17. Hukuk Dairesi 2014/25226 E. , 2017/5271 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, davalının sürücüsü olduğu araçta yolcu olan müvekkilinin iki taraflı trafik kazası sonucu yüzünden yaralandığını, yüzünde sabit iz kaldığını, davalının asli kusurlu olduğunu, müvekkili yolcu olup kazada kusuru olmadığını, üniversite öğrencisi olduğunu, pahalı estetik ameliyatlar olması gerektiğini, elem çektiğini beyanla, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 100 TL maddi, 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş, 24.9.2009 tarihli celsede maddi tazminat talebini tedavi gideri olarak açıklamıştır.
Davalı vekili, ceza davasının devam ettiğini, kusur durumunu kabul etmediklerini, davacıda bahsettiği kadar yaralanma olmadığını, davacının emniyet kemeri takmadığını, davacının özel hastane giderlerini müvekkilinin kendi isteğiyle ödediğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, 10.000,00 TL manevi tazminatın 02/02/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, maddi tazminata ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalının yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, B.K.’nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Somut olayda hükme esas alınan ATK raporuna göre davacının yaralanmasının maluliyet niteliğinde bulunmaması, yüzünde sabit iz kalmaması ve iyileşme süresinin 1 ay olarak belirlenmesine göre, tarafların kusur durumu, kaza tarihi gibi hususlar da dikkate alındığında davacı için hükmedilen manevi tazminatın miktarı bir miktar fazla olup hakkaniyet ve adalete uygun düşmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile manevi tazminata ilişkin hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 9.5.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.