Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/21068
Karar No: 2014/20205
Karar Tarihi: 24.12.2014

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/21068 Esas 2014/20205 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/21068 E.  ,  2014/20205 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptal, tescil ve el atmanın önlenmesi,ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne, birleşen davadaki karşı davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil, birleşen dava el atmanın önlenmesi, ecrimisil ve birleşen davada karşı dava, tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.
    Davacı ..., 73 ada 6 parsel sayılı taşınmazın murisi ... adına kayıtlı iken ablası olan davalı ..."nin inşaat yapmak istediğini ancak, muris adına kayıtlı olduğu için ruhsat verilmediğini belirterek vekaletname aldığını ve taşınmazın mirasçılara intikalinden sonra bir kısım payı başka bir kişiye devredip, o kişinin de davalı olan damadı ..."a temlik ettiğini, oysa satış için vekaletname vermediğini, hile ile taşınmazdaki payının devrinin gerçekleştirildiğini ileri sürerek, vekaletnamenin iptaline, payı oranında tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiş; davalı ... ise davanın reddini savunarak, birleşen davasında kayden paydaşı olduğu 73 ada 35 parsel sayılı taşınmazdaki binanın 1. katını ve arsayı davalı ..."in haksız olarak kullandığını ileri sürerek, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiyle dava açmış; birleşen davada karşı davacı ... ise 73 ada 35 parsel sayılı taşınmaz hakkında asıl davadaki iddialarını tekrarlayarak, tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir
    Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne, birleşen davadaki karşı davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 73 ada 6 parsel sayılı taşınmazda davacı ... ve davalılardan ..."nin murisi ... paydaş iken 30.11.1993 tarihinde mirasçılarına intikal ettiği ve sonrasında ifraz edilerek 73 ada 34 ve 35 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, 34 parsel sayılı taşınmazın ifraz ve taksim neticesinde davalı ..., 35 parsel sayılı taşınmazın da ... dışındaki diğer mirasçılar adına tescil edildikten sonra bu parseldeki davacı ..."in payının dava dışı Ayten Yaman"a satıldığı anlaşılmaktadır.
    Davacı ..."in, asıl ve birleşen davadaki karşı davasındaki talepleri yönünden, vekaletin hile ile alındığı iddiasının aynı zamanda vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını da içerdiği kabul edilmelidir. Bu durumda, davada temel olarak vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekâlet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur.
    Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilinin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; mahkemece yukarıdaki ilkeler çerçevesinde araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Öte yandan, mahallinde yapılan keşif neticesinde alınan teknik bilirkişinin raporunda davacı ..."in kullanımında olan binanın 73 ada 35 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
    Diğer taraftan, ... ve ..."nin vekillerinin 07.02.2012 tarihli oturumda dava konusu ettikleri taşınmazın 73 ada 34 parsel sayılı taşınmaz olduğunu beyan ettikleri de görülmektedir.
    O halde tarafların dava dilekçelerinde 73 ada 35 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak dava açtıkları göz önüne alınarak, taraflara taleplerinin açıklattırılması, keza davacı ..."in hangi taşınmazdaki payının vekalet görevinin kötüye kullanılması sebebiyle devredildiğini bildirmesinin istenmesi, sonrasında bu temlike ilişkin resmi akit tablosunun ve temlikte kullanılan davacı ..."e ait vekaletnamenin de merciinden getirtilmesi, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılarak soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ve yanılgılı değerlendirmeler ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
    Kabule göre de; birleşen davanın davalısı Bilal"in teknik bilirkişi raporuna göre 73 ada 34 parsel sayılı taşınmaza bir müdahalesinin olmadığı saptandığına göre, bu parsele el atmanın önlenmesine karar verilmiş olması da doğru değildir.
    Davacı-birleşen dosya davalısı ..."in temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi