11. Hukuk Dairesi 2014/11372 E. , 2015/975 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/02/2014 tarih ve 2012/206-2014/18 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının finansal kiralama sözleşmesi ile kiraladığı iş makinesini davalı nezdine Makina Kırılması Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, makinenin 24/08/2010, 18/09/2011, 14/01/2011 ve 01/12/2012 tarihlerinde hasarlandığını, hasar bedellerinin ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 8.000 TL"nin tahsilini talep ve etmiş yargılama sırasında talebini 39.000 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu hasar tutarlarının davacıya ödendiğini, savunarak davanın reddini istemiş, ıslaha karşı da ilk üç hasar yönünden zamanaşımı def"inde bulunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının yargılama sırasında ilk üç hasara ilişkin ödeme yapıldığını beyan ettiği, 01/12/2012 tarihinde meydana gelen hasar nedeniyle davacının talep edebileceği tazminat tutarının eksik sigorta hükümleri uygulandıktan sonra, 24.127,18 TL olduğu, eksik sigorta uygulanmasında davalının da % 50 kusurlu bulunduğu zira sigortalı makinanın dava dışı..."den kiralandığı, bu şirketin aynı zamanda davalının acentesi olarak dava konusu poliçeyi de düzenlediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 24.127,18 TL nin 02/03/2012 tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin, aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan, eksik sigorta ve hasarın oluş şekline ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Ancak, mahkemenin kabulüne göre; hükme esas alınan bilirkişi raporunda hasar miktarı belirlenirken hasar tarihindeki döviz kuru dikkate alınarak hesaplama yapılmışsa da, dava konusu sigorta poliçesinin, “dövizli poliçelerde prim ve tazminat ödemeleri” kısmında ödenebilir bir hasar halinde tazminat tutarının poliçe ön yüzünde belirtilen döviz cinsinden ödenmesinin esas olduğu, ödemelerin TL olarak yapılması halinde, tazminat değeri belirlenirken poliçenin ön yüzünde belirtilen bankanın ödeme tarihindeki döviz satış kurunun esas alınacağı düzenlenmiş olup mahkemece bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde karar
verilmesi doğru olmadığı gibi, mahkemece, davacının 24.08.2010, 14.01.2011 ve 18.09.2011 tarihinde meydana gelen hasarlar için ödeme yapıldığını kabul ettiği gerekçesiyle bu hasarlar yönünden davanın reddine karar verilmişse de davacı taraf dava dilekçesinde ve yargılama sırasında sunduğu dilekçelerinde anılan hasarlara ilişkin davalı tarafından ödeme yapıldığını ancak hasar miktarının yapılan ödemelerden fazla olduğunu beyan ettiğinden mahkemece yanılgılı değerlendirme ile yukarıda bahsedilen hasarlar yönünden davanın reddine karar verilmesi de doğru olmamış, kararın bu nedenlerle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davalı taraf davacının ıslahına karşı zamanaşımı itirazında bulunmuş olup mahkemece bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Bu itibarla, mahkemece evvela, davacı taraf davada 4 ayrı hasar nedeniyle, sigorta poliçesine dayalı tazminat talebinde bulunmuş olup, ne dava dilekçesinde ne de ıslah dilekçesinde hangi hasar için ne miktarda tazminat talep ettiğini belirtmeksizin talepte bulunduğundan, davacıya hangi hasar için ne miktarda tazminat talep ettiği açıklattırılıp, bundan sonra her bir hasar yönünden ayrı ayrı davalının zamanaşımı itirazının değerlendirmesi gerekirken bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
4-Ayrıca, yine mahkemenin kabulüne göre; hükme esas alınan bilirkişi raporunda hasar miktarı belirlenirken , dava konusu sigorta poliçesine göre sadece deprem ve yanardağ püskürmesi, grev, lokavt, kargaşalık, halk hareketleri, kötü niyetli hareketler ve terör rizikolarında muafiyet uygulanacağını, anılan rizikolar dışında oluşacak hasarlarda, poliçede, herhangi bir muafiyet öngörülmediği gerekçesiyle, muafiyet uygulanmamışsa da, dava konusu sigorta poliçesinin “Muafiyet” başlığı altında yukarıda belirtilen rizikolarda uygulanacak muafiyet oranları belirtildikten sonra “her bir hasarda tek bir ünitenin sigorta bedeline göre, aşağıda belirtilen maktı tutardan az olmamak üzere hasarın % 10"u oranında muafiyet uygulanacaktır” hükmü yer aldığından mahkemece bu hüküm değerlendirilerek dava konusu hasarda muafiyet uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi eksik sigorta uygulanmasında davalı sigorta şirketinin yazılı gerekçeyle kusurlu kabul edilmesi de doğru olmamış, kararın bu nedenlerle de davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı, (3) ve (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 27.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.