12. Ceza Dairesi 2015/9968 E. , 2016/5519 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : 2.781,64 TL maddi ve 10.660 TL manevi tazminatın
davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mahkemece raporu hükme esas alınan bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada, hafta sonu, dini ve milli bayram tatilleri nedeniyle herhangi bir indirim yapılmadığı anlaşıldığından tebliğnamedeki (2) numaralı bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekilinin tüm, mahalli Cumhuriyet savcısı ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Dava 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup; Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 Esas ve 2010/57 sayılı kararına göre 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının aranması gerektiği ve Dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.05.2014 tarih, 2014/141 Esas, 2014/229 sayılı kararında da belirtildiği üzere beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların Yazı İşleri Yönetmeliğine göre süresinde tebliğ edilip kesinleşme tarihinden itibaren her halükarda 10 yıl, kesinleşmiş kararların tebliğinden itibaren ise 3 ay içinde tazminat davalarının açılması gerektiği şeklindeki kabulü dikkate alındığında, tazminat davasının dayanağı olan Muş Ağır Ceza Mahkemesinin 21.09.2011 tarih, 2011/181 Esas – 2011/213 Karar sayılı beraat hükmünün temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesince 11.09.2012 tarihinde onanması suretiyle kesinleştiği, tazminat davasının ise 23.07.2013 tarihinde açıldığının anlaşılması karşısında, dayanak ceza dava dosyası mahkemece 05.02.2014 tarihli celsede incelenerek kesinleşme şerhli karar örneğinin davacının (sanığın) vekiline 02.07.2013 tarihinde tebliğ edildiğinin ve tutuklu kalınan sürenin diğer bir hükümlülüğünden mahsubuna dair herhangi bir kararın dosyasında yer almadığının zapta geçirildiği anlaşılmakta ise de, davacının (sanığın) bahse konu beraat kararının kesinleştiğini ceza dava dosyasından belge almak, dosyaya belge sunmak, mahsup ya da sair (nakdi kefalet veya emanetteki eşyaların iadesi gibi) talepte bulunmak ve benzeri yollarla öğrenip öğrenmediğinin dolayısıyla davanın 3 aylık sürede açılıp açılmadığının şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Davacının tutuklu bulunduğu döneme ilişkin olarak tutuklama ve tahliyeye ilişkin tüm müzekkere ve belgelerin Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde aslı ya da onaylı örneklerinin dosya içine alınarak, tutuklama müzekkeresinin infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş olması halinde, infaz tarihlerinin ceza infaz kurumundan sorulması suretiyle davacının tutuklama ve tahliye tarihleri ile infaz edilen sürenin tereddüde mahal vermeyecek şekilde tespit edilmesi sonrası bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
3- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de;
Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer faizin başlangıç tarihi ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacının tutuklu kaldığı süre dikkate alındığında bu ölçülere uymayan fazla miktarda manevi tazminata hükmolunması,
Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısı ve davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 04.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.