15. Ceza Dairesi 2017/3648 E. , 2018/2384 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : a-Nitelikli dolandırıcılık suçundan; beraat
b-TCK’nın 204/1, 43, 62, 53. maddeler gereğince mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükmü katılan vekili tarafından, resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmü sanık müdafii ve sanığın babası ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın, katılan bankaya başvurarak kredi kullandığı, kredi kullanırken suça konu sahte senetleri bankaya ibraz ettiği, kredi borcunun ödenmemesi üzerine yapılan incelemede söz konusu senetlerin sahte olduğunun belirlendiği, böylece sanığın resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
1-Sanığın babası ...’ın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Resmi belgede sahtecilik suçunun niteliği itibarıyla, suçtan doğrudan zarar görmeyen ve sanığın yasal temsilci olmayan babasının davaya katılamayacağı ve hükmü temyiz etme hakkının bulunmadığı dikkate alınarak anılan suçtan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-Katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazlarının temyiz incelemesinde;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/03/1998 tarih ve 6/ 8-69 E. K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde, zarar veya borç kandırıcı nitelikte davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı dikkate alınarak ve katılan banka 15/03/2013 tarihli yazısında, borçlu sanığın senetleri kredi teminatı olarak verdiğini ve karşılığında kredi kullandırtıldığını belirttiği, buna karşın, mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda, kredinin önceden doğan borca karşılık olarak verildiğinin belirtildiği, buna göre, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, söz konusu kredi sözleşmeleri ile suça konu senetlerin tamamının getirtilerek kredinin kullandırıldığı tarihler ile senetlerin bankaya teslim edildiği tarihlerin kesin olarak tespiti, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarih, 2013/11-397 E., 2014/202 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK"nın “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, sanığın, aynı suç işleme kararıyla ve aynı anda düzenlenen senetlerle ilgili olarak tek bir suçtan hüküm kurulması gerekeceği, buna karşın, aynı suç işleme kararıyla fakat değişik zamanlarda düzenlenen senetlerle ilgili olarak yine tek bir resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulup, aynı Kanun"un 43. maddesi gereğince zincirleme suç hükümleri gereğince cezanın arttırılması gerektiği, farklı suç işleme kastının bulunduğunun ispatı halinde her bir eylemin ayrı bir suç oluşturacağı dikkate alınarak ve bu hukuksal olgular ışığında somut olay incelendiğinde; sanıkla ilgili olarak suça konu sahte olduğu senetlerden ikisi ile ilgili olarak ayrıca Uşak 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2009/863 Esas sayılı dosyasında mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmakla ilgili dosyanın getirtilerek incelenmesi, birleştirme olanağının bulunması halinde bu dosya ile birleştirilerek bütün sahtecilik suçları açısından zincirleme suç, tek suç veya ayrı suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, hükümlerin BOZULMASINA, 09/04/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.