Esas No: 2017/1409
Karar No: 2020/263
Karar Tarihi: 05.03.2020
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1409 Esas 2020/263 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davalılar ... (...) ... ve ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, davacı vekili ve davalı ... vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 10.03.2010 tarihli dava dilekçesi ile; Beydağı Devlet Hastanesi adına 2006 yılı içinde değişik tarihlerde Medical Sağlık Ürünleri Mat. Tic. Ltd. Şti. den tıbbi malzeme alımı, Uğurel Matbaacılık Firmasından da basılı evrak alımı (31.07.2006 tarihli fatura ile 3.156,50TL) yapılmasına rağmen faturalarla ilgili ödemelerin zamanında yapılmaması, başlatılan icra takiplerine de süresinde itiraz edilmemesi nedeniyle hastanenin hak ve alacaklarına haciz konulması üzerine 31.12.2007 tarihinde saymanlık işlem fişi ile icra masrafları, icra vekâlet ücreti, faiz vs. kalemlerle birlikte, tıbbi malzeme borcu için Malatya 6. İcra Dairesinin 2007/6126 E. sayılı dosyasına toplam 45.978,20TL, basılı evrak borcu için Malatya 3. İcra Dairesinin 2007/3005 E. sayılı dosyasına toplam 4.386,45TL yatırıldığı, neticede 11.551,31TL fazla ödeme yapıldığı, bundan o tarihlerde hastane müdürü olan ..., satın alma ve doğrudan teminden sorumlu müdür yardımcıları ... (...) ... ve ...’ın sorumlu olduğunu ileri sürerek meydana gelen 11.551,31TL kamu zararının ödemenin yapıldığı 31.12.2007 tarihi itibariyle işlemiş ve işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabı:
5. Davacı, davalılar ..., ... (...) ... ve ...’a husumet yönelterek dava açmıştır.
5.1. Davalı ... ve ... (...) ... vekili 01.04.2010 tarihli cevap dilekçesinde; öncelikle davacının böyle bir davayı açma hakkının olmadığını, rücuen alacak davası açılabileceğini, onun da koşullarının oluşmadığını, yapılan işlemde müvekkillerinin kusurunun olup olmadığının ceza mahkemesi tarafından belirlenmesi gerektiğini, müvekkillerinin davaya konu malzemelerin bedellerinin icra yoluyla alınmasında herhangi bir ihmalleri ya da kusuru olmadığını, davalı ...’in (...) malzemelerin alımı sırasında izinli olduğunu, izin dönüşü de 19.10.2006 tarihinde görev değişikliği yapılarak satın alma biriminin kendisinden alındığını, 01.01.2007 tarihinde ise müdür yardımcılığı görevinin düştüğünü, 01.07.2006 tarihinde doğrudan temin görevinden alındığını; davalı ...’ın 01.07.2007 tarihinde hastane müdürlüğü görevinden ayrıldığını, bahse konu icra ödeme emirlerinin hastaneye tebliğ edildiği tarihte müvekkilin hastane müdürü olmaması nedeniyle sorumluluğunun da söz konusu olmadığını, müvekkillerinin yapılan icra tebligatına itiraz etme gibi bir yetkilerinin olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
5.2. Davalı ... 26.03.2010 tarihli cevap dilekçesinde; davaya konu alımların hiçbir aşamasında görev almadığını, hiçbir evrakta ismi veya imzasının olmadığını, yine fatura ve ödemeler ile ilgili tahakkuk biriminin kendisine bağlı bir birim olmadığını, anılan konu ile ilgili birinci derecede hastane başhekiminin sonra da hastane müdürünün sorumlu olduğunu, o dönemde ilgili evrakın başkalarına havale edildiğini, kendisine yapılan herhangi bir görevlendirme olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.05.2011 tarihli ve 2010/147 E., 2011/340 K. sayılı kararı ile, hastane müdürü ve müdür yardımcısı olan davalıların, davacı Kurumun uğradığı zarardan sorumlu oldukları gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş; Özel Dairenin 04.10.2012 tarihli ve 2011/10261 E., 2012/14304 K. sayılı kararı ile yerel mahkeme kararı, davaya konu malzemelerin kamu ihale kanununa göre satın alınması süreci ile ilgili davalıların görev ve sorumlulukları ile kusurlarının olup olmadığının varsa kusur oranlarının tartışılmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
