12. Hukuk Dairesi 2017/5717 E. , 2017/11253 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından “çeke” dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, borçlunun, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, çekteki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu mahkemece; tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu, tebliğ tarihine göre ise imzaya itirazın süresinde yapılmadığı gerekçesiyle şikayetin ve itirazın reddine hükmedildiği anlaşılmaktadır.
İcra takip dosyasından borçluya yapılan ödeme emri tebliğinin incelenmesinde; “Adreste kimse bulunmaması üzerine ….. soruldu. Muhatabın çarşıda olduğunu sözlü beyan etti. Beyana imzası istendi imzadan imtina etti. Evrak …… (Göztepe Mahallesi Muhtarlığına) teslim edildi. 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırıldı. Muhataba haber verilmek üzere Annesi Naile Engil ….. ” şerhiyle 02.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun "aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat" başlıklı 16. maddesi; "Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." şeklinde düzenlenmiştir.
Yine aynı kanunun, "muhatabın muvakkaten başka yere gitmesi" başlıklı 20. maddesinde; "13, 14, 16, 17 ve 18. maddelerde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21. maddeye göre yapılır" hükmü yer almaktadır.
Buna göre, ödeme emri tebliğinde, “adreste kimse bulunmadığı” şerh edildiğinden, yapılan tebliğ işleminin, Tebligat Kanunu’nun ne 16. maddesine ne de 20. maddesine göre yapıldığı söylenemez. Bir başka deyişle, aksinin kabulü halinde, yapılan tebligat, Tebligat Kanunu’nun 16. ve 20. maddelerine aykırıdır.
Diğer taraftan, ödeme emrinin tebliğinin Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapıldığının kabulü halinde; 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat yapılabilmesi için, muhatabın tebligat çıkarılan adreste ikamet etmekle birlikte, geçici olarak adreste bulunmadığının ve nedeninin, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin tespiti ile bu tespitin tebliğ evrakına yazılması ve tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir (Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik m.30/1).
Burada Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre, tebliğ memuru, tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, hakim tarafından denetlenebilir.
Somut olayda, ödeme emri tebliğinde, muhatabın çarşıda olduğunun kimden öğrenildiğinin belirtilmediği gibi tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği, dönecekse ne zaman döneceğinin tevsik edilmediği, dolayısıyla yapılan tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre de, usulsüz olduğu anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, borçlunun tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin kabulü ile Tebligat Kanunu"nun 32. maddesi gereğince, tebligat tarihinin, öğrenme tarihi olarak düzeltilerek, düzeltilen bu tarihe göre sair itiraz ve şikayetinin incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.