Esas No: 2018/1083
Karar No: 2020/259
Karar Tarihi: 05.03.2020
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/1083 Esas 2020/259 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tazminat”davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla değişikliği öncesi hâliyle 438. maddesinin ikinci fıkrası gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından davacı vekilinin duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü.
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 31.05.2012 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkili şirketin işleteni ve maliki olduğu aracın, havanın yağışlı olması sebebiyle yine müvekkili şirkete ait römorka arkadan çarptığını, şirkete ait her iki aracında davalı şirkete kasko sigortası ile sigortalı olduğunu, davalı ... şirketinin hasar talebini kazanın belirtilen yer ve şekilde gerçekleşmediği gerekçesi ile reddettiğini, ancak aynı kazaya karışan diğer araçtaki hasar bedelinin ödendiğini ileri sürerek hasar bedeli olan 56.915,62TL ve aracın çalışamaması nedeniyle mahrum kalınan kazanç olan 13.500,00TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili 02.07.2012 havale tarihli cevap dilekçesinde; kazada talep edilen miktar kadar hasarın meydana gelmesinin mümkün olmadığını, kazanın belirtilen yer ve zamanda meydana gelmediğini, bu nedenle talebin teminat dışında olduğunu, yapılan araştırmada... plakalı aracın meydana geldiği iddia edilen kazadan önce başka bir kazaya maruz kaldığının ancak bu kaza ile ilgili herhangi bir tutanak tutulmadığının tespit edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 31.05.2012 tarihli ve 2012/294 E.,2013/206 K. sayılı kararı ile; olayda sigortalı araç sahibi davacının iyi niyet kurallarına aykırı olarak önceden başka yerde ve ağır bir şekilde hasarlanmış olduğu anlaşılan araçtaki zararı, kurgulanmış bir kaza görüntüsü oluşturarak rizikonun yeni gerçekleştiği iddiasıyla, sigortacısından tazmin yoluna başvurduğu, ihbar yanlışlığının teminat dışı olan rizikoyu kasten gizlemeye ve sigortacının rücu hakkını önlemeye yönelik olduğu, kazanın sigortalı aracın ön kısmı ile önünde seyreden aracın römorkuna arkadan çarpması şeklinde meydana geldiği iddiasına rağmen, sigortalı aracın arka tekerleklerinin parçalanmış olması, çok büyük bir baskı ve darbe gerektiren araçtaki şase kırılması, ancak dorsesinin baskısı ile oluşması mümkün aracın kupasının arka kısmındaki ezilmeler ve sol yan kapıdaki çarpma ile ilgisi olmayan hasarlarla ilgili bulgular karşısında, davalı sigortacının savunmalarının, yani hasarın ihbar edilen riziko sonucunda oluşmadığı itirazlarının doğrulanmış bulunduğu, rizikonun dolayısıyla zararın teminat dışı kaldığı iddiasının kanıtlanmış olduğunun kabul edilmesinin gerektiği, hasarın gerçek nedeni olan gizlenilen rizikonun nerede ve ne şekilde olduğu ile teminat dışı kaldığının sigortacı tarafından ispatlanması şartını aramanın ispat hukuku ilkeleri ile bağdaşmayacağı, ayrıca davacı sigortalının araçtaki hasarın poliçe kapsamında oluşan riziko sonucunda meydana geldiğini kanıtlayamadığı düşüncesiyle, her iki aracın davacıya ait olması karşısında öndeki römorkuna zarar verilen araçla ilgili az miktarda bulunan hasar bedelini dava dışı sigortacının poliçe kapsamında ödemiş olmasının davaya bir etkisinin olmayacağı, dinlenen tanıkların çarpışma anını görmedikleri için araçların kaza yapmış haldeki durumları ile ilgili beyanlarının da iddiaların ispatı için yeterli görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 17.Hukuk Dairesince 15.01.2014 tarihli ve 2013/20369 E.,2014/359 K. sayılı kararı ile;
“…Dava, kasko sigorta poliçesi kapsamında araç hasar bedeli ve mahrum kalınan kazanç kaybının tahsili istemine yöneliktir.
Her ne kadar mahkemece yukarıdaki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve incelemeler hüküm vermeye yeterli değildir.
