Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/4000
Karar No: 2021/3331
Karar Tarihi: 15.03.2021

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/4000 Esas 2021/3331 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2020/4000 E.  ,  2021/3331 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi


    Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I- İSTEM:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin ... Bağ-Kur nolu, ... T.C. Kimlik nolu Bağ-Kur (Sosyal Güvenlik Kurumu) sigortalısı olduğunu, müvekkilinin Bağ-Kur sigortalılık başlangıç (tescil) tarihinin ekte sunulan "1479 sigortalı bilgileri" evrakından da anlaşılacağı üzere 04/10/2000 olarak gözüktüğünü, müvekkilinin kendi adına ve hesabına bağımsız olarak çalışmak suretiyle 02/05/1989-11/11/1989 tarihleri arasında taksicilik, 03/05/1992-04/10/2000 tarihleri arasında butik işletmeciliği yaptığı sürelerde sigortalı olarak görünmediğini, 13/02/2018 tarih ve 2.071.313 kayıt nolu dilekçesi ile davalı kuruma başvurarak kendi adına ve hesabına bağımsız olarak çalışmak suretiyle yukarıda belirtilen tarihlerde davalı kurum nezdinde sigortalı olduğunun (sigortalı sayılması gerektiğini) tespitini ve bu sürelerin sigortalılık süresine eklenmesini talep ettiğini, davalı kurumun 22/02/2018 tarih ve 2.502.206 nolu yazıları ile sonuç olarak "619 sayılı K.H.K."nun yürürlük tarihi olan 04/10/2000 tarihi sonrasında (05/12/2000 tarihinde) kayıt ve tescil müracaatı yaptığınızdan, tescil tarihinizin bu tarih öncesine çekilmesine yasal imkan bulunmamaktadır" denilmek suretiyle müvekkilinin talebinin reddedildiğini, müvekkilinin kendi adına ve hesabına bağımsız olarak çalışmak suretiyle 02/05/1989-11/11/1989 tarihleri arasında taksicilik yaptığı hususunun ekte sunulan vergi kaydı, şoförler ve nakliyeciler odası kaydı, esnaf ve sanatkarlar sicil memurluğu kaydı ile sabit olduğunu, müvekkilinin kendi adına ve hesabına bağımsız olarak çalışmak suretiyle 03/05/1992-04/10/2000 tarihleri arasında butik işletmeciliği yaptığı hususunun da yine ekte sunulan vergi kaydı, esnaf ve sanatkarlar sicil memurluğu kaydı ve ticaret ve sanayi odası kaydı ile sabit olduğunu, davalı kurumun müvekkilinin talebinin kabulüne yasal olanak bulunmadığı yönündeki gerekçesi ve müvekkilinin talebinin reddi kararının hukuka, Anayasaya, Yasaya, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve hakkaniyete aykırı olduğunu, 4956 Sayılı Kanunun 47.maddesiyle 1479 sayılı Kanuna eklenen geçici 18.madde hükmünün de müvekkili aleyhine uygulanmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil tarihi ve prim ödemeye başlaması tarihinin (davalı kurumun 22/02/2018 tarihli red yazısından ve ekte sunulan müvekkiline ait "1479 sigortalı bilgileri" evrakından da anlaşılacağı üzere) 4956 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 02/08/2003 tarihinden çok önce olduğunu belirterek, müvekkilinin kendi adına ve hesabına bağımsız olarak çalışmak suretiyle 02/05/1989-11/11/1989 tarihleri arasında taksicilik, 03/05/1992-04/10/2000 tarihleri arasında butik işletmeciliği yaptığı sürelerde 1479 Sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun (1479 Sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiğinin) tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    II- CEVAP:
    Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun merkezinin Ankara olup, HMK"na göre davanın genel merkezi bulunduğu Ankara"da açılması gerektiğinden mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, mahkemece işbu davada yetkisizlik kararı verilerek yetkili Ankara Mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, 4956 sayılı yasa ile değişik 1479 sayılı Yasanın geçici 18. maddesinde "Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlar." hükmü bulunduğunu, 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 1. maddesiyle; 1479 sayılı kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olanların hak ve mükellefiyetlerinin K.H.Kararnamenin yürürlüğe girdiği 