1. Hukuk Dairesi 2014/19946 E. , 2014/20123 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava; tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ... köyü 1012 ve 1013, ... köyü 32 ve ... köyü 182 parsel sayılı taşınmazlar dışındaki dava konusu diğer taşınmazlar yönünden verilen kabul kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin bu taşınmazlar yönünden temyiz itirazı yerinde değildir. Reddine.
Davalı vekilinin ... köyü 1012 ve 1013, ... köyü 32 ve ... köyü 182 parsel sayılı taşınmazlar yönünden temyiz itirazına gelince;
Bilindiği üzere, taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/2-ç-1 maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre Sulh Hukuk Mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Yasanın 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür.
Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.
Bunun yanısıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin aktif dava ehliyeti vardır.
HMK"nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu Müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olaya gelince; dava konusu ... köyü 1012 ve 1013 , ... köyü 32 ve ... köyü 182 parseller bakımından hükme yeterli inceleme ve araştırma yapıldığını söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır. Şöyle ki, dava konusu ... köyü 32 parsel maliki ... kızı ... "ın edinimi 20.06.1973 tarihli kadastro işlemine dayandığı ve kadastro tutanağında “ ..."ın 1960 yılında kocasız ölümü üzerine geride mirasçı çocukları ...."nin kaldığı “ ifade edildiği halde, anılan bu kişilerin, taşınmazın gerçek maliki olduğu iddia edilen ... ile belirtildiği şekilde irsi bağlantısı olup olmadığı hususu araştırılmamıştır. Oysa ki, ..."a ait Uyap ortamından temin edilen nüfus kaydında sadece ... isimli kardeşi olduğu görülmekte olup, bu çelişki giderilmemiştir. Öte yandan 1012 ve 1013 parseller imar uygulaması ile oluştukları halde anılan taşınmazların hangi parsellerden geldiğine ilişkin imar cetvelleri getirtilerek bir inceleme yapılmamış, çap kayıtları üzerine “675 parselden geldiği” şeklindeki el yazılı açıklamaya itibar edilmiştir.Keza ... köyü 182 parselde mirasbırakanın edinimi “hükmen” olduğu halde ilgili mahkeme ilamı getirtilip incelenmemiştir.
Hal böyle olunca; dava konusu ... köyü 32 parselin tapulama tutanağında isimleri geçen kişilerin kayıt maliki olduğu iddia olunan ... ile irsi bağı olup olmadığı hususu üzerinde durulması, ... köyü 1012 ve 1013 parsellere ilişkin imar cetvelleri getirtilip hangi parselden geldiğinin açıklığa kavuşturulup bu parselin ve tüm dayanaklarının yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca incelenmesi, .. köyü 182 parsel bakımından ise kayıt malikinin edinimine esas teşkil eden mahkeme ilamı yönünden incelemenin yapılması, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, anılan taşınmazlar yönünden eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün anılan parseller yönünden açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 23.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.