21. Hukuk Dairesi 2018/3016 E. , 2019/1228 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Asıl ve birleşen dava bakımından; davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme bozmaya uyarak, ilamında belirtildiği şekilde, asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere, temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, 08/08/2009 tarihinde gerçekleşen iş kazasında sigortalı ...’ın vefatı nedeniyle anne, baba ve kardeşlerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, Dairemiz"in 28/09/2017 tarih ve 2016/17613 Esas, 2017/6923 Karar no lu bozma ilamına karşı “ uyma” kararı verilmek suretiyle yapılan yargılama neticesi “ davacı anne ve babanın her biri lehine 27.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline” karar verilmiştir.Taraflar arasında davacı anne ve babanın manevi tazminat alacağı noktasında da uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre, 08/08/2009 tarihli olayın SGK Başkanlığı tarafından iş kazası olarak kabul edildiği; hükme esas alınan bilirkişi raporunda olayın meydana gelmesinde sigortalının % 20 oranında müterafik kusuru bulunduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır. Gerek mülga B.K"nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı
Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de; hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370) Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı anne ve baba yararına ayrı ayrı hüküm altına alınan 27.000,00 TL manevi tazminatın az olduğu açıktır.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun “Yargılama Giderlerinin Kapsamı” başlıklı 323. maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendinde, vekalet ücretinin vekille takip edilen davalarda takdir edileceği belirtilmiştir.Karar tarihinde yürürlükte bulunan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” nin 10/1 maddesinde manevi tazminat davalarında avukatlık ücretinin hüküm altına alınan miktar üzerinden tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceği, aynı tarifenin 10/2 maddesinde ise manevi tazminat davasının kısmen reddi durumunda davalı yararına hükmolunacak vekalet ücretinin davacı için belirlenen ücreti geçemeyeceği, 10/4 maddesinde manevi tazminat davasının maddi tazminat davası ile birlikte açılması durumunda manevi tazminat bakımından vekalet ücretine ayrı bir kalem olarak hükmedileceği, 3/2 maddesinde ise ret sebebi ortak olan davalılar lehine tek vekalet ücretinin verileceği belirtilmiştir.Somut olayda, Dairemiz bozma ilamında davacı kardeşler hakkında herhangi bir bozma nedeni ileri sürülmemekle birlikte davacı kardeşler için bozma ilamı öncesi verilen hüküm kesinleşmiştir. Hal böyle olunca bozma sonrası yeniden kurulan hükümde davacı kardeşler aleyhine karar altına alınan nispi vekalet ücretinin bozma öncesi hüküm altına alınan miktarı aşması ve aşan miktardan davalı tarafın yararlandırılması usul ve yasaya aykırı olmuştur.Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine
21/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.