
Esas No: 2011/5191
Karar No: 2013/7361
Taksirle ölüme neden olma - Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2011/5191 Esas 2013/7361 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname No: 1 - 2011/147778
MAHKEMESİ : Ünye Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ VE NO: 15/02/2011, 2010/328 (E) ve 2011/26 (K)
SUÇ : Taksirle ölüme neden olma
TÜRK MİLLETİ ADINA
1-Katılanlar Şerife, Osman, Rabia ve Fatma"nın kendilerini tek ortak avukat ile temsil ettirmeleri nedeniyle sanık aleyhine tek vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamede bu hususa ilişen bozma düşüncesi benimsenmemiştir.
2-Sanık Ahmet hakkında maktul Ali"yi taksirle öldürme suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelemesinde;
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, cezayı azaltıcı bir sebep bulunmadığı takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçeler ile reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin eksik incelemeye, sübuta, yasal savunma koşullarının varlığına, haksız tahrik hükümlerinin ve takdiri indirim maddesinin uygulanması gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine;
Ancak;
a-Oluşa ve dosya içeriğine göre; maktul ile sanığın aynı ilçede yaşadıkları ve birbirlerini tanıdıkları, olay tarihinde gündüz saatlerinde maktul ile sanığın cadde üzerinde yürüdükleri sırada belirlenemeyen bir nedenle aralarında çıkan tartışmanın itişmeye dönüştüğü, sanığın maktule yumruk ile vurması üzerine maktulün dengesini kaybederek yere düşmesi nedeniyle başını sert zemine çarpması sonucu künt kafa travmasına bağlı kafatası kemik kırıkları ile birlikte beyin kanaması ve beyincik hasarı sonucu öldüğü olayda;
Sanık Ahmet"in eyleminin kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu oluşturduğu, bu nedenle sanığın 5237 sayılı TCK.nun 86/1. maddesi yollaması ile TCK.nun 87/4. maddesi 1. cümlesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği halde, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde taksirle ölüme neden olma suçundan ceza tayini,
b-Maktulün kardeşleri olan Rabia ve Fatma hakkında katılma kararı verildiği halde gerekçeli karar başlığında katılan olarak gösterilmemeleri suretiyle CMK.nun 232. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş olup, katılanlar Şerife, Osman, Rabia ve Fatma vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi CMUK.nun 321.maddesi gereğince (BOZULMASINA), Üye Dilaver Kahveci"nin kararın onanması yönündeki karşı oyu ve oyçokluğu ile 04/12/2013 gününde karar verildi.
KARŞI OY:
Oluşa ve dosya kapsamına göre; maktul ile sanığın aynı ilçede yaşadıkları ve birbirlerini tanıdıkları, olay tarihinde gündüz saatlerinde maktul ile sanığın cadde üzerinde yürüdükleri sırada belirlenemeyen bir nedenle aralarında çıkan tartışmanın itişmeye dönüştüğü, sanığın maktule yumruk ile vurması üzerine maktulün dengesini kaybederek yere düşmesi nedeniyle başını sert zemine çarpması sonucu künt kafa travmasına bağlı kafatası kemik kırıkları ile birlikte beyin kanaması ve beyincik hasarı sonucu öldüğü olayda; sanığın taksirle ölüme neden olma suçundan TCY.nın 85/1 maddesi gereğince cezalandırılması gerektiği görüşü ile sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmıyorum.
Şöyle ki;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 14/04/2009 gün 2008/1-197 esas 2009/93 karar sayılı kararında; "5237 sayılı TCY.nın "Netice sebebiyle ağırlaşmış suç" başlıklı 23. maddesi "(1) Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir" şeklindedir. Buna göre; failin gerçekleştirdiği bir eylemde, kastettiğinden daha ağır veya başka bir sonucun meydana gelmesi halinde, sorumlu tutulabilmesi için, netice bakımından en azından taksirle hareket etmiş olması gerekmektedir. Fail, bu sonucun meydana gelmesinden taksirle bile sorumlu tutulamıyorsa, objektif sorumluluğun kaldırılmasının doğal bir sonucu olarak, sadece nedensellik bağının bulunuyor olması, neticeden sorumlu tutulması için yeterli olmayacaktır.
Öğretide, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçun, gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç ve görünüşte ya da gerçek olmayan neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç olarak iki farklı şeklinin bulunduğu kabul edilmektedir. Gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda, failin hareketi sonucunda kastettiğinden daha ağır bir netice ortaya çıkmakta olup, gerçekleşen aşırı netice dolayısıyla bağımsız bir suç tipi ortaya çıkmaktadır. Örneğin, yaralama suçunda mağdurun ölmesi, gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç halidir. Görünüşte neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda ise, failin hareketi sonucunda suçun oluşması için aranan neticeden başka, niteliği de farklı olan daha ağır bir netice ortaya çıkmakta olup, gerçekleşen aşırı netice dolayısıyla temel suç niteliği aynı kalmakla beraber yalnızca ceza ağırlaştırmaktadır. Örneğin, cinsel istismar suçunda mağdurun ruh veya beden sağlığının bozulması, görünüşte neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç halidir. (Prof. Dr. Nur CENTEL, Doç. Dr. Hamide ZAFER, Yrd. Doç. Dr. Özlem ÇAKMUT, Türk Ceza Hukukuna Giriş, 3. Bası, s. 415 vd.; Prof. Dr. Mehmet Emin ARTUK, Doç. Dr. Ahmet GÖKÇEN, Doç. Dr. A.Caner YENİDÜNYA, TCK Şerhi, c.I, s.495 vd.)
5237 sayılı TCY.nın 23. maddesinde düzenlenmiş bulunan neticesi sebebiyle ağırlaşmış suça ilişkin genel kuralın, özel hükümler arasında kendisine yer bulduğu maddelerin başında gelen TCY.nın 87. maddenin 4. fıkrası; "(4) Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onaltı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur" şeklindedir. Maddede, gerçekleştirilen kasten yaralama eylemi TCY.nın 86. maddesinin 1. veya 3. fıkraları kapsamında bulunur ve bunun sonucunda da ölüm meydana gelirse, en azından taksirle hareket etmiş olmak koşuluyla faile belirtilen cezaların verileceği öngörülmektedir. Madde metnindeki anlatımın açıklığı karşısında, TCY.nın 86/2. maddesinde düzenlenen basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde yaralanma sonucu ölümün meydana gelmesi hali 87/4. fıkrası kapsamında değerlendirilemeyecektir" denilmektedir.
Sanığın elinde silahtan sayılan herhangi bir alet olmaksızın maktule yumruk ile vurması üzerine maktulün dengesini kaybederek düşeceğini ve düşme sonucu başını sert zemine çarpıp ölebileceğini öngörememesi, sanığın maktulün yüzüne yumruk ile vurması eyleminin dosya kapsamından aldırılan rapora göre TCK.nun 86. maddenin 2. fıkrası kapsamında basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek bir yaralanmaya neden olması karşısında; sanığın TCY.nın 23. maddesi yollamasıyla 85/1 maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceğinden mahkeme kararının onanması görüşüyle çoğunluk düşüncesine katılmıyorum.