19. Ceza Dairesi 2019/34468 E. , 2019/15830 K.
"İçtihat Metni"
Bakaya kalıp 7 gün içinde kendiliğinden gelmek suçundan sanık ..."nın, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu"nun 63/1-A ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 62. maddeleri gereğince 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Samsun 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 26/05/2010 tarihli ve 2009/275 esas, 2010/431 sayılı kararının 23/07/2010 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 15/03/2013 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkûm olduğunun ihbar edilmesi üzerine 5271 sayılı Kanun"un 231/11. maddesi uyarınca hakkındaki hüküm açıklanarak 1632 sayılı Kanun"un 63/1-A ve 5237 sayılı Kanun"un 62. maddeleri gereğince 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Samsun 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/12/2017 tarihli ve 2017/390 esas, 2017/842 sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 12/11/2019 gün ve 94660652-105-55-11055-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20/11/2019 gün ve KYB – 2019/111462 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre; 14/04/2011 tarihli ve 27905 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 3 ve 4. maddeleriyle değiştirilen 1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun 89. maddesiyle, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 63/1. maddesi dikkate alındığında, sanık hakkında açıklanmasına karar verilen hükme konu olan "....Bakaya kalıp 7 gün içinde kendiliğinden gelmek..." eyleminin suç olma vasfını yitirerek idarî para cezasına dönüştürüldüğü anlaşıldığından, yazılı şekilde sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Hakkındaki hükmün açıklanması geri bırakılan sanığın, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca, hakkındaki hüküm ilk şekliyle açıklanacak ve açıklanan bu hükümdeki hukuka aykırılıklar, temyiz veya kanun yararına bozma yoluyla Yargıtay’ca yapılacak inceleme sonucunda giderilebilecektir.
CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca, hakkındaki hükmün açıklanması geri bırakılan ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülükleri yerine getiremeyen sanık bakımından ise, yerine getirememe sebebi başta olmak üzere durumu değerlendirilip cezanın bir kısmının infaz edilmemesine, hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine ilişkin yeni bir hüküm kurulabilecektir.
Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işleyen sanık hakkındaki açıklanması geri bırakılan hükümde kural olarak mahkemece bir değişiklik yapma imkanı bulunmamaktadır. Ancak bu hükmün uygulanması sırasında bazı ayrık durumların gözetilmesi gerekecektir. Şöyle ki;
Hakkındaki hükmün açıklanması geri bırakılan ve denetim süresi içerisinde yeniden suç işleyen sanığın, CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca hüküm açıklanmadan önce ölmesi durumunda TCK’nın 64. maddesi gereğince kamu davasının düşmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunduğundan, mahkemenin hükmü açıklamak yerine ölüm nedeniyle davanın düşmesine karar vermesi gerekecektir.
Bunun gibi, TCK’nın 50/3. maddesinde yer alan “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.” Hükmü uyarınca daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla; 18 yaşını doldurmuş ve 65 yaşını bitirmemiş olan kişilerin mahkûm oldukları otuz gün ve daha az süreli hapis cezaları ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezalarının anılan maddenin 1. fıkrasındaki seçenek yaptırım yada tedbirlerden birine çevrilmesinde yasal zorunluluk bulunması nedeniyle bu kapsamdaki kişilerin denetim süresi içerisinde yeniden suç işlemeleri halinde; yasal olarak uygulanması zorunlu olan TCK"nın 50/3. maddesi uyarınca hükmedilen kısa süreli hapis cezasının aynı maddenin 1. fıkrasındaki seçenek yaptırım yada tedbirlerden birine çevrilerek hükmün açıklanmasına karar verilmesi gerekecektir.
Yine, yargılama konusu olan eylemin daha sonraki bir yasal düzenleme ile suç olmaktan çıkarılması halinde de, mahkemenin CMK’nin 223/2-a ve 9. madde ve fıkraları uyarınca sanık hakkında derhal beraat kararı vermesi gerekeceğinden, önceki hükmü açıklaması beklenemez.
Bu açıklamalardan sonra somut olayımıza gelince;
Bakaya kalıp 7 gün içinde kendiliğinden gelmek suçundan sanık ..."nın, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu"nun 63/1-A ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 62. maddeleri gereğince 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, denetim süresi içerisinde suç işlediğinden bahisle hükmün açıklanmasına, 1632 sayılı Kanun"un 63/1-A ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 62. maddeleri gereğince 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
14.04.2011 gün ve 27905 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle değişik 1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca, sanığın eylemine uygulanabilecek 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 63. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen suçları barışta ilk kez işleyenlerin eylemlerinin idari para cezasına dönüştürüldüğü cihetle, yargılama konusu olan eylemin daha sonraki bir yasal düzenleme ile suç olmaktan çıkarılması nedeniyle, mahkemenin CMK’nin 223/2-a ve 9. madde ve fıkraları uyarınca sanık hakkında derhal beraat kararı verdikten sonra 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca idari yaptırım uygulaması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, Samsun 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/12/2017 tarihli ve 2017/390 esas, 2017/842 sayılı kararının CMK"nin 309/4-d. maddesi uyarınca kanun yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre cezanın kaldırılmasına, sanık hakkında idari yaptırım kararı verilebilecek ise de idari para cezasının miktarına göre 5326 sayılı Kanun’un 20/2-c maddesinde yazılı soruşturma zamanaşımının dolmuş olması karşısında ilgili kişiye İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 18/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.