10. Hukuk Dairesi 2008/12405 E. , 2010/1931 K.
"İçtihat Metni".......
Davacı, 23.01.1999-24.01.2006 tarihleri rasındaki dönemde, yersiz ödenen ölüm aylıklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iyiniyetli olan davalının iade yükümlülüğünün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
...... sigortalı........gaipliğine ilişkin 1995/628 E., 1997/81 K. sayılı kararı esas alınarak, haksahiplerine ölüm aylığı bağlanmıştır. ..... eşi ... ile kızı ........ husumet yönelterek açtığı davanın yargılaması sonucunda, ...... 2004/904 E., 2005/223 K. sayılı kararıyla, ...... 1995/628 E., 1997/81 K. sayılı gaiplik kararının kaldırılmasına karar verilmiş olup; haksahiplerine bağlanan ölüm aylığı, bu karar nedeniyle iptal edilmiş ve 24.01.2006 tarihine kadarki ödemelerin iadesi istenmiştir.
Mahkemece, mesleğini avukat olarak belirten bilirkişiden alınan rapor içeriğindeki, iyiniyetle sebepsiz zenginleşen kişinin iadeyle yükümlü olmadığı yönündeki görüşten hareketle davanın reddi yönünde hüküm kurulmuştur. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 275. maddesi, “Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez.” düzenlemesini içermekte olup; Borçlar Kanunu"nun sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümlerinin değerlendirilmesi konusunda, hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuksal bilgiyle çözümü gereken konuda bilirkişi incelemesi yapılmasına usulen olanak bulunmamaktadır. Ayrıca, sebepsiz zenginleşme nedeniyle geri verme borcunun kapsamı, Borçlar Kanunu"nun 63. maddesinde belirlenmiştir. “...sebepsiz zenginleşen kötü niyetli ise... zenginleşmenin azaldığını savunamayacaktır. Şayet iyi niyetli ise iade zamanında elinde kalanla sorumlu olacak, kendisinden iade talep olunduğu andaki fazlalığı geri vermekle yetinecektir. Şu var ki, zenginleşmenin azalması veya tamamen kalkması, düşmesi olgusu, bir iddia veya def"idir. Zenginleşen tarafından iddia ve ispat olunmalı ileri sürülmelidir. Böyle bir iddia ve savunma olmadıkça hakim tarafından kendiliğinden nazara alınamaz. Böyle bir iddia ve ispat olmadıkça zenginleşmenin azaldığı ya da kalktığı, resen kabul edilemez ve haksız zenginleşen zenginleşmenin basında iktisap ettiği miktarla sorumlu olur..........
./..
-2-
Borçlar Kanunu"nun 63. maddesinde söz konusu edilen hüsnüniyet MK. m. 3"de yazılı subjektif hüsnüniyettir. Bilindiği gibi hüsnüniyet, deruni bir olgudur. Varlığı ya da yokluğu, ilgili kişinin davranışlarıyla belli olur. Halin icabına göre, kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse, hüsnüniyetli sayılamaz...” (HGK; 12.02.1992 tarih, 1991/10-576, 1992/76).
Sigortalı tarafından açılan gaiplik kararının iptaline ilişkin dava, 07.03.2005 tarihinde karara bağlanmış olup; anılan davanın da davalısı olan ..."ün, 24.01.2006 tarihine kadar aylıkları almayı sürdürmüş olduğu gözetildiğinde; eşinin yaşadığından en azından anılan dava nedeniyle haberdar olduğu tarih sonrasının ayrı bir değerlendirmeye tabi tutulması zorunludur.
Tahsis dosyası yanında, gaiplik ve gaipliğin iptaline ilişkin dava dosyaları tüm içerikleriyle getirtildikten sonra; yukarıda sıralanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde inceleme yapılarak; 5510 sayılı Yasanın 96. maddesiyle 506 sayılı Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirildiği ve 5510 sayılı Yasanın geçici maddelerinde, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kuralın yer almadığı yönü de gözetilerek, Kurum tarafından istirdadı istenebilecek yersiz ödeme miktarının belirlenmesi gereği gözetilmeksizin, eksik incelemeyle sonuca varılmış olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
......