23. Hukuk Dairesi 2011/3356 E. , 2012/1037 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin 31.12.1998 tarihinde davalı kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini, ancak murisin ödediği aidatların halen iade edilmediğini, süresinde cevaplarını sunmamış olan davalı tarafın zamanaşımı def’ini de içeren cevap dilekçesini kabul etmediklerini ileri sürerek, ödenen aidatların, gecikme faizinin ve uğranılan munzam zararın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, süresinde olmayan ve davacı tarafça karşı koyulmuş olan cevap dilekçesi ile alacağın zamanaşımına uğradığını, talep edilen miktarın doğru olmadığını, davacıların aradan çok uzun bir zaman geçmesinden sonra faiz ve munzam zarar talebinde bulunamayacağını savunmuş, sonrasında cevap dilekçesini ıslah ederek, Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesine göre alacağın 17.06.1999 tarihinde muaccel hale geldiğini, aynı maddede öngörülmüş olan beş yıllık zamanaşımı süresinin 17.06.2004 tarihi itibariyle dolduğunu savunarak, zamanaşımı def’inde bulunmuş ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre, davalı vekilinin süresinde cevap dilekçesini sunmadığı, davacının süresinde sunulmayan cevaba karşı koyduğu, süresinde ileri sürülmeyen zamanaşımı def’inin ıslah yoluyla ileri sürülemeyeceği belirtilerek davalının zamanaşımı def’i kabul edilmeyerek, munzam zarar şartları da oluşmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, ödenmiş olan aidatların ve gecikme faizinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Doktrin ve uygulamada kabul edildiği üzere; ıslah taraflardan birisinin yapmış olduğu bir usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesidir. Islah yoluyla bir işlemin düzeltilebilmesi için taraflarca yapılan bir usul işleminin bulunması zorunludur. Davalının davaya cevap vermemiş olması durumunda ıslah edilecek bir cevap dilekçesi de söz konusu olmayacaktır. Islah yoluyla zamanaşımı def’inde bulunulabilmesi için süresinde verilmiş cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inin ileri sürülmesinin unutulmuş olması gerekir. Aksi takdirde cevap dilekçesi vermeyen davalının ıslah yoluyla zamanaşımı def’inde bulunması davacının karşı çıkmaması halinde mahkemece nazara alınabilir. Davacının karşı koyması durumunda davacı lehine usuli kazanılmış hak doğmuş olacağından zanamaşımı def"inin
kabulü mümkün olmayacaktır. Somut olayda davanın açılmış olduğu ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dava dilekçesi 29.08.2008 tarihinde davalı kooperatife tebliğ edilmiş, ancak davalı davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da temsilci veya vekil vasıtasıyla katılmamış, 30.10.2008 tarihli ikinci celsede mahkemece görevsizlik kararı verilmiş, görevli ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde duruşma davetiyesi 09.01.2009 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş, davalı vekili 09.03.2009 havale tarihli cevap dilekçesi ile zamanaşımı def’inde bulunmuş, davacı vekili de 19.03.2009 havale tarihli replik dilekçesiyle daha önce dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap vermemiş olması nedeni ile davalının cevap dilekçesini kabul etmediklerini belirterek, süresinde verilmemiş olan davalının cevap dilekçesine karşı koymuş, bunun üzerine davalı vekili 05.06.2009 tarihli dilekçesi ile davaya ilişkin cevaplarını ıslah ettiklerini ifade ederek zamanaşımı def’ini ileri sürmüştür. Yukarıda yapılmış olan açıklamaların ışığı altında, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 15.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.