sanıkların tüm eylemlerinin iştirak iradesi içerisinde ve örgüt kapsamında işledikleri sonucuna varılmış ise de, yasa gereği örgüt yöneticileri örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan sorumlu sayılabilmekte, örgüt üyelerinin ise ancak katıldıkları suçlardan sorumlu tutulabileceği gözetildiğinde, özellikle örgüt üyeliği suçundan mahkumiyet kararı verilen sanıklar yönünden, çiftçilerin hangi sanıklar ile irtibat kurduğu, müstahsil makbuzu ve fatura işlemlerinin kim tarafından ne şekilde yerine getirildiği, sanıkların kaç tane eylemde bu şekilde aracı olduğu belirlenip toplanan delillere göre her bir sanığın örgüte üye olma, örgüte üye olmaksızın örgüt adına suç işleme ya da münferiden o çiftçinin kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik eylemlerine iştirak kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeden, bu tespitlere göre de cezaların bireyselleştirilmesi sağlanmadan, eksik araştırma ve inceleme sonucu sanıkların tüm eylemlerinin iştirak iradesi içerisinde ve örgüt kapsamında işledikleri kabul edilerek örgüt yöneticisi ve üyesi olan sanıkların aynı ceza miktarı belirlenerek cezalandırılmalarına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafiileri ile sanık ..."in temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozmanın aynı kanunun 325. maddesi gereğince temyiz incelemesi dışında kalan .... ... ve ...’e SİRAYETİNE, SUÇ İŞLEMEK İÇİN ÖRGÜT KURMAK ve ÖRGÜTE ÜYE OLMAK suçu ile sınırlı olmak üzere bozma nedeni gözönünde bulundurularak sanıklar ..., ... ve ..."ın tutuklu kaldıkları süre nazara alınarak, başka suçtan hükümlü veya tutuklu değillerse anılan suçtan TAHLİYELERİNE, sanıklar ..., ... ve ..."in aynı suçtan cezalarının infazına başlanmış olması halinde İNFAZLARININ DURDURULMASINA, yukarıda adı geçen tüm sanıkların bu suçtan cezaevine alınmışlarsa ve başka suçtan hükümlü veya tutuklu değillerse TAHLİYELERİNE, sanıkların derhal salıverilmelerinin temini için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, 18/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.