21. Hukuk Dairesi 2015/7448 E. , 2015/19899 K.
"İçtihat Metni"
Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, davalılardan ** hakkındaki davanın reddine, 200.293,97 TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte diğer davalılardan alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacılar ile davalılardan Kule Hizmet ve İşletmecilik vekillerince duruşmalı, S.. B.. ve ** vekillerince de duruşmasız olarak talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 10/11/2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacılar vekili Avukat ** ile davalılardan**. vekili Avukat **. vekili Avukat **, **. vekili Avukat** geldiler. Diğer davalı adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ** tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyizin kapsamına ve temyiz nedenlerine göre, temyiz eden davalılar ile davacılardan Sevim Yılmaz’ın tüm, davacı eş T.. Y.. ile çocuklar E.. Y.. ve T.. Y.."ın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 22.08.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece anahtar teslimi iş verildiği ve kusuru da bulunmadığından davalılardan **’ne yönelik davanın reddine, davacıların maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile davalılar ** tahsiline karar verilmiş ve bu karar davacılar ile aleyhine hüküm kurulan davalılar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Mahkemece, anahtar teslimi iş verildiğinden bahisle davalılardan Turkcell İletişim Hizmetleri AŞ’ne yönelik davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi davacı eş T.. Y.. ile çocuklar E.. Y.. ve T.. Y.. bakımından maddi tazminatın belirlenmesinde ve manevi tazminatın takdirinde de hataya düşüldüğü görülmektedir.
./..
Gerçekten, bir iş kazası sonucu, zarara uğrayan işçi veya hak sahiplerinin maddi veya manevi tazminat talepleri, ancak işveren veya kusurlu üçüncü kişilere karşı yöneltilebilir. Bunun dışında, aracı olarak tabir edilen kişiler aracılığı ile işe alınan işçilerin uğrayacakları zararlardan dolayı, asıl işveren aracılarla birlikte 4857 sayılı Yasanın 2/6. maddesi uyarınca sorumlu olur.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre davalı **’nin iletişim biçin gerekli olan baz istasyonlarının monte edileceği kulelerin kurulumuna ilişkin inşaat işini anahtar teslimi yaptırdığının kabulü mümkün bulunmamaktadır. Gerek 4857 sayılı Yasanın 2/6 ve gerekse 5510 sayılı yasanın 12/son maddeleri ile yürürlükten kalkan Sosyal Sigortalar Kanununun 87/2. maddesinde; aracının hukuksal açıdan tarifi yapılmış kimlerin aracı veya halk arasındaki deyimi ile "Taşeron" sayılacağı belirlenmiştir. Buna göre; aracıdan bahsedilebilmek için; öncelikle üst işveren ve bunun tarafından ortaya konulan bir iş olmalı ve görülmekte olan bu işin bölüm ve eklentilerinden bir iş alt işverene devredilmelidir. Çoğu kez bina inşaat işlerinde görüldüğü gibi, ana binayı veya asıl işi bitirmekle yükümlü bir işveren, bu işin doğrama, döşeme, su tesisatı gibi bölümlerini aracılara devretmektedir. Bu gibi durumlarda üst-alt işveren ilişkisinden söz edilebilir. Buna karşı, bir işin bütünüyle bir işverene devri durumunda veya anahtar teslimi denilen biçimde işin verilmesi durumunda, artık üst-alt işveren ilişkisi ortada bulunmamaktadır. Arsanın veya binanın salt maliki olmak ve ihale makamı olarak işi bütünüyle devretme durumlarında, ortada aracı denilen kurumdan söz edilemez. Çünkü burada iş tamamıyla ve bütün olarak bağımsız bir işverene devredilmektedir.
