8. Hukuk Dairesi 2013/17529 E. , 2014/6452 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Denizli 2. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/05/2013
NUMARASI : 2012/503-2013/403
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, örnek 8 nolu ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine, borçlunun İcra Müdürlüğü"ne süresinde yaptığı itirazla takibin durduğu, alacaklı vekilinin İcra Mahkemesi"ne başvurusunda itirazın kaldırılmasını talep ettiği, Mahkemece; davalı borçlunun borç ve rehin sözleşmesindeki tutara itiraz etmediği, borçlunun kısmi ödeme iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle itirazın kaldırılmasına karar verildiği, hükmün borçlu vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
İİK"nun 147/1 maddesinde taşınır rehnin paraya çevrilmesinde ödeme emrine itiraz hakkında 62"den 72. maddeye kadar hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. İİK"nun 68. maddesinde “Talebine itiraz edilen alacaklının takibi imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri makbuz veya belgeye müstenitse alacaklı itirazın kendine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir” hükmüne yer verilmiştir.
Alacaklı tarafından, borçlu aleyhine Denizli 4. Noterliği"nin 12.02.2009 tarihli ""borç ve rehin sözleşmesine"" dayalı olarak, taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip başlatılmış; borçlu vekili süresinde yaptığı itirazında; aracın taksitle alındığını, taksitlerin ödenmemesi nedeniyle rehin alacaklısının rehin konusu aracı geri istemesi sebebiyle 10.02.2011 tarihli araç alış sözleşmesi ile aracın rehin alacaklısına iade ve teslim edildiğini, anılan bu sözleşme ile aracın takas amaçlı rehin alacaklısına verilmesiyle, aracın mülkiyeti alacaklıya geçtiğinden rehin hakkına itiraz ettiğini bildirdiği, alacaklı vekilinin itirazın kaldırılmasına yönelik dava dilekçesinde; vekil edeninin aracın kendi adına tescilini talep etme olanağı olmadığından rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yoluna başvurulduğunu, borçlu tarafından sunulan sözleşmede müvekkilinin imzasının bulunmadığını, geçerli bir sözleşme olmadığını, alacaklının bu sözleşemeden haberi olmadığını ileri sürdüğü görülmektedir..
Somut olayda takip dayanağı rehin sözleşmesinde “... yukarıda özellikleri yazılı araç üzerinde rehin alanın faizsiz alacağı olan 1 adet senedin bedeli kadar alacağı ve rehin verenin borcu nedeniyle 1.derecede 1.sırada 22.000TL rehin konmuş olup senedin ödenmemesi veya protesto olması halinde rehin verenin hiçbir hukuki iddiası olmayacaktır. Rehnin varlığı öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yoluna müracaat zorunluluğunu sağlamayacak ve alacaklı rehnin paraya çevrilmesini isteme veya senetlere dayalı olarak takibe geçme veye tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla her iki takip yoluna birden başvurma hakkına sahip olacaktır. İş bu rehin şerhini, rehin veren ilgili trafik şubesine satış senedi ile birlikte tescilini yaptıracaktır.” ibareleri mevcut olup anılan hali ile sözleşme içeriği itibariyle kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediği gibi yukarıda yer verilen borçlu ve alacaklı beyanları karşısında borcun doğup doğmadığı hususu yargılamayı gerektirdiğinden İcra Mahkemesi"nce itirazın kaldırılması yolu ile takibin devamı sağlanamaz.
O halde Mahkemece itirazın kaldırılması davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 08.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.