Dosya kapsamından kazanın 08.12.2011 tarihinde gerçekleştiği, kaza tespit tutanağının kazanın tarafları arasında tutulduğu, kazaya karışan her iki aracın da davacı şirkete ait ve davalı şirkete de kasko sigortası ile sigortalı olduğu, her iki araçtaki hasar talebi için ayrı hasar dosyaları açıldığı, davalı şirketçe dava dışı karşı araca ait yapılan ekspertiz çalışmasında kaza ve hasarın uyumlu olduğu, hasarın teminat kapsamında olduğu belirlenerek karşı araç hasar bedelinin sigortalı olan davacıya ödendiği, mahkemece 27.02.2013 tarihli keşif neticesinde alınan bilirkişi raporunda da "taraflarca düzenlenen basit krokide kaza mahalli olarak gösterilen yer ile kaza yerinde çekilen kaza görüntülerinin eşleştiği" hususunun tespit edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Bilindiği gibi hasar bedelinin teminat haricinde olduğu hususunun sigortacı tarafından ispatlanması gerekir.
O hâlde mahkemece, yukarıdaki tespitler dikkate alınarak konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden hasar ve gerçek zarar miktarı konusunda rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekli iken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetli bulunmamıştır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.01.2015 tarihli ve 2014/914 E.,2015/78 K. sayılı kararı ile; hasar dosyalarında tespit edilen ya da beyan edilen hasar, şeklen ortaya konmuş bulunan rizikoya uygun bulunuyorsa ödeme konusunda bir sorun yaşanmayacağı, olayda yine davacıya ait olup davalı ... şirketine kasko sigortalı bulunan, hasar tazminatı istenen aracın çarptığı öndeki araç için talep edilen ve saptanan 4.090.00TL hasar bedeli kurgulanarak, uygulanmış bulunan gerçek dışı ve kasten oluşturulan rizikoya (çarpışmanın özelliklerine) uygun bulunarak davalı tarafından ödendiği, ancak karşı araç için yapılan ödemenin diğer araç yönünden bağlayıcı olamayacağı, talep edilen hasar bedelinin riziko şartlarına uygun düşmesinin gerektiği, ortada kurgu bir riziko söz konusu olduğundan, elbette ki olay yeri şartları aynı şirkete ait bulunan araç sürücülerinin düzenledikleri tutanakla örtüşeceği, bunun yanında olayda hasar talebi ile riziko şartları ve aracın hasarlanan aksamı arasında örtüşmeyen çok unsurun bulunduğu, fotoğrafların yani aracın kendisi tek başına fiilen, somut olarak davalı sigortacının ispatlaması gereken tüm unsur ve delilleri taşımakta olup hasarın teminat dışı olduğunu gösterdiği, tasarlayarak ve kasten oluşturulmuş bulunan kaza sonucunda meydana gelen hasar nedeniyle zarar tazmini istenemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; işletenleri ve sigorta şirketleri aynı olan iki aracın karıştığı kaza sonucunda hasarlandığı, kazaya karışan bir aracın hasar bedelinin ödenmesine rağmen diğer aracın kazanın belirtilen yer ve şekilde meydana gelmediği belirtilerek ödeme talebinin reddedildiği iddiasıyla açılan davada hasarın ihbar edilenden farklı bir şekilde meydana geldiği hususunun kanıtlanıp kanıtlanamadığı, burada varılacak sonuca göre talebin kasko poliçesi teminatı kapsamında kalıp kalmadığı, mahkemece bu yönde yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Dava, kasko sigorta poliçesi kapsamında araç hasar bedeli ve mahrum kalınan kazanç kaybının tahsili istemine yöneliktir.
13. Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen kaza ve poliçenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse durma hâlinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 1282. maddesi (6102 sayılı TTK’nın1409/1. maddesi) uyarınca sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Kanun’un 1281. maddesi (6102 sayılı TTK’nın 1409/2 maddesi) hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi hâlinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hâllerden olması gerekmektedir.
14. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı Kasko Poliçesi Genel Şartları’nın 1.5 maddesi ve 6762 sayılı Kanun’un 1292/3. maddesi (6102 sayılıTTK’nın 1446. maddesi) uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı olacak şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan rizikonun teminat içinde imiş gibi ihbar ederse, ispat külfeti yer değiştirip, oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfeti sigortalıya geçer.