7. Bozmaya uyulması suretiyle yapılan yargılama sonunda mahkemece 23.01.2014 tarihli ve 2013/37 E., 2014/42 K. sayılı karar ile, her ne kadar hastane müdür yardımcıları olan ... (...) ... ve ... hakkında söz konusu zararın tahsili amacıyla dava açılmış ise de, dosya içerisinde bulunan görev çizelgeleri dikkate alındığında iş bölümü ve görev yazıları, bilirkişi heyetinden alınan 10.05.2013 tarihli kök ve 10.11.2013 tarihli ek rapor hükme esas alınarak bu zararın oluşmasında adı geçen davalıların herhangi bir görev sorumluluklarının bulunmadığı gerekçesiyle bu davalılar hakkındaki davanın reddine; davalı ... yönünden ise adı geçen davalının ihale ve tahakkuk tarihlerinde hastane müdür vekili olduğu, firmalarca tahakkuku yapılıp Kuruma fatura edilen alacakların süresi içerisinde tahakkuklarının yaptırılması ve ödemelerin gerçekleştirilmesinin kendi sorumluluğunda olduğu, toplam 10.708,42TL zarardan sorumlu olduğu, her ne kadar ek bilirkişi raporunda hastane müdürü ..."a da takibe itiraz etmediğinden bahisle sorumluluk yüklenmiş ise de, hastane müdürünün Kurumu temsil yetkisinin bulunmadığı, bu sebeple ne sorumluluğunun ne takibe itiraz yetkisinin olduğu, başlangıçta tahakkukları zamanında yaptırmayıp ödemeleri gerçekleştirmeyen davalı ..."nun hem takip öncesi faizlerden hem takip sonrası işlemiş olan faizlerden sorumlu olacağı kanaatine varılmakla toplam 10.708,42TL Kurum zararının davadan önce temerrüt gerçekleşmediğinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davalıdan alınarak davacı Kuruma verilmesine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. Yerel Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 02.10.2014 tarihli ve 2014/10164 E., 2014/12815 K. sayılı kararı ile;
“1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Tarafların diğer temyiz itirazlarına gelince;
a- Dava Kurum zararının ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü davalı ... yönünden kabul edilmiş; karar davacı ve davalılardan ... tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı Hazine, Beydağı Devlet Hastanesi tarafından 2006 yılı içinde değişik tarihlerde alınan medikal malzemeleri ve kırtasiye malzemelerine ait faturaların zamanında ödenmemesi nedeni ile işin icraya intikal ettiğini, bu sebeple faiz ve masraf ödemek zorunda kaldığını beyan ederek davalı hastane müdür ve yardımcılarının fazladan ödemek zorunda kaldığı bu tutardan sorumlu tutulmalarını istemiştir.
Davalılar, davacının zarara uğradığını iddia ettiği fatura tarihlerindeki görev ve sorumluluklarının incelenmesi gerektiğini, ayrı ayrı her bir faturanın süresinde ödenmemesinden dolayı işin icraya intikal etmesi ve ödeme emirlerine süresi içinde itiraz edilmemesinin kendi görev ve sorumluluklarında olmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, Dairemizin 2011/10261 Esas ve 2012/4304 Karar sayılı bozma ilamına uyularak davalıların fatura tarihlerindeki görevleri araştırılmış, bilirkişi incelemesi yapılmış nihayetinde, bilirkişi raporları hüküm kurmaya yeterli görülmeyerek, fatura tarihlerinde müdür yardımcısı olan davalıların davacıyı zarara uğratan eylemler konusunda görev ve sorumlulukları olmadığı gerekçesi ile bu davalılar yönünden istemin reddine, hastane müdürü olan davalı ..."nun ise firmalarca fatura edilen ve hastane kayıtlarına giren alacakların süresi içinde tahakkuklarını yaptırmakla sorumlu olmasına rağmen yaptırmaması nedeni ile Yataklı Tedavi Kurumları Yönetmeliğinin 147, 5018 sayılı Kanunun 33. maddesi hükümleri uyarınca zarardan sorumlu olduğu, davacının işlemiş faiz nedeni ile fazladan ödemek zorunda kaldığı 10.708,42TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan ödetilmesine karar verilmiştir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, Beydağı Devlet Hastanesinin 29/05/2006 tarih ve 697 sayılı, 11/08/2006 tarih ve 746 sayılı, 14/11/2006 tarih ve 212027 sayılı, 31/07/2006 tarih ve 298509 sayılı, 25/12/2006 tarih 212052 sayılı faturalar ile ihtiyacı olan birtakım medikal malzeme ve kırtasiye malzemesini doğrudan temin yöntemi ile satın aldığı anlaşılmıştır.
