3. Hukuk Dairesi 2020/6198 E. , 2021/7675 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı tarafından ... İlçesi, 25001 ada, 2 parsel üzerine inşa edilen ... Evleri, B blok, 46 nolu daireyi 29.01.2007 tarihli sözleşme ile davalıdan satın aldığını, satış sözleşmesinde, ilanlarda, reklam ve broşürlerde vaat edilmesine rağmen bağımsız bölümde ve ortak alanlarda eksik ve ayıplar bulunduğunu ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla satış bedelinden şimdilik 67.500,00 TL indirim yapılarak bu meblağın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile talebini 79.625,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı; süresinde ayıp ihbarı yapılmadığını, hiç bir ihtirazi kayıt olmaksızın taşınmazın teslim alındığını, taşınmazda ayıp ve eksik imalat bulunmadığını, mahal listesine uygun olarak inşaatın tamamlanarak teslim edildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; gerek bağımsız konutta, gerekse ortak alanlarda sözleşme ve projeye göre eksik ve ayıplı imalatların olması nedeniyle bilirkişilerce satım sözleşmesinin kurulduğu tarihte taşınmazın sürüm değerinin 350.000 TL ve aynı tarihteki ayıp-eksik imalatlı sürüm değerinin 270.000 TL olduğunun belirlenmesi nedeniyle nispi metod uygulanması sonucunda davanın kabulüne, 79.625 TL"nin davalıdan tahsiline, 12.125 TL"sine ıslah tarihi olan 25.07.2012 tarihinden itibaren reeskont faizi yürütülmesine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin, 02/05/2013 tarihli, 2012/29295 esas, 2013/11031 karar sayılı ilamıyla "... Taşınmazlardaki ayıpların mahiyeti ve duruma göre ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı irdelendikten sonra, eksikler ve süresinde ihbar edildiği tespit olunan ayıplar yönünden satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ve ek raporunda nısbi metod uygulanarak %22 oranında bedel indirimi yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmış ise de dosyanın incelenmesinden, aynı siteye ilişkin başkaca davaların da bulunduğu, bu dosyalarda saptanan eksik ve ayıplar hemen hemen aynı olmasına rağmen bilirkişi heyetlerince dairelerin ayıplı ve ayıpsız sürüm değerlerinin belirlenmesindeki farklılıklar nedeniyle satış bedeline uygulanacak oranların % 18 ve %5.10 olarak mütalaa edildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca değişen oranlarda indirim yapılması gerektiğini bildiren ve birbiriyle çelişen bu raporlara dayanılarak hüküm tesis edilemez. O halde eldeki dosyada aldırılan bilirkişi raporları da hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli değildir. Bu durumda mahkemece, gayrimenkul fiyatları konusunda uzman bir mülk bilirkişisinin de dahil olacağı yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulmak suretiyle tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle dairede ve ortak alanlarda sözleşme, reklam ve ilanlarda taahhüt edilen işlerin yapılmış olması halinde dairenin rayiç değeri ile (ayıpsız değer), eksik ve ayıplı (süresinde ihbar edilenler dikkate alınarak) işler nedeniyle dairenin mevcut haldeki rayiç değeri (ayıplı değer), somut verilere dayanarak ayrı ayrı belirlenmeli, belirlenecek bu miktarlar birbirine oranlanmalı, tespit edilecek bu oran da satış bedeline uygulanarak davacının isteyebileceği bedel indirimi miktarı tespit edilmeli ve bu değer farkının ödetilmesine karar verilmelidir." gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyulduğu belirtilerek, davanın kısmen kabulüne, 49.910 TL"nin; 12.125 TL"sine 25/07/2012 ıslah tarihinden 10/04/2014 iflas tarihine kadar işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı müflis şirketin iflas masasına (... 21. İcra Müdürlüğü"nün 2014/7 İflas) kayıt ve kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Somut uyuşmazlıkta; mahkemece bozmadan sonra davacının ayıplı ifa nedeniyle ne kadar bedelde indirim isteyebileceğine dair alınan bilirkişi raporunun Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin bozma ilamı doğrultusunda tanzim edilmediği anlaşılmıştır.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.). Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Dosyanın incelenmesinde; bozma nedenlerine yönelik dava konusu uyuşmazlıkta uzman bilirkişi heyetinden alınan raporda tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle dairede ve ortak alanlarda sözleşme, reklam ve ilanlarda taahhüt edilen işlerin yapılmış olması halinde dairenin rayiç değeri ile (ayıpsız değer), eksik ve ayıplı işler nedeniyle dairenin mevcut haldeki rayiç değeri (ayıplı değer), somut verilere dayanarak ayrı ayrı belirlenip, bu miktarlar birbirine oranlandıktan sonra tespit edilen bu oranın satış bedeline uygulanarak davacının isteyebileceği bedel indirimi miktarı tespit edilmesi gerekirken, keşif tarihi itibariyle belirlenen taşınmazın ayıplı ve ayıpsız değerlerine göre hesaplama yapılması hatalı olmuştur.
O halde; mahkemece; bozma ilamına uyulmuş olmakla bozma ilam gereğini yerine getirecek şekilde ilamda belirtilen hususlara dair rapor alınarak hüküm tesisi gerekirken, bozma gereklerine uygun değerlendirme yapılmadan, davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/07/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.