14. Hukuk Dairesi 2015/5899 E. , 2015/9655 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Adana(Kapatılan) 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/03/2014
NUMARASI : 2013/274-2014/159
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 14.05.2013 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 21.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.11.2015 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
K A R Ş I O Y
Davacılar vekili; davalının halen kullanmakta olduğu ... no"lu dairenin Adana Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü tarafından müvekkillerinin murisi ..."a tahsis ettiğini, Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/429 Esas, 2009/246 Karar sayılı kesinleşmiş ilamına göre, davalının tapu iptali ve tescil isteminin reddi ile ... TL alacağın davalı ..."dan tahsiline dair karar verildiğini, davacının taşınmazda mülkiyet hakkının bulunmadığı ileri sürülerek; davalının vaki müdahalesinin men"ine ve fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak ... TL ecrimisilin yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiş yargılama sırasında ve harçlandırdığı 19.03.2004 tarihli ıslah dilekçesi ile de ecrimisil miktarını ... TL olarak belirlemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazın bedelini ödeyerek satın aldığını ve kesinleşen karar ile hükme bağlanan alacağın henüz ödenmediğini bu nedenle hapis hakkını kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davalı lehine mahkeme kararı ile hükmedilen bedel ödeninceye kadar davalının dava konusu taşınmazda hapis hakkı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine dair karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dosyada mevcut kayıt ve bilgilere göre; dava konusu edilen ... no"lu bağımsız bölüm halen tam mülkiyet olarak ... adına kayıtlı olup davacıların ortak murisi ... adına tahsislidir. Muris tarafından 21.06.2005 tarihli Düzenlenme Şeklinde Hususi Vekaletname ile anılan taşınmazın 3. kişilere satışı konusunda davacı ..."a vekaletname verilmiştir. Davacılardan ... ile davalı ... arasında 22.06.2005 tarihli harici daire satış sözleşmesi yapılmış olup davalının anılan tarihten itibaren teslim aldığı dairede oturmakta olduğu anlaşılmıştır.
Davalı ... yukarıda sözü edilen sözleşmesine dayanarak Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/249 Esas, 2009/246 Karar sayılı dosyası üzerinden tapu iptali ve tescil veya alacağın tahsili için davacılardan sadece ... aleyhine açtığı dava sonucunda tapu iptali ve tescil davasının reddine, ... TL alacağın tahsiline dair verilen hüküm Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş ve ... aleyhine icra takibine konulmuştur. Hükme bağlanan meblağın tahsilatı devam etmekte olup bu açıklanan konular tarafların kabulündedir.
Uyuşmazlık; dosyada mevcut 21.06.2005 tarihli vekaletname, 22.06.2005 günlü harici satış sözleşmesi içeriğine göre, kesinleşen kararla hükme bağlanan ve tahsilatı devam eden ... TL"lik alacaktan tüm davacıların mı yoksa sadece ..."ın mı sorumlu olduğu ve buna bağlı olarak tarafların ortak murisi ... adına tahsisli daireden davalı ..."ın men"ine karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, tapuda kayıtlı olan bir taşınmazın TMK 706, TBK 237. ve 2644 sayılı Yasanın 26. maddeleri hükmü uyarınca, resmi olarak yapılmayan satışına değer verilemez. Ne var ki, haricen satın alma olgusu satın alan bakımından TMK"nın 994. maddesi ve 10.7.1947 tarih 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bedelden kaynaklanan kişisel hak sağlar. O halde bedel ödenmedikçe davalının taşınmazdan tahliye edilmesinin istenemeyeceği açıktır. Başka bir ifade ile değinilen kişisel hak davalı yararına taşınmazı kullanma bakımından hapis hakkı sağlayacağı kuşkusuzdur.
Diğer taraftan TMK"nın 683/2. maddesinde “Malik malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” denilerek mülkiyet hakkına değer verileceği hükme bağlanmıştır.
Somut olaya gelince; dava konusu taşınmaz davacıların murisi ... adına tahsislidir. Davacı ... söz konusu taşınmazı kendisine tahsis edilen taşınmaz olarak göstererek 22.06.2005 tarihli harici satış sözleşmesini yapmıştır. Anılan sözleşme muris adına vekaleten yapılmamıştır. Bu nedenle de sadece ... davalı gösterilerek açılan davada tapu iptali ve tescil davası reddedilmiş ve ... ... TL alacaktan sorumlu tutulmuştur. İcra takibine konu bu alacaktan davacı ... sorumludur. Diğer davacıların taraf olmadığı bir davada hükme bağlanan meblağdan sorumlu olduğu kabul edilemez. Dava konusu taşınmaz davacıların ortak murisi ... adına tahsisli olup murisin sağlığında yapılan 22.06.2005 günlü sözleşme ... dışındaki diğer davacıları bağlamaz. Muris 2009 yılında vefat etmiş olup terekesi elbirliği mülkiyetine tabidir. Bu nedenlerle davalı ..."ın davacı ..."den olan alacağı için diğer davacılara karşı hapis hakkının olduğunu ileri süremeyeceğinden davacıların men"i müdahale isteminin kabulü gerekir.
Öte yandan davalı ... dava konusu taşınmazda 2005 yılından dava tarihine kadar oturduğu ve tahliyesi için keşide edilen 23.11.2012 günlü ihtarnamenin tebliğ edilmediği dosya kapsamıyla sabittir. O halde, gerek davacıların ve gerekse tahsis sahibi mirasbırakanın sağlığında ve gerekse davacıların davalının uzun süreli kullanımına karşı çıkmayarak zimni izin verdikleri ve dava açmakla bu izni geri aldıkları böylece dava tarihine kadar olan dönem için davalının kullanımının haksız (kötü niyetli zilyet) olduğundan sözedilemeyeceğinden ecrimisil isteminin reddi doğrudur.
Yapılan açıklamalara göre; mahkemece, davacıların tahsis hakkına dayalı istemlerinin kabulü ile davalının müdahalesinin önlenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu nedenlerle kararın bozulması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.