3. Hukuk Dairesi 2014/9200 E. , 2014/15146 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : VAN AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2014
NUMARASI : 2013/120-2014/125
Taraflar arasında görülen iştirak nafakasının artırımı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı dilekçesinde; davalı ile Van Aile Mahkemesinin 2010/448 E.- 480 K.sayılı kararı ile boşandıklarını, müşterek çocukları 10.06.1997 doğumlu İrem"in velayetinin kendisine bırakıldığını, müşterek çocuk lehine aylık 400 TL iştirak nafakası bağlandığını, İrem"in I DM (insüline bağlı şeker hastalığı) hastası olduğunu, nafakanın takdir edildiği tarihten itibaren geçen sürede çocuğun ihtiyaçlarının arttığını belirterek iştirak nafakasının 900 TL"ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesinde davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; ""...tarafların boşanma davasında hükmedilen 400 TL nafakanın müşterek çocuğun ihtiyacını karşılamada yeterli olmadığını, TMK 197.maddesindeki koşulların oluşmuş olması, tarafların ekonomik ve sosyal durumu satın alma gücü dikkate alınarak..."" gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne ve iştirak nafakasının aylık 400 TL" den 600 TL"ye yükseltilmesine karar verilmiş, davalı vekili tarafından vekalet ücreti yönünden tavzih talebinde bulunulması üzerine, mahkemece talebin kabulü ile 1.500 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece verilen hüküm taraf vekilleri tarafından, tavzih kararı ise davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Tarafların mahkemece verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
2-Davacı tarafın tavzih kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
6100 sayılı HMK.nun 305.maddesi gereğince; "Hüküm yeterince açık değil ise, veya icrasında tereddüt uyandırıyor ise, yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyor ise, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilirler.
Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez veya değiştirilemez."
Bu madde hükmünde belirtildiği gibi, açık olmayan veya çelişik fıkraları kapsayan hükümlerin açıklanması istenebilir. Yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça, verilen hükmün değiştirilmesi mümkün değildir. Hükümlerin tavzihi de bunun bir istisnası olarak kabul edilemez. Hakim burada hükmün başka türlü anlaşılmasını önlemek için gerçeği ortaya koymakla ödevlidir.
Tavzih, kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur. Hükmün gerekçesinin açıklanması için, tavzih yoluna başvurulamaz. Ancak, hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişki varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir. (YHGK"nın 14.06.1967 gün ve 1967/9-462 E, 300 K, sayılı ilamı)
Tavzih yoluna başvurabilmek için hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Kesinleşmemiş olan kararlar hakkında da hükmün icrasına (yerine getirilmesine) kadar tavzih istenebilir. Fakat tavzih talebinde bulunulmakla temyiz süresi durmaz.
İlamın icraya konulmasından sonra da, ilam tamamen icra edilinceye kadar hükmün tavzihinin istenilmesi mümkündür. Hakim, tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip bunu hükmüne ekleyemez. Bunun gibi hüküm verirken unutmuş olduğu vekalet ücreti veya faiz hakkında tavzih yolu ile bir karar verip, bunu hükmüne dahil edemez. Aynı şekilde; kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki de tavzih yolu ile giderilemez. Bütün bu anlatımlardan çıkan netice, tavzih yolu ile kesinleşmiş olan hüküm sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. (Prof, Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı Baskı, 2001. cilt 5, sayfa 5270 vd.)
Mahkemece; bu yönler gözetilerek, davalı vekilinin tavzih talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde tavzih kararı verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Kaldı ki; nafaka davalarında; davanın görüldüğü mahkemeye göre belirlenmiş bulunan ücretten (maktu vekâlet ücreti) düşük olmamak üzere, hükmolunan nafakanın bir yıllık tutarı üzerinden nisbi vekâlet ücretine hükmolunur, reddedilen kısım için ise vekâlet ücretine hükmolunmaz (AAÜT. Md 9).
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde tavzih kararı tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile temyiz edilen tavzih kararının HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.