1. Hukuk Dairesi 2014/11360 E. , 2014/20135 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptal, tescil ve alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 23.12.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... . Doğal Varlıkları Koruma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ...ve vekili Avukat ... ile temyiz edilen vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, koşullu bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptali, tescil ve alacak isteklerine ilişkin olup, Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı ... Vakfı tarafından maktu temyiz harcı yatırılarak ve adli yardım talep edilerek temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere; adli yardım, talepte bulunan tarafın, istemlerinin açıkca dayanaktan yoksun olmaması halinde bir davanın gerektirdiği oldukça kabarık olan harç ve masrafları sağlayamaması durumunda, bu mali külfetlerden geçici olarak muaf tutulmasıdır. Adli yardıma ilişkin usûl ve esaslar 6100 sayılı HMK"nin 334. - 340. maddelerinde düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 336/3. maddesine göre adli yardım talebi kanun yollarına başvuru sırasında Yargıtay"a yapılabilir ve HMK"nin 337/1. maddesi uyarınca da duruşma yapılmaksızın talep hakkında karar verilebilir.
Somut olayda, kamu yararına çalışan vakıf statüsünde bulunan davalı Vakfın, dosyaya sunulan belgelerden adli yardım talebinin yerinde olduğu anlaşılmış olmakla (HMK."nın m.336/2) adli yardım talebinin kabulüne karar verildikten sonra, işin esasının incelenmesine geçildi;
Davacı, ülke genelindeki çalışmalarını dikkate alarak 11000 parsel sayılı taşınmazdaki bir kısım payın çıplak mülkiyetini, bir kısım payın tamamını ve gelirinin % 40"ını davalı ... Vakfı’na aralarında düzenlenen bağışlama şartlarını içeren 29/04/2004 tarihli sözleşme gereğince bağışladığını, ... Vakfı"nın bağış şartlarını yerine getirmediğini sadece hayırseverlik duygularını kullandığını ileri sürerek, taşınmazın tapusunun iptali ile adına tescili ile bağış tarihinden itibaren birikmiş paranın kendisine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vakfı, iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasındaki şartlı bağış sözleşmesindeki şartların tamamının davalı Vakıf tarafından yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne, bağış tarihinden itibaren birikmiş Vakıf hesabında bulunan paraya ilişkin miktarı bildirilerek harcını ödeyerek açılmış usûlüne uygun dava olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; taraflar arasında 29.04.2004 tarihli şartlı bağış protokolü düzenlendiği, daha sonra da, davacının, çekişme konusu 11000 parsel sayılı taşınmazdaki C Blok 1 nolu ve B2 Blok 1 nolu bağımsız bölümlerin tamamının 100"er hisse kabul edilerek 40/100"er payını, geri kalan 60/100"er payın intifa hakkını üzerinde bırakarak 60/100 payın çıplak mülkiyetini 13.05.2004 tarihli, 5454 yevmiye nolu; bilahare üzerinde bıraktığı 40/100"er payın tam mülkiyetini 13.05.2004 tarih 5455 yevmiye nolu işlemle davalı ... Vakfına, kayıtsız, şartsız ve bedelsiz olarak bağışladığı anlaşılmaktadır.
Davacı, bağış koşulunun davalı tarafından yerine getirilmediğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; bağıştan dönme(rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye yürürlü (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 818. sayılı BK"nin 241. (6098 sayılı TBK"nin 291.) maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK"nin 244/3. (TBK"nin 295.) maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir.
Hemen belirtmek gerekir ki; bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir. Ayrıca amacın gerçekleşmeyeceğinin kesin biçimde anlaşılması tarihi ile bu tarihten itibaren BK"nin 246. (TBK"nin 297.) maddesine göre bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bağıştan dönme (rücu) hakkının kullanılıp kullanılmadığının araştırılması da zorunludur.
Öte yandan BK"nin borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hükümleri; koşullu veya mükellefiyetli bağışlarda da gözden uzak tutulmamalı, BK"nin 107. (TBK"nin 124.) maddede sayılan özel haller dışında, sözleşmeden dönme hakkının kullanılabilmesi için mütemerrit duruma düşen bağışlanana işin özelliğine ve hayatın olağan akışına uygun bir süre tanınmalıdır.
Somut olayda; davacının dayandığı resmi senedin eki olan ve taraflarca kabul edilen 29.04.2004 tarihli protokolde öngörülen taşınmazın önüne bağışçının adı ve soyadını taşıyan panonun asıldığı ancak 2008 yılında ... Büyüşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığınca mevzuata aykırı olduğu gerekçesiyle söktürüldüğü, mevzuata uygun bir pano düzenlenerek her zaman bu koşulun yerine getirilmesinin mümkün olduğu, taraflar arasında yapılan şartlı bağış sözleşmesi hakkında bilirkişi raporunda ise taraflar arasındaki şartlı bağış sözleşmesinin 2., 4., 8. ve 9. maddelerinde öngörülen mükellefiyetlerin yerine getirildiği, ancak, 7.maddesinde ön görülen “bağışlanan taşınmazın ... Vakfı’ na ait olacak gelirinin %50‘sinin ağaçlandırma, kırsal kalkınma, mera ıslahı, teraslama, tuzlamanın önlenmesi, çölleşme ile mücadele, biyolojik çeşitlilik, sulama, arıcılık, hayvancılık, balıkçılık ve benzeri projeler ile bunlarla ilgili hukuki mali ve sosyal projelerde (kısaca proje fonu) kullanılacak olması” mükellefiyeti çerçevesinde bu projelerin gerçekleştirilmesinin büyük mali kaynaklar gerektirmesi nedeniyle, taşınmazın gelirlerinin proje fonuna harcanması gereken kısmının davalı Vakfı tarafından bankada özel fon hesabında biriktirildiği, bu nedenle davanın açıldığı tarihe dek herhangi bir harcamanın gerçekleştirilmediğinin belirtildiği, ancak, yargılama sırasında davalı Vakıf tarafından bu projelerin gerçekleştirilmesi için çalışmalara başladığı anlaşılmaktadır.
O hâlde; anılan bu olgular, yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde bağış koşulunun yerine getirilmediğinden söz edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Aksi hâlde gerçekten basit olayların dönme (rücu) nedeni sayılması, bağıştan yararlanan kişiyi bağışlayanın devamlı baskısına maruz bırakacağı, bu durumun, hak ve adalet duygularını zedeleyeceği açıktır.
Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalı ... Vakfı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 23.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.