Dava konusu olayda da, asıl işi GSM operatörlüğü olan davalı ***nin baz istasyonlarının bağlanacağı kulelerin kurulumunu **’ne verdiği,**’nin de kulelerin kurulacağı alan araştırılması ve kurulumunu **, bu şirketinde kule montaj ve çevre düzenlemesi işini davalı S.. B..’a verdiği, davacının olay tarihinde davalılardan S.. B..’a ait işyerinde kule montaj işçisi olarak de çalışmakta iken, olay tarihinde Diyarbakır ili Çınar ilçesi kırsalında montajı tamamlanan kulenin süs betonlarının atılması aşamasında, çalışma alanına gelen Özaş şirketi ile ve denetim firması yetkililerinin, kulenin montajı sırasında bir kısım bağlantı cıvatalarının ters bağlandığını belirterek düzeltilmesini talep etmeleri üzerine, belirtilen noksanlıkları giderme amacıyla kuleye tırmanırken dengesini kaybederek 40 m. yüksekten zemine düşerek öldüğü, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca İnşaat işinin bütünüyle anahtar teslimi devrinin söz konusu olmadığı ortadadır. Bunun sonucunda da İş Kanununun 2/6. maddesi gereğince hüküm altına alınacak tazminattan kusuru bulunmasa bile asıl işveren olarak **’nin sorumlu olduğunun kabulü gerekirken sözleşme ve ekleriyle fiili durumun yanlış yorumlanarak işin anahtar teslimi verildiğinden bahisle davalı **’ne yönelik davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Öte yandan ** bir GSM operatörü olup, kesintisiz iletişimin sağlanması bakımından baz istasyonlarının bağlanacağı kulelerin kurulumunun anılan davalının asıl işi olduğu ve bu işin bir bölümünün başkasına verilmesinin asıl işveren olarak sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı da ortadadır. Hal böyle olunca İş Kanununun 2/6. maddesi gereğince kusuru bulunmasa bile asıl işveren olarak İski Genel Müdürlüğünün sorumlu olduğunun kabulü gerekirken sözleşme ve ekleriyle fiili durumun yanlış yorumlanarak işin anahtar teslimi verildiğinden bahisle davalı **e yönelik davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Dairemizin kararlılık gösteren uygulamaları ve Yargıtay HGK’nun 2012/21-732E, 2013/207K ve 2012/21-135E, 2012/146K sayılı kararları da aynı doğrultudadır.
./..
Manevi tazminata gelince:
Davacıların çocuğu, eşi ve babaları olan sigortalı **n öldüğü iş kazasında sigortalının %10 oranında, ** dışındaki davalıların ise toplam olarak %90 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı T.. Y.. yararına hüküm altına alınan 25.000,00-TL ile davacı çocuklar E.. Y.. ve T.. Y.."dan her biri yararına hüküm altına alınan 20.000,00’er TL manevi tazminatın az olduğu açıkça belli olmaktadır.
Zararlandırıcı sigorta olayı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi zararlarının hesaplandığı hesap raporunda, davalı işyerindeki çalışmaların mevsimlik olduğu ve yılın altı ayında devem ettiği kabul edilmek suretiyle zararının hesaplandığı görülmektedir. Maddi zararın hesaplanmasında işyerinde alınan ücretin mevsimlik işin görüldüğü süreyle sınırlı olacağının ve kabulü ile mevsimlik çalışmanın varlığının kabul edildiği yılın altı aylık bölümünde işyeri ücretleri ile hesaplama yapılmasında bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki mevsimlik çalışmanın bulunmadığı kalan altı aylık dönemde sigortalının asgari ücret düzeyinde bir gelir elde ederek çalışmasını sürdüreceğinin kabulü yerine mevsim dışında çalışmayacağının giderek gelirinin olmayacağının kabulü ile tazminatın hesaplanması isabetli olmamıştır. Yapılacak iş Sigortalının mevsim dışında ancak iş bulduğunda çalışması üstün olasılık içerisinde olduğundan, bu süreler içinde elde edeceği gelirin çalışarak aldığı ücretten daha az olacağı, giderek vasıflı işçi olsa dahi asgari ücretin üzerinde ücret elde etmesi mümkün olmadığı asgari ücretle iş bulup çalışacağı kabul edilerek, yılın altı aylık bölümünü oluşturduğu anlaşılan mevsimde şimdiki gibi işyeri ücretleriyle, kalan altı ayında ise asgari ücretle çalışarak gelir elde edeceğinin kabulü suretiyle, yöntemince hak sahiplerinin tazminatını hesaplatmak ve sonucuna göre bir karar verilmekten ibarettir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, davalı **nin hukuki durumunun değerlendirilmesi ile davacı eş ve çocuklar bakımından maddi tazminatların belirlenmesi ve manevi tazminatların takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
./..
O halde, davacılar T.. Y.., E.. Y.. ve T.. Y.. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, davacılar yararına takdir edilen 1.100.00 TL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalılara yükletilmesine, 10/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
*