Esas No: 2021/13265
Karar No: 2022/3468
Karar Tarihi: 03.03.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/13265 Esas 2022/3468 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2021/13265 E. , 2022/3468 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜMLER : 1) Sanıklar ... ve ... hakkında: Beraat
2) Sanıklar ..., ... ve ... hakkında: Mahkûmiyet
Sanık ... müdafisinin duruşmalı inceleme isteminin, hükmolunan cezanın süresine göre koşulları bulunmadığından, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 318. maddesi uyarınca reddine oy birliğiyle karar verildikten sonra gereği görüşüldü;
A) Sanıklar ... ve ... hakkında nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından verilen beraat hükümlerine yönelik katılan vekilinin temyizinin incelenmesinde:
Karcan Konut Yapı Kooperatifine ait inşaatta sigortasız işçi olarak çalışan ve düşerek yaralanan ...'ın, .... Gıda İçecek Tarım Hayvancılık Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti.nde çalışıyor gösterilip, tedavi masraflarının katılan kurum tarafından karşılanmasının sağlandığı olayda, iş yeri muhasebecisinin, katılan kurum ile şirket yetkilisi arasındaki sözleşmeye istinaden kurumun verdiği şifreyle sisteme hukuka uygun şekilde girerek, e-bildirge içeriğine doğru olmayan verileri yerleştirmesi sonucu kuruma elektronik ortamda gerçek olmayan bir veriyi iletmekten ibaret eylemlerinin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması, ayrıca Sağlık Bakanlığının 11.05.2000 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliğinin 37. maddesinde yataklı tedavi kuruluşları, acil sağlık hizmetlerinin bedelini hizmet sundukları kişinin ödeme imkanları çerçevesinde tahsil ederler hükmü ve Başbakanlığın 2008/13 sayılı genelgesi uyarınca; ...'ın hiçbir sosyal güvencesinin olmaması ve ödeme gücünün bulunmaması nedeniyle kendisinden acil sağlık hizmet bedellerinin alınamayacağı ve bu nedenle herhangi bir kamu zararının söz konusu olmayacağı, bu nedenle sanıklara atılı suçların unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla; katılan vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden sonucu itibarıyla doğru olan beraat hükümlerinin ONANMASINA,
B) Sanıklar ..., ... ve ... hakkında verilen mahkûmiyet hükümlerine yönelik katılan vekili, sanıklar ... ve ... müdafileri ile sanık ...'in temyizinin incelenmesinde:
1) Sanıklar ... ve ... hakkında özel belgede sahtecilik suçundan verilen hükümlerin incelenmesinde:
.... Gıda İçecek Tarım Hayvancılık Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti. muhasebecisinin, sanıkların talimatı ile ..... Konut Yapı Kooperatifine ait inşaatta sigortasız işçi olarak çalışan ve düşerek yaralanan ...'ın adı geçen şirkette çalıştığına ilişkin işe giriş bildirgesi düzenlediği iddiası ile sanıklar hakkında özel belgede sahtecilik suçundan kamu davası açılmış ve mahkûmiyet hükümleri kurulmuş ise de; yapılan değerlendirmede, sisteme giriş yapan ilgilinin gerçek kimliği ile işlem yapmakla birlikte, verinin içeriğinin doğru olmaması nedeniyle özel belgede fikri sahtecilik suçunu oluşturacağı düşünülebilirse de Türk Ceza Kanununda özel belgede sahtecilik suçunda fikri sahteciliğin cezalandırıldığına dair düzenleme bulunmaması ve elektronik ortamda verilen işe giriş bildirgesinin sahtecilik suçunun maddi konusunu oluşturan belge niteliğini haiz olmaması nedeniyle özel belgede sahtecilik suçunun unusurlarının oluşmayacağı; resmi belgede sahtecilik suçu açısından yapılan değerlendirmede, resmi belge; kamu görevlisi tarafından görevi gereği, kanunun belirlediği şekil şartlarına uygun olarak düzenlediği belgelerdir. Somut olayda “işe giriş bildirgesini” düzenleyen işverenin kamu görevlisi olmaması, işveren adına hareket eden muhasebecinin eylemi de 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'nun 2-A maddesinde belirtilen "muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleğinin konusu" kapsamındaki işlerden olmaması, aynı Kanunun 47. maddesine sözü edilen meslek mensuplarının görevleri sırasında veya görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan da sayılmaması, “işe giriş bildirgesinin” resmi belge sayıldığına dair yasal bir düzenlemenin de bulunmaması hususları dikkate alındığında bu tür veri girişlerinin ceza hukuku anlamında resmi belge olarak kabul edilemeyeceği, kaldı