
Esas No: 2016/1908
Karar No: 2020/229
Karar Tarihi: 26.02.2020
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/1908 Esas 2020/229 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Diyarbakır 2. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalılar vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 05.04.2013 havale tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı Gap Uluslararası Tarımsal Araştırma ve Eğitim Merkezi Diyarbakır il Müdürlüğünde 01.04.1976 tarihinde işe başlayarak Nisan ayında 2, Mayıs ayında 21, Haziran ayında 1 ve Ekim ayında 3 gün olmak üzere toplamda 27 gün işçi olarak çalıştığını, bu çalışmalarının Kuruma bildirilmediğini ileri sürerek 1976 yılında 27 gün süre ile çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... vekili 28.05.2013 tarihli cevap dilekçesinde; davacıya ait sigorta sicil dosyasının incelenmesinde diğer davalı iş yerinden herhangi bir bildirimin olmadığı, iş yerinin 01.06.1978 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamına alındığı, hak düşürücü sürenin geçtiğini, hizmet tespitine ilişkin eldeki davada fiili çalışma olgusunun özel bir duyarlılık ve titizlikle incelenmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
6. Davalı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı vekili 07.06.2013 havale tarihli cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacının müvekkili nezdinde herhangi bir çalışmasının bulunmadığını, hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği mahkemece resen ve özenle araştırma yapılarak sonuca gidilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin İlk Kararı:
7. Diyarbakır 2. İş Mahkemesinin 03.04.2014 tarihli ve 2013/350 E., 2014/108 K. sayılı ilk kararı ile; dinlenen bordro tanıklarının davacının davalı bünyesinde çalıştığını doğrulamaları ve Kurumdan gelen cevabi yazılar ile puantaj kayıtlarına göre davacının 1976 yılı Nisan ayında 2, Mayıs ayında 21, Haziran ayında 1 ve Ekim ayında 3 gün olmak üzere toplam 27 gün süre ile davalı Bakanlık bünyesinde çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Özel Dairenin İlk Bozma Kararı:
8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
9. Yargıtay 10. Hukuk Dairesince 20.10.2014 tarihli ve 2014/14633 E., 2014/20021 K. sayılı kararı ile “…Ne var ki, Kamu Kurumları ve Mahalli İdarelerine ait işyerlerinde geçen çalışmalara özgü olmak üzere, bu işyerlerinden sigorta primlerinin kesilmiş ancak Sosyal Sigortalar Kurumu’na intikal ettirilmemiş olması hâlinde; bu kişilerin sigortalı çalıştıklarının kabulü gerekir. Dairemizin yerleşmiş görüşü de bu doğrultudadır. Mahkemece, davalı işyerinden belirtilen yöndeki resmî kayıtlar ve özellikle ücret bordroları asılları getirtilerek, davacının çalışmaları ve bu çalışmalara ait sigorta primlerinin ücretlerinden kesildiğinin, ancak, Kuruma her nasılsa yatırılmadığının saptanması durumunda; davada, hak düşürücü süre söz konusu olmayacağından bu husus üzerinde durularak araştırılmalı ve hak düşürücü sürenin varlığı yeniden irdelenerek sonucuna göre karar verilmelidir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Mahkemenin İkinci Kararı:
10. Diyarbakır 2. İş Mahkemesinin 07.05.2015 tarihli ve 2014/903 E., 2015/288 K. sayılı kararı ile; bozma kararına uyularak bozma doğrultusunda belgeler celp edilmiş olup davalı iş yerinden gelen cevabi yazıda ücret bordrolarına rastlanmadığı bildirilerek davacıya ait çalışma çizelgesinin sunulması üzerine; bordro tanıklarının çalışmanın varlığını doğruladıkları ve dosyaya gönderilen çalışma çizelgesinden davacının 1976 Nisan ayında 2, Mayıs ayında 21 ve Haziran ayında 1 gün olmak üzere toplam 24 gün süre ile davalı Bakanlık bünyesinde çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
11. Diyarbakır 2. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen 07.05.2015 tarihli ve 2014/903 E., 2015/288 K. sayılı kararına karşı davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
