5. Hukuk Dairesi 2020/6075 E. , 2021/932 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, davacı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak resmi akit senedinin içeriğinden davacının orman sınırları içinde kalan taşınmazı şerhin getirdiği yükümlülük ile satın aldığının anlaşıldığı, davacının iyiniyetli olduğunun kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, 1958 yılında yapılan tapulama sırasında ... Köyü, 78 parsel sayılı, 2160 m² yüzölçümlü, tarla nitelikli taşınmazın senetsizden ... adına tespit ve tescil edildiği, yenileme kadastrosu ile 108 ada 14 parsel sayısı ve 2170 m² yüzölçümü ve tarla vasfı ile tescil edildiği, 09.11.1992 tarihinde taşınmazın orman sınırı içinde kaldığına dair şerh verildiği, 25.02.1993 tarihinde satış sureti ile davacıya geçtiği, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucunda ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/154 esas, 2012/374 karar sayılı kararıyla taşınmazın tapu kaydının iptaline, orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 16.07.2013 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 23.06.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bozma ile kesinleşen yönlere ilişkin olduğundan usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 03/02/2021 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava konusu ..., ... köyü 78 parsel sayılı taşınmaz 1958 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ... adına tespit ve tapuya tescil edilmiş, yenileme kadastrosu ile 108 ada 14 parsel numarasını almıştır. Daha sonra yapılan orman kadastrosu nedeniyle tapu kaydı üzerine 09/11/1992 tarihinde orman şerhi konmuş, 25/02/1993 tarihinde ise ... mirasçıları tarafından davacıya satılmıştır.
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan MK.1007. m. gereğince bedel davasında mahkeme ıslah isteği de dikkate alınarak 30.511,00 TL’ye hükmetmiş, davalı Hazinenin temyizi nedeniyle verilen karar Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 10/05/2018 tarih 2016/8381 – 2018/3641 sayılı kararı ile onanmış, Hazinenin karar düzeltme talebinde bulunması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 27/06/2019 tarih 2018/6026 – 2019/4583 sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verildiği gerekçesi ile onama kararının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiş, Dairemizce de davacı vekilinin temyiz itirazları bozma ile kesinleşen yönlere ilişkin olduğundan hükmün onanmasına karar verilmiştir.
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin red kararı ve Dairemizin onama kararının doğru ve yerinde olmadığı düşüncesindeyim. Çünkü; davacının taşınmazı tapu kaydında orman şerhinin bulunduğunu bilerek satın alması nedeniyle elinden alınan taşınmazın bedelinin kendisine ödenmemesi, tapunun bedelsiz iptali hak ihlali oluşturacaktır. Davacı taşınmazı satın alırken dava hakkını da devir almıştır. Davacı, taşınmazı önceki malik ...’in mirasçılarından satın almıştır. Bir kısım mirasçılar davacıya hisselerini satmamış olsalar idi onlara, orman şerhine rağmen, dava açma hakkı tanınacaktı. Satan mirasçılar yerine geçerek dava açan davacıya "İyiniyetli değilsin, dava açamazsın." demek eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi bu hususun çelişki yaratacağı da açıktır. Orman şerhinin hukukî etkisi, satan malikler ile satın alan davacı malik yönünden aynı hukukî değere sahiptir. Satın alan davacı da malik olduğu taşınmazın tapusu bedel ödenmeden iptal edildiği için mutlak dava açma hakkına sahiptir. Mahkemenin red kararı ve Dairemizin onama kararı doğru değildir. Ayrıca, davacı adına tapuda kayıtlı taşınmazın tapusu 2013 yılında kesinleşen karar ile iptal olmuş 10 yıllık zamanaşımı süresi de dolmamıştır.
Bu nedenle; çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.