Kamu İhale Kanunu uyarınca doğrudan temin yöntemi ile satın alımlarda, malzemenin gerekli servis şefi tarafından istek belgesi ile harcama yetkilisine (hastanelerde başhekime) iletilmesi, başhekimin evrakı hastane idaresine havale etmesi, evrakın doğrudan teminden sorumlu müdür yardımcısına gelerek, onay belgesi ile tekliflerin alınmasından sonra piyasa fiyat araştırması tutanağı düzenlenip yetkililere imzalatılması, uygun teklifi veren firmadan satın alınan malzemelerin ayniyat tesellüm makbuzu ile teslim alınıp ambar kayıtlarına girmesi, buradan istekte bulunan servise belge karşılığı teslim edilip, sonrasında malzeme bedeli olarak ibraz edilen faturaların hastane müdürlüğünce ödeme emri belgesine bağlanarak ödenmesi için saymanlığa gönderilmesi gerekmektedir.
Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin hastane müdürlerinin görevleri başlıklı 147/c maddesi uyarınca hastane müdürleri satın alma, depolama, ambar ve depodan çıkış hizmetlerini yakından izler ve gereği gibi yapılmasını sağlar. 148. maddesi uyarınca hastane müdür yardımcıları hastane müdürlerinin görevlerine yardım eder, hastane müdürünün kendisine vereceği idari, mali ve teknik görevlerde kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer mevzuata göre hizmet görür.
Davalılardan ..."nun 2006 yılı içinde hastane müdür vekili olarak görevli olduğu, 27/02/2007 tarihinden sonra müdür yardımcısı olarak görevine devam ettiği, davalı ... (...) ..."ın 19/10/2006 tarihli müdür yardımcıların görev çizelgesinde yapılan değişikliğe kadar hastanenin doğrudan temin ve satın almasından sorumlu olduğu, bu tarihten sonra bu görevin ..."a verildiği anlaşılmakta olup bir sonraki görev değişikliğinin ne zaman yapıldığı bildirilmemiştir.
Dosya arasında bulunan idari soruşturma raporunda, ifade veren ayniyat saymanı Hüseyin Alakuş"un dava konusunu oluşturan malzemelerin satın alım işleminin nasıl yürütüldüğü konusunda bilgi sahibi olmadığı ancak faturaların kendisine ecza deposundan zimmet karşılığı teslim edildiği, kendisinin de ayniyat tesellüm makbuzlarını keserek 16/06/2006-07/06/2006-28/12/2006 tarihlerinde doğrudan temin servisine teslim ettiği, aradan uzun bir süre geçtikten sonra faturalara konu malzemelerin doğrudan temin dosyaları olmadığı gerekçesi ile belgelerin 09/01/2007 günü kendisine iade edildiği, Şubat ayı içerisinde de kendisinden hastane müdür yardımcısı Musa Arıkboğa"nın teslim aldığını bildirdiği görülmüştür.
Olayın gelişim biçimi gözetildiğinde olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu 41. maddesi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 12/2 maddesi, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu 33. maddesi hükümleri uyarınca, davaya konu malzemelerin doğrudan temin usulü ile satın alımı ile faturaların tahakkuka bağlanmayıp işin icraya intikal ettiği tarihe kadar, doğrudan temin ve satın almada evrağın hazırlanması ve işin zamanında ve doğru biçimde yapılmasını denetimden sorumlu görevli tüm hastane personelinin görevlerini ihmal ederek müştereken ve müteselsilen davacı idarenin zarara uğramasına neden oldukları anlaşılmıştır.
