3. Ceza Dairesi 2015/10484 E. , 2015/11649 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 2015/60640 Kanun Yararına Bozma
Kasten yaralama suçundan suça sürüklenen çocuk A.. K.."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2, 86/3-e, 35/2, 31/2, 62 ve 52. maddeleri gereğince 740,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/6. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 5/a maddesi gereğince suça sürüklenen çocuklar hakkında danışmanlık tedbiri uygulanmasına, bu tedbirin Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü tarafından yerine getirilmesine, yine 5395 sayılı Kanun"un 5/b maddesi gereğince suça sürüklenen çocuk hakkında eğitim tedbiri uygulanmasına, bu tedbirin İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yerine getirilmesine dair Siirt Sulh Ceza Mahkemesinin 12/02/2014 tarihli ve 2013/553 Esas. 2014/112 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı"nın 04.02.2015 tarih ve 2014/2946 – 8431 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 27.02.2015 tarih ve 2015/60640 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.03.2013 tarih ve 2012/1468-2013/101 sayılı kararında belirtildiği üzere: 5395 sayılı Kanunun 11. maddesi ve Çocuk Koruma Kanununa Göre Verilen Koruyucu ve Destekleyici Tedbir Kararlarının Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 8. maddesi uyarınca, fiili işlediği sırada on iki yaşını bitirmiş on beş yaşını doldurmamış çocuklar ile on beş yaşını doldurmuş ancak on sekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamamaları veya davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin yeterince gelişmemiş olması halinde mahkemece suça sürüklenen ve ceza sorumluluğu olmayan çocuklarla, korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında tedbire hükmolunabileceği gözetilmeden, ceza sorumluluğu olan ve hakkında mahkumiyet hükmü kurulan suça sürüklenen çocuklar hakkında 5395 sayılı Kanun"un 5. maddesi gereğince tedbire hükmedilmesinde; isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nin 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hakim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddi hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının üzerine inşa edildiği hüküm, daha sonra davanın düşmesi kararı verildiğinde veya hükmün açıklanması ya da yeni bir hüküm kurulması halinde varlık kazanacağından ve ancak bu halde 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 305 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223. maddeleri uyarınca temyiz edilebilme olanağına kavuşabileceğinden, bu aşamadan önce henüz hukuken varlık kazanmamış bulunan, bu hükmün temyiz merciince denetlenebilme olanağı bulunmamaktadır. Kanun yararına bozma yasa yolunun ise temyiz ve istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlere karşı başvurulabilen olağanüstü bir kanun yolu olup, amacının ülke sathında uygulama birliğine ulaşılması, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi olup bu kanun yoluna başvurulabilmesi için ilk ve temel koşulun, verilen hüküm veya kararın istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş olmasıdır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 29/06/2010 gün ve 11/70-159, 22/05/2012 gün ve 2011/8-498 Esas, 2012/211 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere belirtilen hukuka aykırılığın hükmün içeriğinin denetlenmesini gerektirmesi nedeniyle kanun yararına bozma konusu yapılması olanaklı bulunmadığından ve kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceğinden, Adalet Bakanlığı"nın bu yöndeki kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, 01.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.