15. Görüldüğü gibi, rizikonun gerçekleştiğini ve gerçekleşen bu rizikonun teminat kapsamı içinde kaldığını sigortalı ispatlamak zorunda iken; kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddia ise sigortacı tarafından kanıtlanmalıdır. Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 10.12.1997 tarihli ve 1997/11-772 E., 1997/1043 K., 16.12.1998 tarihli ve 1998/11-872 E., 1998/905 K., 08.12.2010 tarihli ve 2010/17-596 E., 2010/641 K., 22.12.2010 tarihli ve 2010/17- 655 E., 2010/688 K., 05.06.2015 tarihli ve 2013/17-2303 E., 2015/1497 K., 17.01.2019 tarihli ve 2017/17-1084 E., 2019/18 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
16. Sigortacı, rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde oluştuğunu ve bu oluş şeklinin sigorta teminatı dışında kaldığını soyut iddialarla değil somut delillerle kanıtlamak zorundadır. Eldeki davada ispat yükü üzerinde olan sigortacı; sigortalının doğru ihbar mükellefiyetini yerine getirmediğini, kasten ve iyiniyet kurallarına aykırı olacak biçimde sigorta teminatı kapsamı dışında kalan bir hususu sigorta teminatı kapsamı içinde imiş gibi ihbar ettiğini iddia etmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, soyut gerekçelerle, araçlardaki hasarların uyumlu olmadığı kabul edilemez. Kazanın oluş şekline göre, her kazada aynı hasarların meydana gelmesi mutlak anlamda beklenemez. Araçların hızı, çarpma noktaları, çarpma sebebiyle savrularak başka cisimlere çarpmaları sonucu araçların özellikleri de gözetildiğinde, bazen kaza nedeniyle araçlarda teknik olarak açıklanamayan hasarlar da oluşabilir. Bu nedenle sigortacının kazanın ihbar edilenden farklı bir biçimde gerçekleştiği yönündeki iddiasını somut ve bilimsel verilerle kanıtlayıp kanıtlayamadığı her olayın özelliğine göre titizlikle değerlendirilmelidir.
17. Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; kazaya karışan her iki aracın da davacı şirkete ait ve davalı şirkete de kasko sigortası ile sigortalı olduğu, 08.12.2011 tarihinde gerçekleştiği belirtilen kazanın davalı ... şirketine ihbar edildiği ve davalı şirkete ait çekicinin olay yerine gönderildiği, her iki araçtaki hasar talebi için ayrı hasar dosyaları oluşturulduğu, davalı şirketçe dava dışı karşı araca ait yapılan ekspertiz çalışmasında her iki aracın aynı sigorta şirketince sigortalandığı hususu da belirtilmek suretiyle kaza ve hasarın uyumlu olduğu, hasarın teminat kapsamında bulunduğu kabul edilerek karşı araç hasar bedelinin sigortalı olan davacıya ödendiği hususları çekişmesizdir.
18. Mahkemece 27.02.2013 tarihinde keşif yapılmış, keşif sırasında kazayı gördüğünü, çarpışma sesini duyup hemen olay yerine geldiğini belirten tanıkların ifadelerine başvurulmuş, yer gösterme işlemi yaptırılmış; alınan bilirkişi raporunda da "dosyada mevcut olan ve kazaya karışan araç şoförleri tarafından düzenlenen 08.12.2011 tarihli trafik kazası tespit tutanağındaki bilgi ve kroki, davacı ve davalı şirket vekillerinin sunmuş oldukları fotoğraflar ile kaza yerinde yapılan keşif sırasında elde edilen tespitlere göre, keşfin yapıldığı yerin trafik kazası tespit tutanağında, kazanın oluş şekli ile ilgili taraflarca düzenlenen basit krokide kaza mahalli olarak gösterilen yer ile kaza yerinde çekilen fotoğraflardaki kaza yeri görüntüleri ile örtüştüğü” tespit edilmiştir.
19. Alınan diğer bilirkişi raporlarında lojistik uzmanı, makine mühendisi ve hukukçu bilirkişi yer almış, 15.05.2013 tarihli bilirkişi raporunda, kazaya karışan aracın mesai fişlerinin bulunmadığı, ifadelerin çelişkili olduğu, kazaya karışan araç işletenlerinin aynı olmasının şüphe yarattığı, fotoğraflara bakıldığında kazanın oluş şeklinin belirtildiği gibi olmadığı yönünde soyut bir beyanda bulunmuş olup, anılan raporda denetime elverişli olacak şekilde herhangi bir teknik inceleme yer almamıştır.
20. 22.07.2013 tarihli raporda ise trafik bilirkişisi; tanık ifadeleriyle sürücü beyanlarının çeliştiğini belirterek hasar miktarı ve hasar yerleri dikkate alındığında bu çaplı bir hasarın meydana gelmesinin mümkün olmadığını, hasarın başka yerde gerçekleşen daha büyük çaplı bir kaza sonrası oluşmuş olabileceğini farazi olarak belirtmiş, aynı raporda makine mühendisi bilirkişi ise yine hiçbir teknik inceleme yapmadan yalnızca trafik bilirkişisinin görüşüne katıldığını beyan etmiştir.
21. Görüldüğü gibi her iki bilirkişi raporunda da, bilimsel ve somut bir gerekçe sunulamamış, teknik bir inceleme de yapılmamıştır.
22. Hasar dosyasında bulunan beyan yazısında aracın daha önce kaydırıldığı, ancak araçta herhangi bir hasar oluşmadığı ve kazaya karışmadığı beyan edilmiştir.
23. Davaya konu aracın daha önce başka bir kazada hasarlandığı iddia edilmiş, servis kayıtlarının sunulacağı belirtilmiş ise de bu hasarın varlığına ait kayıtlar dosyaya sunulamamıştır.
24. Öte yandan davalı ... şirketince diğer araç için yapılan ödemenin haksız olduğu yönünde yapılmış bir başvuru bulunmamaktadır. Kazanın kurgulanmış olduğu, araçtaki hasarın bu kazadan kaynaklanmadığı, daha önce başka şekilde hasarlanan araç nedeniyle sırf davalı ... şirketinden para almak amacıyla başvuru yapıldığı iddiasına ilişkin başlatılmış olan bir ceza soruşturması ya da açılmış olan bir ceza davasının olmadığı anlaşılmaktadır.
25. Dosya kapsamına göre hasarın teminat kapsamında bulunduğu, davalının aksini somut delillerle kanıtlayamadığı sabit olduğu gibi davacı sigortalının ve dava dışı sürücünün kasten ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak ihbarda bulunduğu da ispatlanamamıştır.
26. Bu nedenle talebin teminat içinde olduğu hususu kabul edilerek 6100 sayılı HMK’nın 266 vd. maddeleri ve 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu’nun 3 vd. maddeleri gereğince konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden hasar ve gerçek zarar miktarı konusunda rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
27. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davalı sigortacının kazanın ihbar edilenden farklı bir şekilde gerçekleştiği yönündeki savunmasını bilirkişi raporu ve dosya kapsamında bulunan fotoğraflar ve diğer belgelerle kanıtladığı, kazanın ihbar edilen şekilde meydana gelmediğinin sigortacı tarafından ispatlanmış olduğunun kabulünü gerektirecek somut delillerin bulunması karşısında ispat yükünün ikinci kez yer değiştirdiği, bu durumda davacı sigortalının davalı sigortacı lehine olan bu delilleri çürütecek şekilde rizikonun ihbar edilen şekilde ve teminat kapsamında gerçekleştiğini ispatlaması gerekirken dosya kapsamında bu yönde bir ispat bulunmadığı, teknik verilere dayalı olarak hazırlanan bilirkişi raporu var iken kazanın oluş şeklini ve çarpma noktalarını tam olarak ve net bir şekilde gördüğünü beyan etmeyen tanık ifadelerine dayanılarak sigortacı lehine bulunan somut delillerin çürütülmüş olduğundan bahsedilemeyeceği, dava dışı araç için yapılan ödeme olması nedeniyle hasarın teminat kapsamı içinde olduğu hususunun kabul edilemeyeceğinden yerel mahkeme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de; bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
28. Hâl böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05.03.2020 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
1. Dava kasko sigorta poliçesi kapsamında araç hasar bedeli ile mahrum kalınan kazanç kaybının tahsili istemine yöneliktir.
2. Davacı vekili; müvekkili şirketin işleteni ve maliki olduğu aracın, havanın yağışlı olması sebebiyle yine müvekkili şirkete ait römorka arkadan çarptığını, şirkete ait her iki aracın da davalı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunduğunu, davalı ... şirketinin hasar talebini kazanın belirtilen yer ve şekilde gerçekleşmediği gerekçesi ile reddettiğini, ancak aynı kazaya karışan diğer araçtaki hasar bedelinin ödendiğini belirterek tazminat talep etmiş, davalı ... şirketince kazanın belirtilen yer ve şekilde meydana gelmediği, iddia edilen kazada bu çaplı bir hasar oluşmasının mümkün olmadığı, sigortalının doğru ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediği savunulmuştur.
3. Yerel Mahkemece; iddia, savunma, dosya kapsamında bulunan fotoğraflar, ekspertiz incelemesi ve benimsenen bilirkişi raporuna dayanılarak olayda sigortalı araç sahibi davacının iyi niyet kurallarına aykırı olarak önceden başka yerde ve ağır bir şekilde hasarlanmış olduğu anlaşılan araçtaki zararı, kurgulanmış bir kaza görüntüsü oluşturarak rizikonun yeni gerçekleştiği iddiasıyla, sigortacısından tazmin yoluna başvurduğu, ihbar yanlışlığının teminat dışı olan rizikoyu kasten gizlemeye ve sigortacının rücu hakkını önlemeye yönelik olduğu, davalı sigortacının savunmalarının, yani hasarın ihbar edilen riziko sonucunda oluşmadığı itirazlarının doğrulanmış bulunduğu, rizikonun; dolayısıyla zararın teminat dışı kaldığı iddiasının kanıtlanmış olduğunun kabul edilmesinin gerektiği, her iki aracın davacıya ait olması karşısında öndeki römorkuna zarar verilen araçla ilgili az miktarda bulunan hasar bedelini dava dışı sigortacının poliçe kapsamında ödemiş olmasının davaya bir etkisinin olmayacağı, dinlenen tanıkların çarpışma anını görmedikleri için araçların kaza yapmış haldeki durumları ile ilgili beyanlarının da iddiaların ispatı için yeterli görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hükmün davacı vekilince temyizi üzerine Özel Dairece; davalı ... şirketinin, kazanın ihbar edilenden farklı şekilde gerçekleştiği, davacı sigortalının doğru ihbar yükümlülüğünü kasten ve iyiniyet kurallarına aykırı olacak şekilde yerine getirmediği yönündeki savunmasını ispat edemediği belirtilerek işin esasına girilip gerçek zarar miktarının hesaplanması gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiş, yerel mahkemece önceki gerekçelerle direnilmiştir.
4. Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse durma hâlinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması. çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan TTK. 1282. (1409/1) maddesi uyarınca sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1281. (1409/2) maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı Kasko Poliçesi Genel Şartlarının 1.5 maddesi ve TTK. 1292/3.(1446) maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu, sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat külfeti yer değiştirip, oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfeti sigortalıya geçer. Anlatılan bu genel ilkeler sayın çoğunluk tarafından da aynen benimsenmiştir.
5. Bu genel açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; sayın çoğunluk tarafından belirtilen ve 27.02.2013 tarihinde düzenlenen keşfe istinaden alınan bilirkişi raporunda yalnızca kaza yeri ile sunulan fotoğrafların uyumlu olduğu hususu belirlenmiş, hasarın belirtilen kazadan kaynaklanıp kaynaklanamayacağı hususu irdelenmemiştir. Keşif sırasında dinlenen tanıkların doğrudan görgüye dayalı bir beyanları bulunmamaktadır. İçinde makine mühendisi bilirkişinin bulunduğu heyetten alınan 15.05.2013 tarihli ve 22.07.2013 tarihli bilirkişi raporlarında davaya konu araç kazasının belirtilen şekilde meydana gelmesinin mümkün olmadığı yönünde görüş beyan edilmiştir. 22.07.2013 tarihli içinde makine mühendisinin de bulunduğu teknik bilirkişi raporunda daha önce sunulan rapor tüm dosya kapsamıyla irdelenmiş ve “ ıslak ve kaygan zeminli, bozuk zeminli, virajlı yolda dorsesiz... plakalı boş çekicinin 72 km bir hızla keskin viraja giremeyeceği, girse bile önündeki araca arkadan çarpmasıyla resimdeki gibi kalmayacağı, aracın önü sabit kalarak dorse olmayan boş arkanın sağa doğru spin atarak kaymasının gerektiği, önündeki dorseye arkadan çarpan çekicinin kupasının sol yan arkasında ezilme ve hasar oluşmasının ve çarpılan dorsenin arkasıyla hiçbir şekilde denk gelmeyen kupanın ön yüzünde hasar oluşmasının mümkün olmadığının bilindiği, bu kadar bir çarpmayla öndeki dorsede büyük çapta bir hasar yokken çarpan çekicinin kupasının arkaya doğru eğilmesi ve şasenin kırılmasının mümkün olmayacağı, bu hasarın daha büyük başka bir kazada veya yük boşaltma sırasında damperin şaseye düşmesiyle veya dorsenin devrilmesiyle olacağının anlaşıldığı, bu çarpmayla bir ilgisi bulunmayan araç içinde torpido kısmında sürtünme izleri ile hasar mevcut olduğunun görüldüğü, sol ön teker üstü çamurlukta çarpılan dorsede hiçbir yere denk gelmeyen hasar olduğunun saptandığı, 01 L 2327 plakalı çekicide oluşan hasar miktarı ve hasar yerleri dikkate alındığında bu kazanın bu mevkide ve 01 VP 269 plakalı tanker dorseye çarpmayla oluşmayacağı, başka yerde daha büyük bir kaza sonrası veya yük boşaltımı sırasında damperin düşmesiyle bu hasarların oluşmuş olduğu ancak, aracın kaza mahalline getirilerek yeni kaza oluşmuş görüntüsü verildiği, kazanın muvazaalı olduğu” yönünde görüş belirtilmiştir. Dosya kapsamında bulunan fotoğraflardan hasar gördüğü iddia olunan bir kısım parçaların paslı dahi olduğu tespit edilmiştir. Sigorta şirketince yapılan ekspertiz incelemesinde olayın şüpheli olduğu belirlendiğinden beyanına başvurulan Osman Murat Ateş isimli kişi kasım ayı içerisinde dava konusu aracı kaydırarak makaslama yaptığını ve kazada hasar olmadığını düşündüğünden tutanak tutmadığını belirtmiştir. Sırf dava dışı araç için yapılan ödeme olması hasarın teminat kapsamı içinde olduğu hususunun kabulü için yeterli değildir. Her iki araçta iddia edilen çarpma noktaları ve talep edilen hasar miktarı farklı olup, her iki araç için ayrı hasar dosyası açılmış ve görünen gerçeğe uygun olarak dava dışı araç için ödeme yapılmıştır. Dava konusu araç için ise durum şüpheli görüldüğünden daha geniş çaplı bir araştırma yapılarak sonuca ulaşılmıştır. Nitekim, dava konusu hasara ilişkin ekspertiz raporunda hasar evrakı ve olay yeri resimlerinin incelenmesi neticesinde kazanın oluş şeklinin tereddüt yarattığı ve tahkiki gerektiği belirtilmiştir.
6. İyiniyet esasına göre kurulan Kasko sözleşmelerinde teminat kapsamında yer alan gerçek zararın giderilmesi amaçlanmıştır. Kazanın belirtilen şekilde meydana gelmesinin imkânsız olduğu yönünde görüş beyan eden her iki teknik bilirkişi raporu, dosya kapsamında bulunan fotoğraflar ve açıklanan tüm bu belgeler karşısında ispat yükü üzerinde olan davalı sigortacı kazanın belirtilen yer ve şekilde meydana gelmediğini, sigortalının rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmediğini veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan rizikonun teminat içinde imiş gibi ihbar ettiğini kanıtlamıştır. Bu durumda ispat yükü ikinci kez yer değiştirecek olup bu defa sigortalı kazanın belirtilen şekilde gerçekleştiğini ve talebin teminat kapsamında olduğunu ispatlayacaktır. Ne var ki dosya kapsamında bu yönde bir ispat bulunmamaktadır. Teknik bilirkişi raporları varken tanık beyanına değer verilemez. Yerel mahkeme kararının bu nedenle onanması gerektiğinden sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.