Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasası’nın 4650 sayılı Yasa’yla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ile taşınmaz malın ve malda kurulacak irtifakın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
Kamulaştırma Yasası"nın kıymet takdiri esaslarını düzenleyen 11. maddesinin (f) bendi uyarınca arazilere kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri esas alınarak değeri biçilir.
Somut olayda mahkemece, bilirkişi kurulunca dava konusu taşınmazın narenciye bahçesi olduğu kabul edilerek narenciyeye göre belirlenen m2 değeri üzerinden yapılan hesaplama uyarınca belirlenen kamulaştırma bedeline hükmedilmiştir.
Narenciye bazı ürünlerin (portakal, mandalina, limon vs.) ortak adı olup, müstakil olarak böyle bir ürünün verileri bulunmamaktadır. Kamulaştırma bedelinin tespitinde; Yasa’nın yukarıda belirtilen ilkesi ve Yargıtay uygulamaları doğrultusunda kamulaştırılan taşınmazda hangi ürünler yetişiyorsa bu ürünler esas alınarak taşınmazın değeri belirlenmelidir. Birden fazla ürünün yetişmesi halinde ise, bilirkişi kurulunca her bir ürünün taşınmazda kapladığı alan belirlenerek oranı bulunmalı, bu alanda yetişen ürünlerin değerlendirme tarihindeki dekara ortalama verimi, toptan satış fiyatı ve dekara masrafını gösterir gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğü verileri getirtilip hesaplama yapılarak taşınmazın değeri tespit edilmeli, irtifak nedeniyle taşınmazda oluşacak değer kaybı da hesaplanarak bu şekilde tespit edilecek kamulaştırma bedeline hükmedilmelidir. Mahkemece açıklanan bu hususlara dikkat edilmeden verisi olmayan narenciyeye göre bedel tespit edilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 24.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.