Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hakimi B.B.."ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava,çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece,yanlar ve murisleri arasında bir kira ilişkisinin mevcut olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların mirasbırakanları A.."tan intikal eden çekişme konusu 210 ada 1 parsel sayılı taşınmazda paydaş oldukları, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davacılar, davalının taşınmaza haksız olarak el attıklarını ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalı taşınmazda kiracı olduğunu bildirmiştir.
Bilindiği üzere; özel yasa hükümleri saklı kalmak koşuluyla, gerek taşınır gerekse taşınmaz mallara ilişkin kira sözleşmelerinin geçerli olması hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir. Kira sözleşmeleri yazılı veya sözlü yapılabileceği gibi zımni (üstü kapalı) olarakta vücuda getirilebilir. Yeterki taraflar kira sözleşmesinin esaslı unsurlarında anlaşmış olsunlar. Nitekim bu kural l8.3.l942 tarih 37/6 sayılı inançları birleştirme kararında açıkça vurgulanmıştır.
Ne varki kira ilişkisi bir hukuki fiil (vakıa) değil,bir hakkın doğumuna,değiştirilmesine veya ortadan kaldırılmasına neden olma niteliği itibariyle bir hukuki işlem (muamele)dir.
Bu nedenle, dava değeri 40.-YTL yi aşan (23.6.1996 günlü ve 4146 Sayılı Yasa uyarınca) sözleşmeler hakkında tanık dinlenilebilmesine olanak tanımayan 1086 sayılı HUMK.’nun 288.maddesi 21.7.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 Sayılı Yasanın 2/b maddesi ile değiştirilmiş ve tanıkla ispat yasağı 400.-YTL’nin üzerine yükseltilmiştir. Bu oran, 5219 ve 5236 Sayılı Yasalara göre yapılan katsayı artışı sonucu 2006 yılı itibari ile 430.-YTL, 2007 yılında 460.-YTL, 2008 yılında ise 490.-YTL, 2010 yılında 550 YTL olmuştur. Bu düzenlemeye göre, bu miktarın üzerindeki sözleşmeler hakkında tanık dinlenmesine olanak yoktur. Kira sözleşmesinin varlığı ancak, yazılı delille ispat edilebilir. Hemen belirtilmelidir ki, sözü edilen miktar, yıllık kira tutarına bakılarak belli edilir. Sözlü kira sözleşmesi kurulduğu yolundaki savunmanın, ilgilisine (davalıya yada davalılara) yemin teklif etme hakkı verebileceği; ayrıca 1086 sayılı HUMK.nun 292. ve 293.( 6100 sayılı HMK"nun 202.-203.) maddelerinde değinilen ayrıcalıklarında gözetilmesinin gerekeceği kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince; davalının kiracılık ilişkisine yönelik delil ve belge ibraz edemediği, kira paralarının davacıya ödendiğinin ispatlanamadığı dosya kapsamı ile sabit olduğundan kira ilişkisinden söz edilemez.
Öte yandan, uzun süreli kullanıma muvafakat edilmesi ecrimisil tahakkukuna mani ise de, el atmanın önlenmesi isteğinin reddine gerekçe gösterilemez,zira ihtar çekilmekle veya dava açılmakla muvafakatın geri alındığının kabulü gerekir.
Hal böyle olunca; elatmanın önlenmesi isteğiyle birlikte davacıların, davalıya gönderdiğini ileri sürdüğü ihtarnamenin mevcudiyeti halinde, ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren dava tarihine kadar ki dönem gözetilmek suretiyle belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi; aksi halde muvafakatin dava açılmakla geri alındığının kabulü ile elatmanın önlenmesine, ancak ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacıların, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK.nun geçici 3/2.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.