04.10.2000 tarihi itibariyle başlayacağının öngörüldüğünü, bu durumda olanlara 04.10.2000 tarihinden itibaren 1479 sayılı kanuna göre zorunlu sigortalı olarak kayıt ve tescili yapılmış olmak kaydıyla ve 20.04.1982-04.10.2010 tarihleri arasındaki vergiye kayıtlı süreleri için talepte bulunmak suretiyle sigortalılık süresi olarak değerlendirme imkanı verildiğini, 619 sayılı K.H.K. ile getirilen bu istisnai hükmün, kararnamenin Anayasa Mahkemesinin 2000/34 sayılı kararı ile 08.08.2001 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere iptal edilmesiyle boşluğu doldurmak üzere 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı yasa ile yeniden düzenlendiğini, 1479 sayılı Yasaya 4956 sayılı yasanın 47. maddesi ile eklenen ek geçici 18. madde hükmü uyarınca da: 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olanların (sigortalılık niteliğini taşımaları halinde) sigortalılık başlangıç tarihleri ile hak ve mükellefiyetlerinin 04.10.2000 tarihinde başlayacağını, bu durumda olanların sigortalı sayılmayan sürelerin kazanılması amacıyla 1 yıl içinde borçlanma olanağından faydalanabileceğinin düzenlendiğini, bu hükme göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olmak kaydıyla yasanın bu maddesinin yürürlük tarihi olan 02.08.2003 tarihinden itibaren altı ay içinde kuruma yazılı olarak başvurmak, 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki zorunlu sigortalılık sürelerini belgelemek, bu sürelere ilişkin 49. ve ek 15. maddelere göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içinde, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilebildiğini, borçlanma süresi 02.02.2004 tarihinde sona erdiğinden sonraki dönemlerde borçlanma imkanı kalmadığını, 1 Ekim 2008"de yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 8. maddesinde, 4-1/(b) bendi kapsamındaki (Bağ-Kur"lu) ticari kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek ve basit usulde gelir vergisi mükellefleri ile anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortaklarının, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortaklarının, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortaklarından, sigortalılık niteliği taşıdıkları halde kanunun yürürlük tarihinden önce kayıt ve tescilini yaptırmamış olanların sigortalılıklarının, kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihi itibariyle başlayacağının “01.10.2008 tarihi ile 4/10/2000 tarihi arasında vergi mükellefiyet süreleri bulunmak kaydı ile sigortalının 01.10.2008 tarihinden itibaren 6 ay içinde talepte bulunması halinde, vergi mükellefiyet sürelerinin tamamı için kanunun 80"inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendine göre talep tarihindeki prime esas kazancının yüzde 32"si üzerinden borçlanma tutarı hesaplanacağı ve sigortalıya tebliğ edileceğini takiben, Sigortalının kendisine tebliğ edilen borçlanma tutarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren 6 ay içinde ödemesi halinde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirileceğinin Sigortalıya tebliğ edilen borç tutarının bu süre içinde tam olarak ödenmemesi halinde ise bu sürelerin, sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyeceği ve ödenen tutarın iade edileceğinin hüküm altına alındığını, anılan hükümler uyarınca sigortalılık niteliği taşıdıkları halde, kanunun yürürlük tarihine kadar kayıt ve tescillerini yaptırmayanların hak ve yükümlülüklerinin Kanunun yürürlük tarihinden itibaren (sigortalılık niteliği mevcut ise) başlayacağının açık olduğunu, gerek 2654, gerek 4956 ve 5510 sayılı yasalar ile getirilen hükümlerin geçici olup, belirli süreler için geçerli olduğundan ve hak kaybına yol açar nitelikte olduğundan bu sürelerin dışında borçlanarak dahi sigortalı sayılmak mümkün olmadığını, davacının yasalar ile getirilen imkanlardan faydalanmaması nedeniyle, çalışmalarının var olduğunu iddia ettiği dönemlerde sigortalı sayılmasının da mümkün olmadığını, davacının sicil dosyasının incelenmesinde, 05.12.2000 tarihinde