Dava dilekçesinde, davacının dedesi Hüseyin ile ninesi H. K."nın ölü olduğunun ve Mehmet, H.ile A."nin onların çocukları olduğunun tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının dedesi H.ile ninesi H. K.nın ölmüş olduklarını, ancak nüfusa ölüm kayıtlarının düşülmediğini, veraset ilamı almak için açtıkları davada durumun tespiti için yetki verildiğini bildirerek, H.ve H.K."nın ölü olduğunun, Mehmet ve Hüseyin"in bu kişilerin çocukları olduğunun tespiti ile nüfus kaydına tescilini istemişlerdir. Davalı Nüfus Müdürlüğü temsilcisi davanın kendilerine karşı açılamayacağını, nüfusta kayıtlarının bulunmadığını, taraf olmadıklarını beyan etmiştir. Mahkemece davalı beyanı ve ölüm kaydının nüfusta olmaması gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, temyiz aşamasında dosya içerisine konulan nüfus kayıt örneğinden davacının dedesinin adının Hüseyin, babaannesinin adının Habba olduğu, bu kişilerin nüfus kaydının bulunmadığı görülmüştür. Dava dilekçesi ve duruşmadaki beyan ile nüfus kaydı bulunmayan H.ve H.K."nın ölü olduğunun ve nüfusta baba adı Hüseyin ve anne adı Habba olarak görünen M.. K.. ile dosyada nüfus kaydı bulunmayan H. ve A."nin H. ile H.K. çocukları olduğunun tespiti istenilmiştir. Türk Medeni Kanunu"nun 30. maddesinin 2. fıkrasında "nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa, gerçek durum her türlü kayıtla ispat edilir." hükmünü içermektedir. Yine 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 36. maddesinin (c) fıkrasında, "tespit davaları, kaydın iptali veya düzeltilmesi için açılacak davalara karine teşkil eder." ibaresini içermekle, mahkemece açılmış bulunan tespit davasında hukuku etkilenecek kişiler davaya dahil edilerek gerekli kanıtlar toplanıp oluşacak sonuca göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.