ki, 5510 sayılı Kanunun 100. maddesinin 3. fıkrasında belirtilen resmi belgenin oluşması için failin sisteme veri yüklemesi yeterli olmayıp ayrıca işe giriş bildirgesinin elektronik olarak sunulduğu Sosyal Güvenlik Kurumunca da sistem üzerinden tali bir kısım işlemlerin yapılması gerekmektedir. Bu bağlamda, suça konu e-bildirgelerin, resmi belge olduğuna dair herhangi bir yasal düzenleme bulunmaması ve gerçeğe aykırı e-bildirgeleri verme eyleminde sisteme girilen verilerin resmi belgede sahtecilik suçunun maddi konusuna ve sanıklar tarafından gerçekleştirilen eylemlerin suçun tipiklik ilkesine uymadığından resmi belgede sahtecilik suçuna da vücut vermeyeceği; sisteme veri yerleştirme suçu açısından yapılan değerlendirmede ise; hukuka aykırı olarak girilen sisteme, veri sağlayıcısı tarafından izin verilmeyen şekilde veri girişi yapmak ya da veri taşıma araçları ile yükleme yapmak gerektiği; somut olayda sanıkların talebi ile muhasebeci ..., mükellef tarafından verilen rıza ve izne istinaden mükellefe ait şifre kullanarak sisteme veri yüklediği ve şifreyi hukuka aykırı bir şekilde elinde bulunduran kişi konumunda olmadığı, iş yerinin muhasebecisi olan ...'nın sanıkların talebi üzerine iş yeri ile aralarındaki sözleşmeye istinaden kurumun verdiği şifreyle sisteme hukuka uygun şekilde girerek, e-bildirge içeriğine doğru olmayan verileri yerleştirmesi sonucu kuruma elektronik ortamda gerçek olmayan bir veri iletmekten ibaret eyleminin sisteme veri yerleştirme suçunu da oluşturmayacağı; sanıkların eylemlerinin resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturup oluşturmayacağının değerlendirilmesinde ise; resmi belgeyi düzenleme yetkisine sahip kamu görevlisine yalan bildirimde bulunulmasında kişinin beyanı yeterli olmayıp, bu beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılması zorunluluğu gerekli ise kişinin beyanına itibar edilemeyeceği, kişinin bu beyanını içeren belgenin de ispat aracı olarak kullanılamayacağından, aynı zamanda elektronik ortamdaki veri girişinin muhatabı bilgisayar sistemi olup, TCK'nin 6. maddesindeki tanıma uyan bir kamu görevlisi bulunmadığı gibi, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.04.2014 tarih ve E.-2014/153 K. sayılı kararına göre, bu beyan sonucunda düzenlenen, öz ve biçimsel unsurları tam olan bir resmî belge de bulunmadığından, sanıklarının eylemlerinin resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu da oluşturmayacağı anlaşılmıştır.
Somut olayda, iş yerinin muhasebecisinin, sanıkların talebi ile, katılan kurum ile şirket yetkilisi arasındaki sözleşmeye istinaden kurumun verdiği şifreyle sisteme hukuka uygun şekilde girerek, e-bildirge içeriğine doğru olmayan verileri yerleştirmesi sonucu kuruma elektronik ortamda gerçek olmayan bir veriyi iletmekten ibaret eylemlerinin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle beraatleri yerine mahkûmiyetlerine hükmolunması yasaya aykırı,
2) Sanıklar ... ve ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen hükümlerin incelenmesinde:
Sağlık Bakanlığının 11.05.2000 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği'nin 37. maddesinde yataklı tedavi kuruluşları, acil sağlık hizmetlerinin bedelini hizmet sundukları kişinin ödeme imkanları çerçevesinde tahsil ederler hükmü ve Başbakanlığın 2008/13 sayılı genelgesi uyarınca; ...'ın hiçbir sosyal güvencesinin olmaması ve ödeme gücünün bulunmaması nedeniyle kendisinden acil sağlık hizmet bedellerinin alınamayacağı ve bu nedenle herhangi bir zararın söz konusu olmayacağı anlaşılmakla, sanıklara atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilerek beraatleri yerine yazılı gerekçelerle mahkumiyetlerine hükmedilmesi yasaya aykırı,
3) Sanık ... hakkında özel belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen hükümlerin incelenmesinde:
Sanığın UYAP aracılığıyla MERNİS üzerinden ulaşılan nüfus kaydına göre hükümden sonra 30.08.2021 tarihinde öldüğü belirlendiğinden, bu durumun kesin olarak tespiti halinde 5237 sayılı TCK’nin 64/1 ve 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddeleri uyarınca kamu davasının düşmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili, sanıklar ... ve ... müdafileri ile sanık ...’in temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 03.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.