13. Hukuk Dairesi 2016/24661 E. , 2019/7049 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıdan aldığı dairenin 30.12.2008 tarihinde teslim edilmesi gerekirken süresinde teslim edilmediğini ve satış sözleşmesinden doğan yükümlülüklerin de davalı şirket tarafından sözleşmeye uygun olarak yerine getirilmediğini belirterek, taşınmazın geç teslimi, mutfak dolaplarının sözleşmeye aykırı imal edilmesi ile dairesi için sözleşmede yazılı deponun yapılmamasından kaynaklanan ayıplar nedeniyle toplam 34.200,00 TL"nin temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacak faizleri ile birlikte davalı şirketten tahsiline, fazlaya ilişkin dava talep haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, teslimin davacının iddia ettiği süre kadar gecikmediğini, 20.02.2009 tarihli ve davacının imzası bulunan tutanakla teslim edildiğini, mutfak dolaplarının sözleşmede yaptırılacağı yazılı olan firmanın iflas etmesinden kaynaklı aynı kalitede başka bir firmaya yaptırıldığını, markasının da üzerlerinde yazılı olduğunu ve davacının bunu görüp bildiğini, hatta davacının daha sonra, üzerine para vererek bir üst kalitede dolap yaptırdığını, deponun da tarafınca yaptırıldığını fakat sonraki yönetici tarafından yıktırıldığını, bununla birlikte bundan dolayı da kendisinin kusuru bulunmadığını, mutfak dolaplarının sözleşmeye aykırı yapılması ile deponun yapılmaması ile ilgili iddia ettiği ayıplar hakkında davacının kendilerine çektiği ihtarnamenin 31.05.2010 tarihli olduğunu, dava tarihinin 14.04.2014 olduğunu, bu ayıplar bakımından 30 günlük süresi olduğunu dolayısıyla ihbarın da süresinde yapılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE 18.115,28TL alacağın temerrüt tarihi olan 02/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, satış sözleşmesinde belirtilen, ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı dairede oluşan değer kaybı ile davacının kendisinin yapmak zorunda kaldığı bedellerin tazmini ile geç teslimden kaynaklanan kira bedeli alacağına ilişkindir. Mahkemece, dosyaya sunulan satış sözleşmesi ile yapılan keşif sonucu, sözleşmedeki deponun bulunmaması ve davalı tarafından mutfak dolaplarının yaptırılmadığı bu nedenle ayıplı ifa değil eksik bir ifa söz konusu olduğu ve davacının ihbar yükümlülüğünün bulunmadığı, 10 yıllık zamanaşımı içinde zararının tazminini talep edebileceği gerekçesi ile, eksik ifa nedeni ile depo yönündan değer kaybına, mutfak dolapları yönünden yaptırılması gereken dolap bedeline hükmedilmiştir.
Davalının, mahkemece eksik ifa olarak nitelendirilen işlerle ilgili temyiz itirazının incelenmesinde; Her ne kadar mahkemece, yukarıda açıklanan şekilde depo ve mutfak dolaplarının yapılmadığı şeklinde değerlendirme yapılıp bu işler eksik ifa olarak nitelendirilmiş ve buna göre davacının talebi kabul edilmiş ise de; dosya içeriğinden, deponun yapıldığı ve teslim edildiği ancak sonraki site yönetimince yıktırıldığı anlaşılmakla, deponun teslim edilip yıktırılmış olması sebebiyle ifanın yerine getirildiği ve ancak bundan sonra yıktırılmasının artık açık ayıp olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Yine mahkemece, mutfak dolaplarının sözleşmedeki markadan yapılmadığı gerekçesiyle bu iş yönünden de, ifanın eksik ifa olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Oysa, mutfak dolaplarının başka marka olmak suretiyle yapıldığı ve davacının da başka markaya ait olduğunu bildiği dosya içeriği ve beyanlara göre ortadadır. Yine bu iş yönünden de artık eksik iş ve ifadan bahsedilemeyecektir. Mahkemece, ayıplı ifa değil eksik bir ifa söz konusu olduğu ve davacının ihbar yükümlülüğünün bulunmadığı, 10 yıllık zamanaşımı içinde zararının tazminini talep edebileceği gerekçesi ile hüküm kurulmuş ise de yukarıda açıklanan şekilde bu işlerin artık eksik iş olarak değerlendirilmesi mümkün olmamakta, davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp niteliğinde olduğu, davalının bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği kuşkusuzdur. Davacının teslim aldığı bağımsız bölüm nedeniyle, 4077 sayılı Kanun’un 4.maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı hususunun bu iki iş yönünden, değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ve yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenlerine göre, davalını sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.