müvekkili kuruma intikal ettirilen Bağ-Kur"a giriş bildirgesi ile 02.05.1989 Tarihli vergi başlangıcı nedeniyle kayıt ve tescil için müracaat ettiğini, Kurumca 04.10.2000 tarihinde uygulamaya konulan 619 Sayılı KHK gereği ilk tescil tarihinin 04.10.2000 tarihi olarak yapıldığını ve bu tescilin 11.12.2000 tarih ve 63303 sayılı yazı ile davacıya bildirildiğinin anlaşıldığını, 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlük tarihi olan 04.10.2000 tarihinden sonra (05.12.2000) tarihinde kayıt ve Tescil müracaatı yapıldığı, yine aynı K.H.K. gereği 04.10.2000 öncesi vergi sürelerinin tescil tarihinden itibaren 6 aylık süre içerisinde müracaat etmesi halinde 20.04.1982 ile 04.10.2000 tarihleri arası geçen (02.05.1989-11.11.1989 ile 03.05.1992-04.10.2000) vergi sürelerinin talebi halinde borçlanabileceği, müvekkili kurumun 11.12.2000 tarih ve 63303 sayılı tescil yazısı ile davacıya bildirildiğini ve davacının herhangi bir borçlanma talebinde bulunmadığının tespit edildiğini, ancak, 02.08.2003 tarihinde çıkan 4956 sayılı Kanunun 47. Maddesi ile 1479 sayılı Kanuna Geçici 18. madde eklendiğini ve yine 20.04.1982 ile 04.10.2000 arası vergi kayıtlarını belgelemek suretiyle borçlanma imkanı getirildiğini, takiben davacının bu imkandan faydalanarak 03.09.2003 tarihli talebine istinaden 02.05.1989-11.11.1989 ile 03.05.1992-04.10.2000 tarihleri arası 108 ay vergi borçlanmasının yapmış, kendisine borç tebliği yapıldığını, ancak davacının, borçlanma tutarını ödemediğinden bu haktan faydalanamadığını, bu itibarla yukarıda izah edilen yasal düzenlemeler uyarınca davacının 04.10.2000 tarihi öncesi vergi kayıtlarına göre tescil tarihinin geriye çekilmesi talebinin yerine getirilmesi mümkün olmadığından yapılmış olan kurum işlemleri tamamiyle usul ve yasalara uygun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III- MAHKEME KARARI:
    A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda, 1479 sayılı Yasa"nın Geçici 18. maddeleri kapsamında "davanın reddine" karar verilmiştir.
    İSTİNAF SEBEPLERİ:
    İlk Derece Mahkemesi hükmüne karşı davacı vekili tarafından mahkemece verilen kararın usul ve kanuna aykırı olması nedeni ile kararın bozulmasını talep etmiştir.
    B- BAM KARARI
    “1479 sayılı Yasa"da 506 sayılı Yasa"ya paralel geçmiş sigortalı hizmetlerin tespitine imkan yoktur. Ancak zaman zaman geriye dönük tescil imkanı getiren yasal düzenlemeler bulunmaktadır. Bu yasalar kapsamında davacının başvurusu ve prim ödemesi bulunmamaktadır. Öte yandan, 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname"nin iptaline dair Anayasa Mahkemesi kararının yürürlük tarihi olan 08.08.2001 tarihi ile 4956 Sayılı Kanunla Değişik 1479 sayılı Yasa"nın geçici 18. maddesinin meriyet tarihi olan 02.08.2003 tarihleri arasındaki boşluk dönemde tescil başvurusu ve/veya prim ödemesinin varlığı halinde istisnaen geriye dönük olarak bu yasa kapsamında da sigortalılığa karar verilebilecektir. Somut olayda davacının 1479 sayılı Yasa"ın 24 ve 25. maddesi gereği bağkur sigortalısı sayılmasını gerektirecek ilgisi bulunmakla birlikte yukarıdaki anlatılan koşulların gerçekleşmediği” gerekçeleriyle, HMK"nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    IV- TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili; mahkeme kararında bahsedilen ve davalı kurumun red kararına gerekçe olarak gösterilen 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Anayası Mahkemesinin 08/11/2000 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 2000/61 Esas, 2000/34 Karar sayılı 26/10/2000 tarihli kararı ile tüm hükümleriyle iptal edildiğini, 1479 sayılı Yasanın 26. maddesi hükmü ile de sigortalı olma hak ve yükümlülüğünden vezgeçilemeyeceği, kaçınılamayacağı ve bu kanuna göre sigortalı sayılanların, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren üç ay içinde kuruma başvurarak kayıt ve tescil yaptırmalarının zorunlu olduğu, aksi durumda kurum tarafından re"sen tescil işleminin yapılacağının hükme bağlandığını, diğer taraftan 4956 sayılı Kanunun 47. maddesiyle 1479 sayılı Kanununa eklenen geçici 18. madde hükmünün de müvekkili aleyhine uygulanmasının mümkün olmadığını, belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
