16. Hukuk Dairesi 2016/13011 E. , 2016/9797 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında Patlangıç Köyü çalışma alanında bulunan 3238 ada 45 parsel sayılı 2.094,35 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ..."ın fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tarla vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline, tapu kaydının beyanlar hanesine, taşınmazın 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve davacının fiili kullanımında bulunduğu şerhinin yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı vekili ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; davalı tarafın dayandığı ilamın 28.6.2010 tarihinde icra marifetiyle infaz edildiği, oysa tespitin 8.3.2010 tarihinde yapıldığı, tespit tarihinden evvel taşınmazın davacı ... tarafından parke taşı imalatı için fiilen kullanıldığı, bu dönemde davalının fiili bir kullanımının olmadığı gerekçeleri ile yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Dava kullanım kadastrosuna itiraz niteliğindedir, "kullanım kadastrosunun amacı, 2/B sahalarını, fiili kullanım durumlarını dikkate alarak parsellere ayırmak ve bu taşınmazları 2/B alanı olarak Hazine adına tescil ederken, taşınmazlar üzerinde tespit günü itibariyle fiili kullanımı bulunanları ve muhdesatları tespit ederek tapunun beyanlar hanesinde göstermektir. Her ne kadar mahkemece 3238 ada 45 parsel sayılı taşınmazda davacı lehine kullanıcı şerhi verilmiş ise de taşınmazın, tespit günü itibari ile davacı tarafından ne suretle kullanıldığı belirlenmemiştir. Başka bir ifade ile Mahkemece yapılan keşifte dinlenen tanık bilirkişilerden çekişmeli taşınmazın tespit günü itibari ile kullanım durumu sorulmamış, taşınmazın evveliyatı ve sonrasındaki kullanımı konusunda alınan genel ve çelişkili beyanlarla yetinilmiştir. Bu şekilde eksik değerlendirme ve araştırma ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle dosyaya sunulan dava dosyalarına konu taşınmaz ile dava konusunun aynı olup olmadığı belirlenmeli, bundan sonra taşınmaz başında yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, tespit bilirkişileri ve fen bilirkişi katılımı ile yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan 3402 sayılı Yasa"ya 5831 sayılı Yasa ile eklenen Ek-4 maddesi uyarınca, çekişmeli taşınmazın tespit günü itibariyle fiilen kim veya kimler tarafından, ne zamandan beri, ne şekilde, neye istinaden kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, beyanlar arasında aykırılık bulunması halinde çelişki giderilmeye çalışılmalı, ondan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte incelenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar göz ardı edilerek, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalı ..."a iadesine, 12.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.