Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/9290
Karar No: 2014/15148
Karar Tarihi: 19.11.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/9290 Esas 2014/15148 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2014/9290 E.  ,  2014/15148 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SEYDİŞEHİR ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ
    TARİHİ : 13/03/2014
    NUMARASI : 2013/40-2014/113

    Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Davacı dilekçesinde; davalı ile Seydişehir Asliye Hukuk(Aile) Mahkemesinin 2011/488 Esas- 2011/257 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını ve davalı lehine aylık 200 TL yoksulluk nafakası bağlandığını, nafakanın Yalvaç İcra Müdürlüğünün 2012/336 Esas sayılı dosyasından tahsil edildiğini, evlilikleri sırasında davalının bir başkası ile ilişkisi olduğunu, ancak küçük çocuklarının etkilenmemesi için anlaşmalı olarak boşandıklarını, davalı ile aralarında gayriresmi yaşadığı şahsında dahil olduğu bir davanın Seydişehir Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/55 Esas sayılı dosyasında kayıtlı olduğunu, davalının başka şahısla yaşadığının bu dosyada belli olduğunu, davalının sigortalı olarak çalıştığını ve yoksulluk durumunun olmadığını ileri sürerek, yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
    Davalı dilekçesinde; davacının iddia ettiği hususları kabul etmediğini, davacı ile müşterek 3 çocuklarının bulunduğunu, davacının evliliklerinin ilerleyen yıllarında gerek şahsına gerekse çocuklarına şiddet uyguladığını, şiddetin her gün artması üzerine boşanma kararı aldığını, davacının da bu kararı kabul ederek anlaşmalı olarak boşandıklarını ve yapmış oldukları protokol ile davacının, kendisi ve çocuklarının her birine aylık 200 TL nafaka ödemeyi kabul ettiğini, sırf nafakayı ödememek için asılsız iddialarda bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; ""...tarafların mahkememizin 2011/488 Esas- 2011/257 Karar sayılı ilamı ile tarafların anlaşmalı boşanmalarına karar verildiği, boşanma ile birlikte davalı yararına protokol de belirtildiği gibi 200,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, kararın 28/11/2011 tarihinde kesinleştiği, bilahare mahkememize iş bu davayı açarak eşinin başka birisi ile birlikte yaşadığı ve SGK"lı olarak çalıştığından lehine bağlanan yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ettiği, mahkememizce davalın SGK kaydı ile ilgili olarak
    SGK kayıtlarının dosyamız arasına alındığı, yapılan incelemede davalının bir süre SGK kaydının bulunduğu ancak bunun 2013/4 dönemi itibari ile sonlandığı, halen de bir SGK kaydının bulunmadığının anlaşıldığı, yine davalının halen başka birisi ile birlikte yaşadığı yönünde ise davacı tarafça mahkememize herhangi bir delil ibraz edilmediği, dolayısı ile bu yöndeki iddiasını da ispat edemediği anlaşılmıştır."" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    Somut olayda; tarafların 02.11.2011 tarihli mahkeme kararı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, anlaşma protokolü gereğince de, davalı kadın lehine aylık 200 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, mahkemece verilen kararın tarafların temyiz etmemesi üzerine 28.11.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
    4721 sayılı TMK.nun 175.maddesi gereğince; “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” Aynı kanunun 176/4.maddesinde ise; “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir”. Aynı şekilde 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır".
    Anılan yasal düzenlemeye göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu sağlaması gerekmektedir.
    Nafaka iradı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile indirilebileceği gibi tamamen de kaldırılabilir. Ancak, sözleşme ile kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın, yasada aranan şartlar gerçekleşmeden tamamen kaldırılmasını ya da indirilmesini istemek hakkın kötüye kullanılması mahiyetini arzeder. Bunun gibi sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü üstlenen ya da karşı tarafın mali durumunun iyi olduğunu ve geçinmek için nafakaya ihtiyacı olmadığını bilen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması veya azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz.
    Ancak, Borçlar Kanununun 19 ve 20. maddelerine aykırı bulunmayan karşılıklı sözleşmelerde, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa, sözleşme koşulları değişen koşullara uyarlanır. Buna göre, sözleşenlerin eğer gelişmeleri baştan kestirebilselerdi, sözleşmeyi bambaşka koşullarla kurmuş olacakları söylenebiliyorsa, ayrıca, beklenmeyen gelişme yüzünden sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla olduğu gibi katlanmak taraflardan biri için özveri sınırının aşılması anlamına geliyorsa, nihayet, yasal ve sözleşmesel risk dağılımı çerçevesinde taraflardan sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla bağlı kalmaları beklenemiyorsa, sözleşmeye hakimin müdahalesi gerekebilir.
    Davacı, yukarıdaki yasa hükümleri gereğince ve davalının yoksulluğunun ortadan kalktığı iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
    Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir (HGK. 07.10.1998 gün, 1998/2-656 E.-1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları).
    Mahkemece; davalı hakkında yaptırılan ekonomik ve sosyal durum araştırmasında, davalının dava tarihinde Yalvaç ilçesinde bulunan bir markette çalıştığı ve ayda 600 TL kazandığı, kızkardeşinin de yardımda bulunduğu, kızının çoğu ihtiyaçlarının kızkardeşi tarafından karşılandığı, ayrıca SSK"sının olduğu, 300 TL karşılığı kirada oturduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
    Yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki bilimsel öğretide: "Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğindedir" şeklinde açıklamalara yer verilmiş bulunmaktadır (Akıntürk, Turgut: Aile Hukuku, 2.cilt, İst. 2002, sh.294).
    Davalının dava tarihindeki aylık gelir durumuna göre değerlendirildiğinde, davalının çalışarak elde ettiği gelir ile aldığı nafaka miktarı toplamının, davalıyı yoksulluktan kurtaracak nitelikte bulunmadığının kabulü gerekir.
    Hal böyle olunca; mahkemece, dava tarihindeki şartlara göre; davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı kabul edilerek, nafakada (çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince) uygun bir miktar indirime karar verilmesi gerekirken, davanın yazılı şekilde tümden reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi