14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/13956 Karar No: 2020/1992 Karar Tarihi: 19.02.2020
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/13956 Esas 2020/1992 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davanın konusu, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemidir. Davacı, paylı mülkiyete tabi taşınmazda hisse maliki olduğunu ve dava dışı kişinin sahip olduğu hisse üzerindeki önalım hakkını kullanmak istediğini belirtmiştir. Mahkeme, davayı kabul ederek davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescilini kararlaştırmıştır. Ancak, Yargıtay bozma kararında, taşınmazın fiili olarak taksim edildiği ve davacının satışın yapıldığı bölgede hak iddia etmediği için önalım hakkını kullanamayacağına karar verilmiştir. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Önalım davası, pay sahibine karşı açılır ve kayıt sahibi aleyhine açılması gereklidir. Satış tapuya tescil ile vaki olacağından tapu ile payı kim iktisap etmiş ise ona karşı önalım hakkı kullanacaktır. Davadan önce birçok satış olmuşsa önalım davası en son satın alana karşı açılacaktır.
14. Hukuk Dairesi 2016/13956 E. , 2020/1992 K.
"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11/09/2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31/05/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Davacı vekili, 67 ada 78 parsel sayılı taşınmazda müvekkilinin hisse maliki olduğunu, hissedarlardan dava dışı ...’nin 6/10 hissesinin davalıya satıldığını, söz konusu hisse üzerinde sahip oldukları yasal önalım hakkını kullanmak istediklerini beyanla, davalı ... adına kayıtlı 6/10 payın iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir. Davalı vekili, dava konusu taşınmazda fiili taksim olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne, ... adına kayıtlı 3/5 hissenin iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili ve davacı vekili temiz etmiştir. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkı, müşterek mülkiyette pay satın alana karşı kullanılır, dava da onun aleyhine açılır. Satış tapuya tescil ile vaki olacağından tapu ile payı kim iktisap etmiş ise ona karşı önalım hakkı kullanacaktır. Davadan önce birçok satış olmuşsa önalım davası en son satın alana karşı açılacaktır. Çünkü dava, önalıma konu paya ilişkin tapu kaydının iptalini de amaçladığından kayıt sahibi aleyhine açılması zorunludur. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle ön alım hakkını kullanması TMK’nin 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasından ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut olaya gelince: Mahkemece yapılan keşif, hakim tarafından yapılan gözlem, bilirkişi ve tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere, dava konusu taşınmazın 2 bölüm halinde kullanılmakta olduğu, elma ağaçlarının bulunduğu bölümün davacı ... tarafından; önceleri ekin ekilmek, sonrasında fidan dikilmek suretiyle kullanılan yerin ise davalıya satış yapan Yusuf tarafından kullanıldığı anlaşıldığından ve bu husus mahkemenin de kabülünde bulunduğundan yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda taşınmazın fiilen taksim edildiği, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanmasının TMK’nin 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmadığı anlaşılmış olmakla; bu haliyle, eylemli paylaşmanın varlığı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken farklı gerekçeyle tescil hükmü kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 19.02.2020 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması görüşündeyim. Sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılmıyorum.