4. Hukuk Dairesi 2020/874 E. , 2020/3781 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat ... tarafından, davalı Maliye Bakanlığı Dış Ticaret Vergi Dairesi aleyhine 01/05/2008 gününde verilen dilekçe ile menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına dair verilen 24/04/2018 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun"un 79. maddesi kapsamında açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; dava dışı kurum borçlusunun davalı kuruma olan borcu nedeniyle müvekkili şirkete gönderilen haciz bildirisine süresi içinde cevap verilmemesi nedeniyle davalı kurum tarafından ödeme emri gönderildiğini, haciz bildiriminin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinden geçersiz olduğunu, davaya konu ödeme emri tebliğ edilince haciz bildiriminden haberdar olduklarını bildirerek kurum borçlusuna 84,36 TL borçlu olduklarının ve bakiye kısma itiraz ettiklerinin tespiti ile itirazlarının süresinde kabul edilmesi suretiyle ödeme emrinin iptaline, aksi durumda ise kurum borçlusuna 84,36 TL dışında borçlu bulunmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili; 25/04/2008 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine karşı 01/05/2008 tarihinde İstanbul 8.Vergi Mahkemesinde 2008/1607 esasında kayden açmış oldukları dava olduğunu ve bu davanın derdest olduğunu, derdestlik itirazında bulunduklarını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, ödeme emrinin iptaline ilişkin davanın konusu kalmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına ve davacının borçlu olmadığının tespitine dair verilen ilk karar davalı vekilinin temyizi üzerine 17. Hukuk Dairesinin 27/12/2017 tarihli ve 2015/11166 Esas 2017/12165 Karar sayılı ilamı ile "...Dava konusu haciz ihbarnamesinin dayanağı olan ödeme emrinin iptal edilmesi ve söz konusu yerel mahkeme kararının da Danıştay tarafından onanması sebebi ile haciz ihbarnamesinin temelinin ortadan kalkması sebebi ile mahkemece sadece hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, 2. bentte belirtilen gerekçe ile de esastan karar verilmesi doğru olmamıştır." şeklindeki gerekçe ile bozulmuş, bozma sonrası bozma ilamına uyularak karar verilmiştir.6183 sayılı Kanun"un 79. maddesinde haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahsın borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorunda olduğu, üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılacağı ve hakkında bu kanun hükümlerinin tatbik olunacağı ve herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahsın, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda olduğu düzenlenmiştir.
Dosyanın incelemesinde; davalı idare tarafından düzenlenen 21/08/2007 tarihli haciz bildirisinin davacı şirkete 26/09/2007 tarihinde tebliğ edildiği, davacı şirketin haciz bildirisine yasal süresi içinde cevap vermediği, daha sonra davalı kurum tarafından düzenlenen 25/03/2008 tarihli ödeme emrinin 25/04/2008 tarihinde davacı şirkete tebliğ edildiği, eldeki menfi tespit istemli davanın ise haciz bildirisinin tebliğ edildiği yıl yıllık yasal süre içinde açıldığı, davanın dayanağını oluşturan ödeme emrinin iptali için vergi mahkemesinde dava ikame edildiği, ... 8. Vergi Mahkemesi"nin 27/02/2009 tarih 2008/1607 Esas 2009/670 Karar sayılı ilamı ile dava dışı borçlu mükellefin üçüncü şahıs konumunda olan davacı şirketten alacağı bulunduğu yönünde bir tespitte bulunulmamış olması karşısında 6183 sayılı Kanun"un 79. maddesi uyarınca davacı şirket adına düzenlenen ödeme emrinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile davanın dayanağı olan ödeme emrinin iptaline karar verildiği, verilen kararın Danıştay incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.Davaya konu olayda davacı, usulüne uygun olarak düzenlenip 26/09/2007 tarihinde kendisine tebliğ edilen haciz bildirisine süresi içerisinde itiraz etmeyerek yasa gereği borcun yedinde sayılmasına sebebiyet vermiştir. Davanın açılmasına davacı banka kendi ihmali ile sebebiyet verdiğinden, davalıya atfedilebilir bir kusur bulunmamaktadır. Şu halde vekalet ücretinden davalının sorumlu tutulması usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.SONUÇ:Temyiz edilen kararın yukarıda (2) sayılı bentte açıklanan nedenle BOZULMASINA, davalının öteki temyiz tirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenle reddine 09/11/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.