Şu durumda, mahkemece, dava konusu edilen faturaların tanzim tarihi ile icraya konuldukları tarihler arasında sırasıyla doğrudan temin ve satın almadan sorumlu müdür yardımcılığı yapmış oldukları anlaşılan davalılar ... (...) ... ve ..."ın aynı tarihler arasında bir süre hastane müdür vekili görevini yürütmüş bulunan ... ile birlikte davacının zararından sorumlu tutulmamış olmaları doğru olmayıp kararın bozulması gerekmiştir.
b-Mahkemece davacının uğradığı zarar, işin icraya intikal etmesinden ödeme tarihine kadar geçen süre içindeki işlemiş faiz olarak belirlenmiş, icra masraf ve vekâlet ücretinin hesaplanmadığı görülmüştür. Faturalara konu malzemelerin doğrudan temin yöntemi ile satın alınmasından sonra tahakkuka bağlanıp ödenmesi gerekirken bu aşamalarda görevli tüm hastane personelinin ihmal ve kayıtsızlıkları sonucu faturalar ödenmeyip işin icraya intikal etmiş bulunmasına göre doğan icra masraf ve vekâlet ücretinin de zarar kapsamına dâhil edilmesi ve hüküm altına alınması gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
10. Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.03.2015 tarihli ve 2015/23 E., 2015/199 K. sayılı kararı ile önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, dava konusu zarardan davalılar ... (...) ... ve ...’ın sorumlu olup olmadıkları, mahkemece hüküm altına alınan zarar kapsamında icra masraf ve vekâlet ücretinin de bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
13. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce, 02.10.2014 tarihli bozma kararından sonra davacı vekili ile davalılar ... ve ... (...) ... vekilinin bozmaya uyulmasını istemelerine rağmen Yerel Mahkemece direnme kararı verilmesinin uygun olup olmadığı hususu ön sorun olarak ele alınıp, incelenmiştir.
14. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) "geçici 3. maddesi" uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesine göre Yargıtayın bozma kararı üzerine hâkim tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, bozmaya uyulup uyulmayacağına karar verir. Görülüyor ki hâkim kural olarak, bozma kararına uyup uymamak konusunda tarafların düşünce ve istekleri ile bağlı olmayıp, bu yönden serbest davranmak; uyma ya da direnme kararı vermek yetkisine sahiptir.
15. Ancak Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre, bozma nedenleri kamu düzenine ilişkin ve dolayısıyla hâkimin kendiliğinden göz önünde bulundurması gereken nedenlere dayalı değilse ve her iki taraf ya da vekilleri bozmaya uyulmasını istemişlerse artık mahkemece önceki kararda direnilemez. Bu durumda bozma kararına uyulması gerekir (HGK"nın 22.01.2014 tarihli ve 2013/19-556 E., 2014/40K.; 23.10.2018 tarihli ve 2017/12-734 E., 2018/1488 K.; 21.02.2019 tarihli ve 2017/2-2293 E., 2019/190 K. sayılı kararları).
16. Somut olay incelendiğinde; kamu düzenine ilişkin ve dolayısı ile hâkimin kendiliğinden (resen) göz önünde bulundurması gereken bir durum söz konusu olmadığına göre, bozma kararından sonra duruşmaya katılarak bozma kararına uyulmasını isteyen davacı vekili ile davalılar ... ve ... (...) ... vekilinin birleşen iradelerinin aksine olacak şekilde mahkeme kararında direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
17. Hâl böyle olunca; mahkemece yapılacak iş, davalılar ... ve ... (...) ... yönünden bozma kararı doğrultusunda yapılacak değerlendirme ile sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.
18. Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek bulunmamaktadır.
19. Diğer taraftan, her ne kadar gerekçeli karar başlığında davalı ... ...’ın isminin, dosya içerisinde bulunan nüfus bilgilerine göre “...” iken, “...” yazılması, mahallinde düzeltilebilir bir hata olarak kabul edilerek ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
20. O hâlde, direnme kararı açıklanan bu usulü gerekçeyle bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
HUMK’nin 440/III-1. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 05.03.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.