23. Hukuk Dairesi 2017/2197 E. , 2020/3108 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki hakem kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde talep eden vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Talep eden vekili; taraflar arasında 17/04/2014 tarihli "Uydu Üzerinden TV-Radyo Kapasite ve Uplink Servisi Sözleşmesi"nin imzalandığını, bu sözleşmeye göre müvekkili şirketin karşı tarafa ait TV-Radyo sinyallerini, Lokasyon"da işletme ve operasyon faaliyetlerinin yapıldığı sistem üzerinden uplink hizmeti sağlamayı, karşı tarafın ise bu hizmetler karşılığında aylık ödeme yapmayı üstlendiğini, davalı tarafın ödeme yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşmenin fesih ile sona ermesi ve karşı tarafça herhangi bir ödeme yapılmaması nedeni ile teminatın borçlarına mahsup edildiğini fakat teminatın asıl alacağı karşılamadığını, müvekkilinin alacakları için tahkim başvurusunda bulunduğunu, Hakem Heyeti tarafından verilen kararın "Hakem veya hakem kurulunun, tahkim anlaşması dışında kalan bir konuda karar verdiğini veya istemin tamamı hakkında karar vermediğini ya da yetkisini aştığını" ve "Kararın kamu düzenine aykırı olduğu," hükümlerine göre iptal edilmesi gerektiğini ileri sürerek 2015/1 no"lu TOBB Tahkim davasına ilişkin Hakem Heyeti Kararının 4686 sayılı Kanun"un 15.maddesinin A-1-e ve A-2-b bendi hükümleri gereğince iptal edilmesini talep etmiştir.
Karşı taraf vekili; tahkim heyetinin kararının iptalini gerektirir şartların oluşmadığını, Türksat"ın sözleşme gereği yayın hizmeti sunma edimini ifa etmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; hakem heyetince yapılan yargılama sonucu verilen 26.06.2016 tarihli kararda, davacının tüm taleplerinin değerlendirildiği, talebin kısmen kabul, kısmen reddine karar verildiği, tahkim anlaşması dışında kalan bir konuda karar verilmediği, hakem heyetinin yetkisini aşması durumunun söz konusu olmadığı, tahkim yargılamasında usule aykırılık bulunmadığı, tahkim yargılamasının bir yıllık süre içinde tamamlandığı, yargılamanın taraflarca kararlaştırılan usul kurallarına göre yürütüldüğü, kamu düzenine aykırılık bulunmadığı, hakem kurulu kararına konu uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olduğu gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, talep eden vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, hakem kararının iptali istemine ilişkindir. Yerel Mahkeme karar tarihinden önce 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Yetkileri Hakkındaki Kanun"un 5/3-4 fıkrasında 14/03/2018 tarihli ve 7101 Sayılı Kanun"un 55. maddesi ile yapılan değişiklikle fıkradaki "İptal davaları" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. Bu hüküm bir usul hükmüdür derhal uygulanır. Kanunda derhal uygulamayı engelleyen geçici bir hükümde bulunmadığına göre hakem kararlarının iptali davalarının HMK 410. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemelerinde ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 12.06.2013 tarih ve 8-1013 E., 816 K., 25.12.2013 tarih ve 10-436 E., 1748 K. sayılı ilamlarında açıklandığı üzere; Bilindiği üzere, usul hukuku alanında geçerli temel ilke; yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Bu ilkenin benimsenmesinin nedeni ise, usul kanunu hükümlerinin kamu düzeni ile yakından ilgili olması, yeni hükümlerin daima eskisinden daha iyi ve amaca en uygun olduğu fikri ile kanun koyucunun, fertlere ait olan hakların yeni usul hükümleri ile daha önce yürürlükte olan kanundan daha iyi ve daha adil bir şekilde korunacağına ilişkin inancıdır.
Usul kurallarının zaman bakımından uygulanmasında, derhal uygulanırlık kuralı ile birlikte dikkate alınması gereken diğer bir husus da, yeni usul kuralı yürürlüğe girdiğinde, ilgili “usul işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı”dır.
Hemen belirtilmelidir ki, dava; dava dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlayan ve bir kararla (hükümle) sonuçlanıncaya kadar devam eden, çeşitli usul işlemlerinden ve aşamalarından oluşmaktadır. Yargılama sırasındaki her usul işlemi, ayrı ayrı ele alınıp değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Bir davayı bütün olarak değerlendirip, bu konuda yeni kanunun etkili olup olmayacağı söylenemez. Yargılama sırasında yapılan bir usul işlemi ve kesiti tamamlanmış ise, artık yeni kanun o usul işlemi hakkında etkili olmayacak, dolayısıyla da uygulanmayacaktır.
Eğer bir usul işlemi, yargılama sırasında yapılmaya başlanıp, tamamlandıktan sonra, yeni bir usul kuralı yürürlüğe girerse, söz konusu işlem geçerliliğini korur. Başka bir deyişle, tamamlanmış usul işlemleri, yeni yürürlüğe giren usul hükmünden (veya kanunundan) etkilenmez. Buna karşın, bir usul işlemine başlanmamış veya başlanmış olup da henüz tamamlanmamış ise, yeni usul hükmü (veya kanunu) hemen yürürlüğe gireceğinden etkilenir. Çünkü, usule ilişkin kanunlar -aksine bir kural benimsenmediği takdirde- genel olarak hemen etkili olup, uygulanırlar (Üstündağ, Saim:Medeni Yargılama Hukuku, Cilt:I-II, 6.Bası, İstanbul 1997, sahife:73-78; Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammet:Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku 11.Bası, Ankara 2011, sahife:61-66;YİBK."nın 08.07.1942 gün ve 13 E, 19 K; Hukuk Genel Kurulu"nun 23.09.1964 gün ve 7-1139 E, 575 K; 09.03.1988 gün ve 860 E, 232 K 23.11.1988 gün ve 1-825 E, 964 K; 22.02.2012 gün ve 2011/2-723 E, 2012/87 K sayılı ilamları).
Bir işlem tamamlanmış ise, artık bu işlem bozulamaz; aksini düşünmek gereksiz yere bu işlemin bozularak tekrarlanması gibi zaman ve emek kaybına neden olacaktır (Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammet: age. s. 62, 63).
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)"nun “Zaman Bakımından Uygulanma” başlığını taşıyan 448/1.maddesi de yapılan açıklama ve ilkelere uygun olarak;
“(1) Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır” hükmünü içermektedir.
Bu madde hükmüne göre, kanunda aksine bir düzenleme getirilmediği takdirde, yeni usul hükümlerinin tamamlanmış usul işlemlerine bir etkisi olmayacak, önceki kanuna göre yapılmış ve tamamlanmış olan işlemler geçerliğini koruyacaktır. Buna karşın, tamamlanmamış usul işlemleri yeni kanun hükümlerine göre yapılacaktır.
Bu durumda 15/03/2018 tarihli 7101 Sayılı Kanun"la 5235 Sayılı Kanun"da yapılan değişiklikle Bölge Adliye Mahkemeleri hakem kararlarının iptali davalarına ilk derece mahkemesi olarak bakacağından mahkemece Bölge Adliye Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle 6100 Sayılı HMK"nın 114/c ve 115/2 maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre talep eden vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bozma nedenine göre talep eden vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,eşin alınan harcın istek halinde iadesine, 19.10.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.