12. Yargıtay 10. Hukuk Dairesince 26.10.2015 tarihli ve 2015/19452 E., 2015/17639 K. sayılı kararı ile; “…bozma sonrası yapılan yargılamada davalı Bakanlık’dan ücret bordroları ve tüm yazılı belgeler istenmiş olduğu ancak gelen belgelerin bozma öncesi gelen belgelerle aynı olduğu ve sadece çalışma gün sayısını gösterir çalışma çizelgesinden ibaret olduğu görülmüştür. Bu hâliyle, gelen bilgi ve belgelerden sigorta primi kesildiğine dair bir veriye ulaşılamadığı ve davanın hak düşürücü süreye uğradığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davanın hak düşürücü süreye uğradığının kabulüyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
13. Diyarbakır 2. İş Mahkemesinin 17.02.2016 tarihli ve 2015/818 E., 2016/129 K. sayılı kararı ile; kurumdan gelen cevabi yazılar ve puantaj kayıtlarına göre davacının 1976 yılı Nisan ayında 2, Mayıs ayında 21, Haziran ayında 1 ve Ekim ayında 3 gün hizmetinin olduğunun bildirildiği, dinlenen bordro tanıkları beyanlarında davacının çalışma tarihlerini tam olarak hatırlayamasalar da davacının davalı bünyesinde çalıştığını doğruladıkları, davacının çalıştığı iş yerinin kamu kurumu olduğu kamu kurumlarının sigortasız işçi çalıştırmalarının söz konusu olamayacağı, davalı işyeri tarafından davacıya ilişkin gönderilen puantaj kayıtları ile davacının çalışmasının sabit olduğu ve buna göre hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
14. Direnme kararı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
15. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının kamu kurumunda geçen çalışmalarının tespiti talepli açtığı davada hak düşürücü sürenin gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
16. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce; direnmeye esas karar ile direnme kararının hüküm fıkrasının çelişkili olup olmadığı burada varılacak sonuca göre mahkemece usulüne uygun biçimde direnme kararı oluşturulup oluşturulmadığı ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
17. Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümler, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
18. HMK’nın 294. maddesinin 3. fıkrasında; “Hükmün tefhimi her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
19. Direnme kararları yapıları gereği, kanunun hukuka uygunluk denetimi yapmakla görevli kıldığı Yargıtay dairesinin denetimi sonucunda hukuka aykırı bularak, gerekçesini açıklamak suretiyle bozduğu bir yerel mahkeme kararının aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin iddiaları içerdiklerinden, o iddiayı yasal ve mantıksal gerekçeleriyle birlikte ortaya koymak zorunda olduğu gibi, direnilen ve uyulan kısımları da kalem kalem net ve birbirine uygun bir biçimde içermelidir.
20. Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya gelince; mahkemece direnmeye esas kararda davanın kısmen kabulü ile, "..Davacının 1976 yılı Nisan ayında 2 gün, Mayıs ayında 21 gün, Haziran ayında 1 gün olmak üzere toplam 24 gün süre ile davalı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü GAP Uluslararası Tarımsal Araştırma ve Eğitim Merkezi Müdürlüğünde çalıştığının ve bu çalıştığı sürenin diğer davalı SGK"ya bildirilmediğinin tespitine,.." karar verilmiş iken, direnme kararının hüküm fıkrasında davanın kabulü ile, "Davacının 1976 yılı Nisan ayında 2 gün, Mayıs ayında 21 gün, Haziran ayında 1 gün ve Ekim ayında 3 gün olmak üzere toplam 27 gün süre ile davalı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü GAP Uluslararası Tarımsal Araştırma ve Eğitim Merkezi Müdürlüğünde çalıştığının ve bu çalıştığı sürenin diğer davalı SGK"ya bildirilmediğinin tespitine,..." karar verilmiştir
21. Yerel mahkemece verilen direnmeye esas ikinci karar ile direnme kararının hüküm fıkrası çelişkili olup, bozulan karardan farklı şekilde direnme kararı oluşturulması yukarıda açıklanan kurallara uygun değildir.
22. Bu itibarla, direnmeye esas karar ile direnme kararının hüküm fıkraları arasında farklılık bulunduğundan yerel mahkemece usule uygun direnme hükmü kurulması için, kararın usulden bozulması gerekmiştir.
V. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince usulden BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.02.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.