Abaküs Yazılım
19. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/2977
Karar No: 2021/120
Karar Tarihi: 19.01.2021

5809 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2020/2977 Esas 2021/120 Karar Sayılı İlamı

19. Ceza Dairesi         2020/2977 E.  ,  2021/120 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : 5809 Sayılı Kanuna Aykırılık
    HÜKÜM : Beraat



    Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvuruların süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre, katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunan, CMK"nın 260/1. maddesi uyarınca hükmü temyize hakkı bulunduğu belirlenen ve temyiz dilekçesiyle katılma talebinde bulunan suçtan zarar gören Bilgi Teknoloji ve İletişim Kurumu’nun CMK"nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
    I- O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz istemine yönelik olarak;
    O yer Cumhuriyet savcısının, 04/06/2015 tarihinde verilen hükmü, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK"nin 310/3. maddesinde öngörülen bir aylık süre geçtikten sonra 19/08/2015 tarihinde temyiz etmesi nedeniyle, temyiz isteminin aynı Kanun"un 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
    II- Suçtan Zarar Gören Vekilinin temyiz istemine yönelik olarak;
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    1-Her ne kadar, mahkemece, sanığın atılı suçtan beraatine karar verilmiş ise de; 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununun 63/9. maddesinde düzenlenen suç “Bu Kanunun 55 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına aykırı hareket edenler hakkında bin günden on beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.” şeklinde olup, suçun maddi unsurlarının aynı Kanunun 55. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında düzenlemelerle katılan kurumun izni olmadan abone kimlik ve iletişim bilgilerini taşıyan özel bilgiler veya cihazın teşhisine yarayan elektronik kimlik bilgilerinin yeniden oluşturulması, değiştirilmesi, kopyalanması çoğaltılması veya dağıtılması ile elektronik kimlik bilgisi değiştirilmiş cihaz, kart, araç veya gereçlerle, değişiklik yapılması amacına yönelik yazılım ve araç gereçlerin ithalâtı, üretimi, dağıtımı veya tanıtımı yapılması, bulundurulması, aracılık edilmesi olarak belirlendiği, buna göre elektronik kimlik bilgisi değiştirilmiş cihazın bulundurulmasının suçun oluşması için yeterli olduğu,
    Somut olayda, sanığın işyerinde 04/04/2013 tarihinde yapılan aramada toplam 9 adet cep telefonu ele geçirildiği, aynı tarihli tutanağa göre telefonların tümünün elektronik kimlik bilgisinin değiştirilmiş olduğunun tespit edildiği, 14/01/2014 tarihli sorgusunda bu telefonlardan yeni olan 4 adedinin tanımadığı kişiler tarafından emanet bırakıldığını ancak sonradan gelip almadıklarını, kullanılmış olan 5 adedinin ise tamir için müşteriler tarafından bırakıldığını savunduğunu, Mahkemece kolluk beyanı ile çelişki görülmesi üzerine bu kez anlatımını değiştirerek bu telefonları hurda olarak alıp tamir ederek sattığını belirttiği, bilahare dosyaya 5 adet fiş örneği sunduğu, dosyanın tetkikinde, sanığın, işyerinde yapılan arama sırasında bu telefonların kendisine değil müşterilere ait olduğuna dair bir beyanı bulunmadığı gibi herhangi bir belge de ibraz etmediği, kolluk tarafından beyanı alınırken de bu telefonların kendisine ait olduğunu beyan ettiği, dosyaya sunduğu belgelerin de müşteri imzası içermediği, diğer taraftan, olay tarihi ve telefonların nitelik ve değerleri dikkate alındığında, sanığın tanımadığını beyan ettiği kişilerin, 4 adet yeni telefonu emanet bırakıp geri almaya da gelmemelerinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, bu itibarla dosyadaki deliller ve sanığın savunmaları bir arada değerlendirildiğinde, sanığın işyerinde ele geçen tüm telefonların elektronik kimlik bilgisinin değiştirilmiş olması, sanığın hayatın olağan akışına aykırı ve çelişkili anlatımları, sunduğu belgelerin herhangi bir imza ihtiva etmemesi karşısında sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluştuğu,
    Öte yandan;
    24/10/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunla değişik 5271 sayılı CMK"nin 251/1. maddesi ile; sadece adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda "basit yargılama usulü"nün uygulanması mümkün hale getirilmiş, aynı Kanunla CMK"ye eklenen Geçici 5/(1)-d maddesinde ise; 01/01/2020 tarihi itibarıyla "...kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş..." dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulünün uygulanmayacağı açıkça düzenlenmiştir.
    CMK"nin geçici 5. maddesinin tümüyle iptali istemiyle yapılan başvuruya dair Anayasa Mahkemesi"nin, 19/08/2020 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 25/06/2020 tarihli, 2020/16 E. 2020/33 K. sayılı kararında;