    V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI ve ESASIN İNCELENMESİ
    Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinde; davacının Manavgat Vergi Dairesi Müdürlüğü nezdinde; 02/05/1989-11/11/1989, 03/05/1992-31/12/2004, 01/01/2007-31/12/2007 ve 01/01/2009-31/12/2009 tarihleri arasında mükellfiyet kaydının olduğu, davacının Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası"ndaki ticaret sicilinin 1893 numarasına 18/04/1995 tarihinde kaydedildiği, 03/02/2005 tarihinde kaydının terkin edildiği, Setu Kuyumculuk Taahhüt Turizm Ticaret Üretim Sanayi İnşaat Tekstil Tarım Taşımacılık Limited Şirketinin (29.04.2004 ) kuruluş tescil tarihinden itibaren yetkilisi ve ortağı olduğu, ilk beş yıl için şirket müdürü olarak seçildiği, tek imza ile temsil ve ilzama yetkili olduğu, yine davacının Manavgat Şoförler Nakliyeciler Otomobilciler Minibüscüler ve Otobüscüler Esnaf Odasına 02/06/1989 tarihinde 27 nolu yönetim kurulu kararı ile 2500 oda no ile taksici olarak kayıt olduğu, 07/02/2018 tarih ve 4 nolu yönetim kurulu kararı ile kaydının silindiği, davacının 05.12.2000 tarihinde Kuruma intikal eden Bağkur’a Giriş bildirgesi ile 02.05.1989 tarihli vergi başlangıçı nedeniyle, kayıt ve tescilinin Kurumca, 619 sayılı KHK gereği, ilk tescilinin 04.10.2000 tarihinde yapıldığı, davacının 14.02.2018 günlü Kuruma başvurusuna istinaden (vergide kayıtlı olduğu 02.05.1989-11.11.1989 ve 03.05.1992–31.12.2004 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında bağkur sigortalılığının tespitini talep etmesi üzerine), Kurumun 22.02.2018 günlü cevabi yazısında; 4/1-b dosyasının tetkikinde Kuruma 619 sayılı KHK’nın yürürlük tarihi olan 04.10.2000 sonrası (05.12.2000 tarihinde) kayıt ve tescil müracaatı yaptığından, tescil tarihinin bu tarih öncesine çekilmesinin mümkün olmadığının belirtildiği, davacının, 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlük tarihi olan 04.10.2000 tarihinden sonra 05.12.2000 tarihinde tescil için başvurduğu, SGK"nca, 619 sayılı K.H.K. gereği 04.10.2000 öncesi vergiye kayıtlı olduğu süreleri, tescil tarihinden itibaren 6 aylık süre içerisinde müracaat etmesi halinde 20.04.1982 ile 04.10.2000 tarihleri arası geçen (02.05.1989-11.11.1989 ile 03.05.1992-04.10.2000) vergi sürelerinin talebi halinde borçlandırılabileceğinin, 11.12.2000 tarihli yazı ile davacıya bildirildiği ve davacının herhangi bir borçlanma talebinde bulunmadığının belirtildiği ancak 02.08.2003 tarihinde çıkan 4956 sayılı Kanunun 47. maddesi ile 1479 sayılı Kanuna Geçici 18. maddesinin eklenmesi üzerine davacının, bu imkandan faydalanarak 03.09.2003 tarihli müracaatı ile 02.05.1989-11.11.1989 ile 03.05.1992-04.10.2000 tarihleri arası 108 ay vergi borçlanması talebinde bulunduğu, kendisine borç tebliği yapıldığı, ancak davacının, borçlanma tutarını ödemediğinden bu haktan faydalanamadığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
    Davanın yasal dayanağı; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesindeki; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” düzenlemesi ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereği 1479 sayılı Yasanın 24 ve 25 maddeleri olup, ihtilaf konusu dönem nedeni ile de bu maddelerin 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile yapılan değişik şekline göre değerlendirme yapılması gerekmekte olup, Mahkemece, dosyadaki kayıtlar nazarında, ihtilaf konusu dönem olan 02.05.1989-11.11.1989 ile 03.05.1992-04.10.2000 arası dönem yönünden, bu kapsamda irdeleme yapılarak, sonucuna göre karar verilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi"nin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararın kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesi"nce verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi