12. Ceza Dairesi 2015/8240 E. , 2016/5691 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : Beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Anayasa Mahkemesi"nin 13/10/2012 tarih, 28440 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; Yüksek Mahkemece “mülkiyet hakkı ihlali” iddiasının kabul edilmediği, ancak, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan “belirlilik ilkesi” ne göre, kişilerin maliki bulundukları taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğiyle tescilli olduğunu ya da sit alanı içerisinde kaldığını öğrenmeleri gerektiği hususunun vurgulandığı, iptal hükmündeki gerekçeler doğrultusunda, 2863 sayılı Kanunun “tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinin 6498 sayılı Kanun ile değiştirildiği, buna göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edilmesi; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulması gerektiği;
Belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılacağı; ilan edilmese dahi muhatapların ilgili taşınmazın sit alanında kaldığını bildiklerinin anlaşılması halinde, izinsiz yapılan uygulamalardan sorumlu olacakları, keza 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun"da yapılan değişikliklerin amacının, sit alanı tesciline ilişkin kararların, ilgilileri tarafından öğrenilmesini sağlamaya yönelik olduğu;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, 3. derece arkeolojik sit alanı olarak tescilli sınırlar dahilinde yer alıp aynı zamanda üzerinde bulunan yapı Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 01/06/1990 gün, 581 sayılı kararıyla korunması gerekli kültür varlığı olarak tescili, Adana İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, ... Mevkii, ... ada ... parsel üzerindeki binanın yıkıldığının tespit edildiği, ilgili tescil kararının tebliğ veya ilanına ilişkin belgeler dosyaya getirilememiş ise de, 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler dikkate alındığında böyle bir zorunluluğun bulunmadığı, keza dava konusu taşınmaza ait tapu kaydı incelendiğinde, taşınmazın hisseli olarak dava dışı ... ve ... isimli şahıslara ait olduğu ve tapu kaydının beyanlar hanesine 28/06/1990 tarihinde korunması gerekli kültür varlığı olduğu hususunda şerh konulduğu, şerh tarihinden sonra da malikler tarafından tapuda işlemler yapıldığı, tapu kaydı dikkate alındığında, sanığın, dava konusu taşınmaz üzerinde herhangi bir hak ve tasarruf yetkisinin bulunmadığı anlaşılmakla;
Öncelikle, tapu malikleri ... ve ... isimli şahısların dava konusu eylemlerle ilgili olarak beyanları alınıp, ilgili Belediye ve Koruma Kurul"undan tescilli kültür varlığına ait belgeler ve fotoğraflar dosyaya getirtilerek, kültür varlığı vasfındaki taşınmazın hangi tarihte ve kim tarafından yıktırıldığı hususu açıklığa kavuşturulup, bu vasfını bildiği halde tescilli kültür varlığına dava zamanaşımı süresi içerisinde sanık tarafından zarar verildiğinin anlaşılması halinde başka her hangi bir husus araştırılmaksızın sanığın 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1. maddesi uyarınca cezalandırılması, eylemin sanık dışında üçüncü bir kişi tarafından gerçekleştirildiğinin tespiti durumunda ise bu şahıs hakkında Cumhuriyet başsavcılığına suç ihbarında bulunulması gerekirken, 2863 sayılı Kanunda 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklere yanlış anlam yüklenip, eksik araştırmaya dayalı olarak, sanığın beraatine dair yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 04/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.