11. Hukuk Dairesi 2014/13962 E. , 2015/1026 K.
"İçtihat Metni"ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06/05/2014 tarih ve 2012/288-2014/131 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar .. ve ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirket ortaklarından olduğunu, davalı şirketin hakim konumunu kullanmak suretiyle fahiş faiz oranları ile müvekkillerine kredi kullandırdığını, müvekkillerinin borçları nedeniyle şirket hisselerini müzayaka halinden yararlanarak bedelsiz devredilmek zorunda bırakıldıklarını ileri sürerek, fahiş faiz uygulandığının tespiti ile müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine, müzayaka halinde bedelsiz devredilen müvekkili şirketteki ... hisselerinin gerçek değerinin tespiti ile şimdilik 100.000 TL"nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkili şirketin davaya konu hisseleri devralmaması nedeniyle kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, dava dilekçesinde diğer müvekkillerine karşı talebin ne olduğunun anlaşılamadığını, müvekkilleri aleyhine herhangi bir talepte bulunulmadığı halde davalı olarak gösterilmelerine anlam veremediklerinden öncelikle husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacıların da ortağı bulunduğu davalı şirketin kendi bünyesindeki şirketlere ihracat konusunda aracılık vb. hizmeti verdiği, davalılar . ve ..."in davalı şirket ve davacıların maddi durumunu bilecek konumda oldukları ve davacıların darda olduklarını bildikleri halde davalı şirketin hisselerini gerçekte rayiç değerinin çok altında bir bedelle satın aldıkları, her ne kadar satış bedellerinin ödenmediği ileri sürülmüş ise de satış protokollerinde davacıların imzalarının bulunması ve imzaların inkar edilmemesi karşısında aksi ispat edilemediğinden söz konusu satış bedellerinin ödendiğinin kabul edildiği, bu
surette somut olayda gabinin davacıların darda kalma, davalıların yararlanma kastı ile hareket etme (subjektif unsur) ile edimler arasındaki aşırı oransızlık (objektif unsur) şartlarının gerçekleştiği, dava konusu hisselerin satış tarihindeki rayiç değerlerinin 6.011,04 TL olarak tespit edildiği, her ne kadar davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil talebinde bulunulmuş ise de, herhangi bir birlikte satış olmadığından her bir davacının hissesi itibariyle de talep edilen miktarın fazla olmaması karşısında mütesaviyen tahsil şeklinde karar verilmesi gerektiği, davaya konu hisse devir sözleşmeleri davacılar ile davalılar ... ve ... arasında düzenlenmiş olup, sözleşmenin tarafı olmayan diğer davalılara husumet yöneltilmesi mümkün bulunmadığından davalı şirket ile davalı ... aleyhine açılan davanın ise husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davalı şirket ve davalı ... aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın kabulü ile 100.000 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle davalılar ... ve ..."den mütesaviyen tahsili ile davacılara verilmesine, davalı şirketin fahiş faiz oranı uyguladığının ve davacıların davalı şirkete cari hesapta görülen miktar kadar borçlu olmadığının tespitine dair diğer taleplerle ilgili davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalılar ... ve ... vekili temyiz etmiştir.
1- Davacı şirketin yargılama sırasında 31/07/2013 tarihinde ticaret sicil kaydından resen terkin edilerek tüzel kişiliğinin sona erdiği mümeyyiz davalılar vekilinin temyiz itirazları ve İstanbul Ticaret Odası kayıtlarından anlaşılmaktadır. Dava ehliyeti dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiğinden sicilden terkin edilen davacı şirketin aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı değerlendirilmeksizin davaya devamla yazılı şekilde karar tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
2- Davacılardan ..."in müzayaka halinde olduğu ve anılan davacı yönünden gabinin subjektif unsurunun gerçekleştiğinin kabulüne yetecek derecede delil bulunmamasına ve tanık beyanları da sadece davacı şirketin durumuna yönelik anlatımları içermesine rağmen mahkemece her iki davacı yönünden de gabinin şartlarının oluştuğunun kabulü doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3- Mahkemece davacıların, davalı şirketteki hisselerinin gerçek değerlerinin tespiti hususunda alınan ilk bilirkişi raporunda hisse değerinin tespitinde uygulanan yöntemle (FCFE= net kar + net olmayan giderler – sabit yatırım giderleri- net işletme sermayesindeki artış + net borçlanma) davalı ... Ticaret A.Ş."nin her bir hisse değeri 6.022,80 TL olarak tespit edilmiştir. İkinci bilirkişi raporunda ise, davalı şirkete has özellikler dikkate alınmaksızın sektörel bazda şirketlerin ortalama değerleri göz önünde bulundurularak ve değerlendirmeye konu hisse senetlerinin herhangi bir borsa veya piyasada işlem görmediği, yönetim kurulu üyelerinin belirlenmesinde imtiyazı olmayan B grubu hisselerden olduğu hususları da gözetilerek yapılan hesaplamada, uyuşmazlığa konu her bir hisse senedinin değerinin 6.000 TL olduğu belirlenmiştir. Mahkemece, her iki bilirkişi raporunda tespit edilen hisse değerlerinin birbirine çok yakın olmaları nedeniyle her iki değerin ortalaması alınarak davaya konu her bir hissenin değeri 6.011,04 TL olarak kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiştir. Ancak, mümeyyiz davalılar vekili tarafından bilirkişilerce davalı ...
Ticaret A.Ş."nin davaya konu hisselerinin değer tespitinde kullanılan yöntemin davalı şirket yönünden uygulanabilir olmadığı, şirketin halka açık bir şirket olmasına rağmen borsada işlem görmediği, dış ticaret sermaye şirketi olması sebebiyle finansal bir kuruluş olduğu, bu bağlamda İMKB"de işlem gören diğer şirketler ile mukayese edilemeyeceği, büyüme oranlarının tespitinde tekstil ve ihracat sektörünün içinde bulunduğu durum, firmaların karlılık durumu ve diğer ekonomik unsurların da dikkate alınması gerektiğinden bahisle hisse değerinin hesaplanmasında kullanılan yöntem ve yapılan tespitlere yönelik olarak ciddi itirazlarda bulunulmuş; ayrıca hisse satış değerlerinin düşük olmadığına dair davaya konu hisselerinin satış tarihindeki diğer hisse devir protokollerini dosyaya sunmuştur. Bu durumda mahkemece diğer hisse devir protokolleri ve davalıların itirazları da gözetilerek yeni bir bilirkişi heyetinden alınacak rapora göre karar tesisi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle mümeyyiz davalılar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1), (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, mümeyyiz davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edenlere iadesine, 02/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.