    Başvuran mahkemenin ilk derece mahkemesi olması sebebiyle, iptal başvurusuna dair incelemenin "kovuşturma evresine geçilmiş" dosyalarla sınırlı olarak yapıldığı ifade edilerek; Anayasa"nın 38. maddesi ve 5237 sayılı TCK"nin 7. maddesinde düzenlenen, "suçta ve cezada kanunilik" ilkesinin bir görünümü olarak kabul edilen ve ceza yargılamasına dair uygulanması zorunlu bir temel ilke olan "lehe kanun" ilkesi gereği, hükmedilecek sonuç ceza miktarını etkileyen nitelikte bazı usul kurallarının geçmişe uygulanmamasının suçta ve cezada kanunilik ilkesiyle bağdaşmayacağı, nitekim lehe kanun ilkesinin AİHS"nin 7. maddesi ve "Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme""nin 15. maddesinde düzenlendiği ve AİHM"nin emsal kararlarında da sonuç cezaya etki eden ve cezayı azaltabilen usul kurallarının sanık lehine uygulanmamasının Sözleşmenin ihlali olarak kabul edileceğinden bahisle maddede yer alan "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, Anayasa"nın 38. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle, "...basit yargılama usulü..." yönünden iptaline karar verilmiştir.
    Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararından açıkça anlaşılacağı üzere, Anayasa"nın "Temel Hak ve Ödevler" başlıklı ikinci kısmının "Kişinin Hak ve Ödevleri" başlıklı ikinci bölümünde yer alan "suç ve cezalara ilişkin esaslar" başlıklı 38. maddesinde düzenlenen "suçta ve cezada kanunilik" ilkesinin bir gereği olan "lehe kanun" ilkesinin", gerek iddianamenin kabulünden başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar devam eden kovuşturma sürecinde gerekse hükmün kesinleşmesinden başlayıp tamamen infaz edilene kadar uygulanması Anayasal bir zorunluluktur.
    Anayasa"nın 90/5. maddesi gereği; usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.
    Tüm bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde;
    Sanığın eylemine uyan ceza normunda öngörülen yaptırımın adli para cezası olduğu, temyize konu hükmün 01/01/2020 tarihi öncesinde verildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi"nin yukarıda ayrıntıları yazılı iptal kararında, somut olayda uygulanması gereken CMK"nin geçici 5/(1)-d maddesinin sadece "kovuşturma evresine geçilmiş" dosyalar yönünden değil, hükme bağlanmış ve kesinleşen (ancak infaz edilmeyen) dosyalar yönünden de Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle belirlenen temel hak ve özgürlüklere ilişkin "suç ve cezaların kanuniliği" ve "lehe kanun" ilkelerine aykırı olduğu tespit edilmiştir.
    Anayasa Mahkemesi"nin ilgili kararının sadece ilk derece mahkemelerinde görülmekte olan dosyalar açısından değil, hükme bağlanan, istinaf ve temyiz incelemesi aşamasında bulunan dosyalar için de uygulanması, Anayasa"nın 90/5. maddesinin bir gereğidir. Türkiye"nin de taraf olduğu AİHS"nın 7.maddesi "hiç kimse, işlediği zaman ulusal ve uluslararası hukuka göre suç sayılmayan bir icrai veya ihmali hareketinden dolayı mahkum edilemez. Yine hiç kimseye suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez." hükmünü içermekte olup; AİHM Büyük Dairesinin 17/09/2009 tarihinde verdiği Scoppola-İtalya kararında, ceza miktarını azaltan yargılama usulü kurallarının fail lehine geçmişe etkili olarak uygulanması gerektiğine ve Sözleşmenin 7. maddesinin bu hususu kapsadığına hükmedilmiştir.
    CMK"nin "tanımlar" başlıklı 2. maddesinde açıkça yazılı olduğu üzere, "kovuşturma" kavramının; iddianamenin kabulü ile başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi ifade etmesi, dolayısıyla istinaf ile temyiz inceleme aşamalarını da kapsaması karşısında, temyiz aşamasında olan dosyaların da kovuşturma evresine geçilmiş dosyalar olarak kabulü gerektiği açıktır. Keza, 01/01/2020 tarihinden önce hükme bağlanarak temyiz incelemesinde olan dosyaların "basit yargılama usulü"nün uygulanması dışındaki gerekçelerle bozulması halinde hükme bağlanmamış sayılacağı, bozma üzerine ilk derece mahkemelerince "basit yargılama usulü"nün uygulanmasının imkan dahilinde olabileceği, bu durumun da aynı tarihlerde suç işleyen veya ceza dosyaları hükme bağlanan sanıklar arasında eşitsizliğe neden olan uygulamalara sebep olabileceği de değerlendirilmiştir.
    Basit yargılama usulüne dair esasları düzenleyen CMK"nin 251/3. maddesinin sadece bir usul hükmü olmadığı, aynı zamanda maddi ceza hukukuna dair bir hüküm olduğu, bu nedenle basit yargılama usulünün yürürlük tarihini gösteren Geçici 5/(1)-d. maddesinde yazılı "hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalar yönünden" kısmının Anayasa ve uluslararası sözleşme metinlerinde düzenlenen "suç ve cezaların kanuniliği" ve "lehe kanun" ilkelerine aykırı olduğu, Anayasa"ya ve ülke olarak tarafı olduğumuz temel haklara dair uluslararası sözleşmelere ( ve özellikle AİHS"ye) aykırı bu durumun Yüksek Yargıtay tarafından dikkate alınması gerektiği cihetle,
    Mahkemece sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikteki "basit yargılama usulünün" uygulanması şartları da gözetilerek sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
    2- Suçtan zarar gören Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu"na, kovuşturma evresinde duruşmalardan haberdar edilme ve kovuşturmanın her aşamasında kamu davasına katılma hakkı bulunması karşısında, usulüne uygun duruşma gününü bildirir davetiye çıkartılmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulmak suretiyle, CMK"nın 234. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine aykırı davranılması,
    Bozmayı gerektirmiş olup, katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 19/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi