Esas No: 2020/5040
Karar No: 2022/3516
Karar Tarihi: 03.03.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2020/5040 Esas 2022/3516 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2020/5040 E. , 2022/3516 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
1) Sanığın, katılan tarafından keşide edilip kendisine verilen ve karşılığı katılanca ödenmesine rağmen katılana iade edilmeyen suça konu çekin keşide tarihinde tahrifat yaptıktan sonra ciro edip kullanmak suretiyle atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddia ve kabul edilen kamu davasında, sanığın atılı suçlamayı kabul etmediği, çek bedeli kendisine ödendiği için herhangi bir işlem yapmadan çeki katılana iade ettiğini savunması karşısında maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, öncelikle belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hakime ait olduğu gözetilerek, suça konu çek aslının duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatıcı nitelikte olup olmadığının kararda tartışılması ve denetime imkan verecek şekilde dosya içine konulması, aldatıcı niteliğini haiz olduğunun kabulü halinde, çekte ikinci ciranta olan Zeki İrgüneş'in tanık olarak beyanına başvurularak suça konu çeki kendisinden aldığını beyan ettiği Ahmet Yıldız'ın açık kimlik ve adresinin sorulması, gerektiğinde bu konuda kolluk marifetiyle detaylı araştırma yapılması, şahsa ulaşılabildiği takdirde tanık sıfatıyla beyanın alınmasından sonra toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ile mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırı,
2) Kabule göre de;
a)CMK'nin 231/5. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesi için, aynı maddenin 6. fıkrasında zararın ödenmesi koşulu öngörülmüş ise de, bu koşulun aranabilmesi için suçun niteliği veya işleniş biçimine ve doğurduğu sonuçlarına göre ortada maddi bir zararın bulunmasının zorunlu olduğu, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih 2008/11-250 Esas ve 2009/13 sayılı Kararında da açıklandığı üzere, CMK’nin 231/6-c maddesindeki objektif ve subjektif koşullar değerlendirilerek, "giderilmesi gereken zarar" kavramının, somut, belirlenebilir maddi zarar olduğu dikkate alınarak, somut olayda suça konu çek karşılıksız olduğundan çek bedelinin ilgili banka tarafından ödenmediği dosya kapsamından anlaşılmakla, katılanın somut zararının ne olduğu sorulup, saptanan maddi zararın sanığa bildirilip, tazmin edip etmeyeceğinin sorulmasından sonra suç tarihi itibariyle engel sabıkası bulunmayan ve bir daha suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluşması nedeniyle erteleme hükümleri uygulanan sanık hakkında, eksik araştırma ve yeterli olmayan gerekçelerle 5271 sayılı CMK'nin 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
b)Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nin 53/1-c maddesindeki hak yoksunluklarının alt soy dışındakiler için uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmediğinden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.